Haftanın son işlem gününde takvim oldukça yoğundu. Yurt içinde enflasyon %19,25’e çıkarak Nisan 2019 sonrası en yüksek seviyeyi gördü ve aynı zamanda faizi de aştı. TCMB, TL’nin değer kaybını önlemek için enflasyon üzeri faiz politikası benimsiyor (tabii böyle derken çekirdek TÜFE’den bahsetmiştik denmez ise). Bu neden-sonuçtan yola çıkarsak merkezin en yakın toplantıda faiz artırması gerekir, fakat bu yöndeki beklentiler son derece zayıf, nedeni ise merkezin yıl sonuna doğru enflasyonda düşüş olacağına inanması ve faiz indirimi isteyen Cumhurbaşkanının baskısı. Hal böyle olunca faiz artışı olasılığı iktisadi olarak güçlü olsa da koşullar nedeniyle zayıf.
TCMB, yıl sonuna doğru enflasyonda düşüş bekliyor ve son ayda çekirdek TÜFE’nin %17,22’den %16,76’ya gerilemesi bu yöndeki düşünceyi destekleyebilir. Fakat ÜFE’nin %45’i aşarak rekor kırması da aksi yöndeki düşünceyi oldukça destekleyecek bir veri. Öte yandan ÜFE’nin %45 TÜFE’nin %19 olması demek yani arada böylesi yüksek bir fark olması ilk bakışta üreticinin maliyeti tüketiciye yansıtmadığı anlamına geliyor. Ancak kendi adıma bunun böyle olmadığı görüşündeyim, eğer böyleyse bu üreticinin çok ama çok duyarlı olduğu ve ödün verdiği anlamına gelir ki söz konusu kazançken bu denli duyarlılık mümkün müdür bilemedim. ÜFE’nin TÜFE’ye gecikmeli ya da az miktarda da olsa yansımaya devam etmesi durumunda yıl sonu enflasyonunun merkezin hedef seviyesine inmesi çok olası görülmüyor. Tüm bu sonuçlar da merkezin aslında faiz indirimine gitmesi için tek bir neden bile olmadığını gösteriyor. Bakalım Kasım-Aralık döneminde faiz indirimi olacak mı?
ABD tarafında bugün tarım dışı istihdam takip edildi ki Temmuz’da yüz güldüren veri, Ağustos’ta beklentilerin 3’te 1’i kadar gelebildi, fakat kazançlar tarafında aylık bazda son 4 ayın yıllık bazda da son 6 ayın en iyi artışı yaşandı.
Veri neden olumsuz fiyatlandı?
Her zaman önemli bir veri olan istihdam pandemi sonrası ilk sırayı aldı, nedeni ise bozulan bir istihdam sektörü. Yani sektörde düzelme olmazsa ekonomi de temel olarak sağlamlaşamaz. Fed, gelirin olmadığı ve gelir farkının da yüksek olduğu bir ekonominin istikrarlı olmayacağının (tanıdık bir durum değil mi?) altını çiziyor, bu nedenle de evvela pandemi dönemindeki kayıp telafi edilmeli.
Son veriyle beraber ABD’de pandemi döneminde işsiz kalan kişi sayısı resmi olarak 6 milyonun biraz üzerinde ve bu kaybın ortalama bir yıl içinde silinmesi bekleniyor, ancak bunu uzatacak her durum yani beklenti altındaki artış süreci de uzatmış olacak. Böyle olunca Fed, para politikasını sürdürmeye devam edecek.
Beklenti altında artan istihdam rakamı, Fed’in aceleci davranmayacağı fikrini artırdı ve böyle olunca dolar gerilerken gelişen ülke paraları, altın ve gümüş gibi emtia grubu ise yükselişe geçti.
USD/TRY tarafında son günlerdeki düşüş yönlü hareket gün başında 8,35’e doğru yükseliş yarattı, fakat istihdamla beraber kazançlar silindi, fiyat yeniden 8,26’ya geriledi.
Kurda 8,35 altı hareketler devam ediyor, fakat geri çekilmelerin istikrarı konusunda emin değilim, bunun nedeni ise elbette ki TL’yi baskılayan başlıklarda olumlu bir gelişme olmaması. Sadece daha olumsuza gidilmemesi ve küresel tarafta da havanın iyi olmasıyla kurda düşüş görüyoruz.