Yazar: Peter Nurse
Investing.com – Salı günü ham petrol fiyatları, ekonomik toparlanma ile yakıt talebinde artış olacağı beklentisi ile yükselerek iki yılın en yüksek seviyelerini gördü.
WTI %3,6 artışla 68,72 dolara çıkarak Eylül 2018’den beri gördüğü en yüksek seviyeye ulaşırken Brent %2,8 kazançla 71,23 doları gördü. Öncesinde 8 Mart’tan bu yana ilk kez 71 dolar üzerine çıktı.
ABD benzin RBOB %3,1 artışla 2,2025 doları gördü.
Son yayınlanan ekonomi verileri, ABD’de nispeten güçlü bir toparlanmaya işaret etse de dünyanın büyük bölümünün de doğru yönde ilerlediği görülüyor.
Salı günü Çin verileri, fabrika aktivitesinin mayıs ayında bu yılın en hızlı temposunda büyüdüğünü gösterdi. Benzer bir resmi Avrupa’da da görüyoruz. Euro bölgesi imalat aktivitesi mayıs ayında rekor bir tempoda genişledi.
ING analistleri “ABD’de yaz seyahat sezonu, Anma Günü tatili sonrasında resmen başladı ve bu döneme, benzin stoklarının zaten düşme eğiliminde olduğu ve yılın bu zamanı için 5 yılın en düşük seviyesinden çok da uzak olmayan bir trendle girdik” dedi. “Talebin yükselmeye devam edeceği beklentisine bakarsak bu, benzin piyasasında sadece daha çok sıkılaşma göreceğimize işaret ediyor.”
Pozitif hissiyatı destekleyen diğer gelişme, OPEC+’dan bir teknik komitenin, küresel pazarda sıkılaşma olduğuna işaret eden bir raporu oldu.
Komite değerlendirmesine göre salgın sırasında oluşan petrol fazlalığı neredeyse bitmek üzere ve yılın ikinci yarısında stoklarda hızlı bir düşüş olacak.
Salı günkü toplantıda İran’dan ilave üretim artışı olasılığına rağmen kartelin, temmuz ayı için planlanan üretim artışını teyit etmesi bekleniyor.
ING ekledi, “piyasanın bu ilave üretimi sindirebileceğine inanıyoruz, bu nedenle de önümüzdeki iki ay boyunca planlandığı gibi üretimde artış yapacaklarını teyit etmesini bekliyoruz.”
2015 nükleer anlaşmasını tekrar yürürlüğe sokmak için İran ve küresel güçler arasındaki müzakereler Nisan ayından beri sürüyor.
Pazartesi günü BM nükleer izleme kurumundan gelen bir rapor, İran’ın, açıklanmamış birçok tesiste bulunan uranyum izlerini açıklayamadığını ve bunun, görüşmeleri bozma potansiyeline sahip yeni bir diplomatik çatışma başlatacağını gösterdi.