İHRACATÇILARIN kurla ilgili, sürekli hale gelen, şikayetlerini biliyoruz. Daha geçen hafta Merkez Bankası yönetiminden, yine, “talimat gibi talep”te bulunarak, kurların yukarı doğru çekilmesini, faizlerin de düşürülmesini istediler.
Peki, geçen hafta Mali Kural uygulamasının 2011 yılı bütçesinde geçerli olmayacağı belli olunca, ihracatçılarından Mali Kural’ın ertelenmesine ilişkin bir açıklama duydunuz mu?
TÜSİAD yaptığı açıklamada, mali disiplin için Mali Kural’ın önemine değinirken, haklı olarak, kalıcı ekonomik istikrar için bu yasanın, küresel ekonomideki durum da göz önüne alınarak, hemen uygulamaya girmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca Hükümetin Mali Kural yasasını çıkarma sözü verdiğini, yasanın TBMM’ye getirildiğini hatırlatarak, bu yasanın 2011 bütçesi için geçerli olacak biçimde hemen çıkarılmaması halinde aynı zamanda güven sorunu yaratacağını kaydetti.
TÜSİAD’ın tepkisi bence çok yerindeydi. İşalemi haklı olarak önünü görmek, yatırım kararlarını alırken, verilen sözlere göre karar vermek durumunda.
Dolayısıyla Hükümetin verdiği sözü tutmasını ve mali istikrar için gerekli bu yasanın, 2011’de geçerli olacak biçimde, çıkarılmasını istiyor.
İşaleminin normal tepkisi bu olmalı. Hükümetin verdiği sözü tutmamasına tepki göstermek her işalemi örgütünün de hakkı, hatta vazifesi olmalı.
Peki, daha önce Mali Kural TBMM’ye getirildiğinde methiyeler düzen Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bu yasanın ertelendiği ve değiştirileceği resmen açıklanmasına rağmen neden ses çıkarmıyor?
Sadece TİM değil başka işalemi örgütlerinden de, Mali Kural’ı öven açıklamaları duyduk ama kararı erteleyen Hükümete karşı bir açıklama duymadık.
Acaba işalemi örgütlerinin görevi konuya ideolojik olarak yaklaşmak, Hükümetin yaptıklarını kayıtsız şartsız destekleyip, yapmadığı takdirde de sesini çıkarmamak mı olmalı? Yoksa tam tersi, zamanında Hükümetin çıkaracağı için övdükleri kararları, çıkmayınca eleştirmek mi olmalı?
MALİ KURAL’I MUHALEFET GETİRSİN
Mali Kural çıksaydı, rating kurumları Türkiye’nin puanını artıracak, “yatırım yapılacak ülke” statüsüne getireceklerdi. Dolayısıyla sıcak para yerine doğrudan yatırım gelecek, yatırım ve istihdam artacaktı. Bunun yerine sadece sıcak para gelince, ihracatçıların çok yakındıkları “değerli TL” daha da değerli hale gelmiyor mu? Sıcak para ile yükselen cari açığı finanse etmek riskli değil mi? Sıcak para hızla geri çıkınca, ülke yeniden bir istikrarsızlığa sürüklenmez mi?
Mali Kural olmadığı takdirde, daha önce de çok gördüğümüz gibi, seçim ekonomisinin yolu açılmış olmayacak mı? Seçim ekonomisinin sonu her zaman hüsran olmadı mı? Seçim ekonomisi ardından yeni tedbirler, vergiler getirmedi mi? Böyle ortamlarda en çok zararı gören kesimlerden biri işalemi değil miydi?
Aslında sadece ihracatçılar ya da TÜSİAD dışındaki işalemi örgütleri değil, işçi ve memur örgütleri de Mali Kural’ın gecikmesine karşı çıkmalı, biran önce çıkarılmasını istemeliler.
Çünkü böyle bir yasa ile hesapsız harcamaların önü kesilmiş olacak. Küresel ekonomideki krizden çıkış sürecine hesapsız harcamaların yapıldığı değil, Mali Kural’la disipline edilmiş bir şekilde yakalanırsak işimiz çok daha kolay olacak.
Mali disiplin sadece işadamlarının değil çalışan kesimlerin de hassasiyetle koruması gereken bir ilke olmalı. Aksi takdirde sadece işadamları değil, faturayı tüm halk birlikte ödüyor. Üstüne üstlük böylesine durumlarda daha önce de gördük; hızla artan enflasyon ve alınacak önlemler önce çalışan kesimi vuruyor.
Bence Mali Kural yasasını TBMM açılır açılmaz iktidar öncelikli ele almasa bile, muhalefet partileri gündeme getirmeli ve hemen çıkarılmasına çalışmalı.
Yorum Ekle
Yorumları kullanarak diğer kullanıcılarla bağlantıya geçebilir, görüşlerinizi paylaşabilir, yazarlara ve diğer kullanıcılara sorular sorabilirsiniz. Ancak, söylem düzeyini yüksek tutmak amacıyla oluşturduğumuz aşağıdaki kriterlere lütfen uyunuz:
Spam mesajlar yazan, argo/küfür kullanan ve forumu suistimal eden kullanıcıların hesapları süresiz olarak kapatılacaktır.