Ülkemiz ekonomisindeki son durumu analiz etmek için öncelikle son açıklanan verileri hatırlamakta fayda var. Ağustos ve Eylül başında açıklanan verilere baktığımızda;
Enflasyon, Ağustos/ Aylık %-0,29 ve Ağustos/ Yıllık %8,05 ile beklentiden az yükseliş gösterdi.
Haziran’da %7,64 ile yükseliş yaşayan Enflasyon Temmuz’da %8,79’a yükselmişti.
İşsizlik/ Temmuz %9,3 ile beklenenden iyi,
İşsizlik Haziran’da %10,1’e yükselmişti.
İmalat güven endeksi 103,6 ile beklenti altında,
Temmuz’da 108,0’e yükselmişti, ancak Ağustos’ta 103,6’ya geriledi.
Kapasite kullanımı %75,2 ile beklenti altında,
Temmuz’da %75,7’ye gerilemiş ve Ağustos’ta da %75,2’ye düşüş yaşamıştı.
İhracat 8,78B ile beklenti altında,
Haziran’da 11,87B ile yükseliş yaşarken Temmuz’da 8,78B ile geriledi.
Sanayi üretimi/ Temmuz % -4,9 ile beklenti altında,
Mayıs’ta %5,6 son zamanların en hızlı yükselişini gösterirken
Haziran’da %1,1’e geriledi ve Ağustos’ta ise çok sert düşüş yaşadı.
İmalat PMI 47,0 ile beklenti altında,
PMI, Haziran’da 47,40’a gerilemiş, Temmuz’da tekrar 47,60’a yükselmişti.
GSYİH, II. çeyrek %3,1 ile beklenti altında kaldı.
İlk çeyrekte %4,8 ile beklenti üzerinde büyüme gösterirken II. çeyrekte %3,4 beklentiye karşın %3,1 büyüme gösterdi ve ilk çeyrek büyüme de %4,7’ye revize edildi.
Türkiye’nin en büyük ekonomik sorunlarının başında enflasyon geliyor ve son rakamlar yükselişin devam ettiğini gösteriyor. Son aydaki düşüşte de gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yaşanan düşüş etkili oldu.
TCMB, enflasyonda hedefe doğru düşüşe destek olmak için faizlerde indirime gitmeyi tercih ediyor elbette bunda hükümetin düşük faiz isteği de etkili. Ancak faiz enflasyonun sonucu yani enflasyon artmaya devam ettikçe faiz ile müdahale etme durumunun nelere mal olduğunu geçmiş yıllarda gördük. Dolayısıyla benzer bir hamlenin sonucu çok sağlıklı olmayabilir.
Bir diğer sorun ise sanayi tarafında yaşanan düşüş, ancak bu düşüşün çok sert olması mevcut süreçle ilgili, beklentiler baz etkisiyle de gelecek aylarda hızlı toparlanma yaşanması yönünde. Ancak Mayıs’taki hızlı artışı ayrıştırırsak imalat sanayide düşüş yönlü eğilim uzun bir süredir yaşanmakta, dolayısıyla gelecek aylarda yaşanacak artışın da çok doğru bir yansıma olacağını pek düşünmüyoruz.
İşsizlik oranı ise %10’un altında. Başarısız darbe girişimi ardından kamu kuruluşlarında yapılan ihraç sayısı oldukça yüksek, buna karşın ise alım oranının artırılacağı belirtildi. Gelecek aylarda işsizlik oranı alımlara göre düşüş gösterebilir.
Türkiye, diğer gelişen ülkelere göre yer yer pozitif ayrışsa da kabul etmek gerekir ki ülkemiz üzerindeki baskı oldukça fazla. Özellikle ülke içindeki sorunlar giderek artıyor, jeopolitik risk unsurunun ön plana çıkması ve güvenlik endişelerinin artması son derece olumsuz gelişmeler.
Yakın vadeye baktığımızda;
Fed, Eylül’ü pas geçse de Aralık’ta faiz artırabilir. Bu gelişen piyasalar için çok ciddi olmasa da yaşanan yükselişi sınırlandırabilir.
Ülkemizde ise iç nedenlerden ötürü risk diğer gelişen ülkelere göre maalesef ki daha fazla ve liranın kırılganlığı yüksek.
TCMB’nin sadeleşme adımları ve faiz koridorunu dar bantta sağlamak için yaptığı indirimlerin devamında politika faizine de geçiş yaşanırsa, gelecek süreçte lirada yaşanacak değer kaybı yani kurda görülecek yükseliş ve enflasyonda da artışın devamı ile tekrar faiz artırmak zorunda kalma durumu koşulları zorlayabilir.
Bahsettiğimiz gelişmeler şu an için uzak görünse de ilerleyen dönemlerde yaşanacak olasılıkları kapsıyor ve hem liranın hem de ekonominin orta vadeli görüntüsü için bu gelişmeleri de akılda tutmak da fayda var.
Kısa vade için ise lira üzerinde belirginleşen başlıklar ise;
Elbette ki Eylül fed toplantısı oldukça önemli, ancak iç gelişmeler de bir o kadar önemli. Son olarak hükümet kanadından gelen açıklamalar sınır dışı operasyonun genişletilebileceğini gösteriyor ve bu hamle ile güvenlik endişeleri artabilir. Bu durumda da yabancı sermaye akışında azalma ve Türk Lirası varlıklarından da çıkış yaşanabilir.
Küresel gelişmelerle paralel değerlendirdiğimizde ise Fed ile beraber diğer merkez bankalarının politikaları gelişen piyasalara yön vermeye devam edecek. Dün ECB’nin beklenen genişleme adımını atmaması ile gelişen piyasalarda düşüş yaşanıyor ve ayın kalanında İngiltere, Japonya merkez bankaları ile Fed toplantısı takip edilecek.