İngiliz Financial Times gazetesinde, Türkiye´nin Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Avrupa Birliği ile olan ekonomik ve ticari ilişkilerini inceleyen dört sayfalık bir özel ek yer alıyor.
Gazetenin Türkiye muhabiri Daniel Dombey´in kaleme aldığı yazı, Orta Doğu ve kuzey Afrika´daki istikrarsızlığın ticarete zarar verdiği belirtilerek başlıyor.
BBC Türkçe haberine göre, yazıda "Suriye ve Irak´la bozulan ilişkilerinin ve bu ülkelerdeki krizlerin, 137 ülkeye ihracat yapan ancak yüksek cari açığını azaltmak için bu sayıyı artırması gereken Türkiye´yi çok etkilediği" ifade ediliyor, ve TÜSİAD Başkanı Haluk Dinçer´in "İhracat Türkiye´nin sadece gelişimi için değil ekonominin sürdürüleiblir esnekliği içn de önemli" sözlerine yer veriliyor.
Yazı şöyle devam ediyor: "2004-2012 yılları arasında Orta Doğu, Kafkaslar ve kuzey Afrika´ya yapılan ihracatta Türkiye´nin payı ikiye katlanarak %16´dan %34´e çıktı. Ancak şimdi güney ve doğudaki bu marketler çürüyor. Temmuz ayı verilerine göre, Türkiye´nin en büyük ikinci ticaret ortağı Irak´a yaptığı ihracat, geçen yılın aynı dönemine göre %45 düştü. Suriye´deki kaos da Körfez bölgesine giden geleneksel ihracat yolunu kesti. Ayrıca Mısır´daki Müslüman Kardeşler yönetiminin Körfez destekli bir darbeyle indirilmesine Türkiye´nin karşı çıkmasının yarattığı sonuçlar da oldu".
Türkiye´nin temel pazarı olan Avrupa Birliği´nin ekonomik zayıflığı nedeniyle, Orta Doğu´daki kaosun Türkiye ekonomisinde daha etkili hale geldiği belirtiliyor.
Öte yandan yazıda Suriye ve Irak´taki Irak Şam İslam Devleti´nin Ankara´nın Batı ile olan bağlarını daha önemli hale getirdiğine dikkat çekiliyor ve, "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´dan uzak duran Batılı ülkelerin, bu durumda onunla ilişki kurmaktan başka şansı yok" deniyor.
Dombey şöyle devam ediyor: "Ancak Türkiye´nin ekonomik anlamda bir ´yapılacaklar listesi´ var. Gelişmekte olan diğer ülkeler gibi Türkiye de ABD´nin finansal durgunluk sonrası uyguladığı gevşek para politikasının ekmeğini yedi. Türkiye bu yıl sonunda %4 ekonomik büyüme hedefliyor. Bu, bir çok yabancı uzman için iddialı bir hedef. Ayrıca gelecek yıl Haziran ayında ülkede genel seçim de yapılacak."
Türkiye´nin konumu ve tekstil ile otomotiv gibi sektörleri sayesinde avantajlı olduğunu belirten Dombey, yine de ülke ekonomisinin kırılgan ve dışa bağımlı olduğuna, bu durumun ülkenin ilerleyen yıllarda girişimciliğini ve becerikliliğini yorulmadan devam ettirmesini zorunlu kıldığına vurgu yapıyor.
Türkiye´nin bölgedeki ekonomik varlığını inceleyen yazı, Haziran ayına kadar Libya´da çalışmakta olan Türk bir mühendisin hayatından örnekle başlıyor. Aykut Simsar isimli mühendisin, Misrata kentinde rahat ve lüks bir hayat sürerken, Haziran ayında ülkede yeniden patlak veren iç savaşla birlikte İstanbul´a dönmek zorunda kaldığı belirtiliyor.
Simsar´ın yeniden Libya´ya dönerek iş yapacağından emin olduğunu belirttiği yazı şöyle devam ediyor: "Libya´daki aksaklıklara rağmen, Türkiye endüstriyel gücü ve tarihsel bağları sayesinde Kuzey Afrika´da büyük bir pay elde etti... Cezayir ile yıllık 5 milyar dolarlık ticaret yapıyor... Fas ile de ticareti 1 milyar doları aştı....Türk şirketleri Tunus´a 744 milyon dolardan fazla yatırım yaptı."
Ancak yazıda tüm bu olumlu verilere rağmen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın siyasi hırslarının sorun yaratabileceğini düşünenler olduğu belirtiliyor: "Türkiye´nin Libya´da başını ağrıtan nedenlerden biri, kuzey Afrika´da liberaller ve İslamcılar arasındaki mücadelede Türkiye´nin Müslüman Kardeşler´i desteklediği algısı... Bir Türk işadamı, Erdoğan´ın bu ülkelerin iç meselelerine çok müdahale etmesinin, iş ilişkilerini bazen olumsuz etkilediğini söylüyor. Ancak aynı işadamı, Cumhurbaşkanı´nın Müslüman ülkelerin ´ortak düşmanlarına´ yönelik açıklamalarının iş alanında da olumlu etkileri olduğunu belirtiyor."