Bu hafta yurt içi ve küresel tarafta yaşanan gelişmeleri değerlendirelim.
Piyasalar haftaya müzakerelerin etkisiyle iyi başladı ve son üç günde endeksler oldukça iyi toparlandı, ama görünüm bugün yine bozuldu. Bu bozulmanın nedenleri şöyle:
- Rusya, basında çıkan anlaşmaya yaklaşıldı, haberlerini yalanladı. Görüşmeler sürüyor, ama anlaşma sağlanmadı, dedi.
- Rusya’nın yanında olan Çin ile ABD arasındaki gerilim arttı. ABD, Çin’e gözdağı verdi ve iki büyük güç arasındaki tansiyon yeniden arttı.
- Çin’de artan vaka sayısı günlük üretimde düşüş endişesi yarattı.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş devam ederken piyasalar şu andaki durumundan daha kötü ya da daha iyi haber akışına göre fiyatlanıyor. Son haberler de barış olasılığını zayıflattığı için hafta başındaki iyimserlik de azaldı.
Merkez bankaları cephesinde ise, Fed ve BoE faiz artırdı. Fed’in yılın devamında 6 faiz artışı tahminine karşın enflasyonda düşüş beklemesi, bilanço daraltmada hızlı davranmaması ve resesyon kaygısı taşımamasıyla toplantı sakin geçti.
TCMB bu toplantıda da %14 faiz oranını korudu, fakat cari fazla söyleminden geri adım attı.
Ocak’taki yüksek cari açığın yılın ilk çeyreğinde devam etmesi beklenirken Şubat ortasında küresel fiyatlarda yaşanan artışın da enflasyonu %60’a yaklaştırması bekleniyor. Yüksek enflasyonla mücadele edileceğine dair yetkililerden sözlü açıklama geliyor, fakat faiz bu yöntemlerde hariç tutuluyor.
Geçen hafta 15,0 seviyesine yaklaşan USD/TRY kuru bu hafta 14,80’li seviyelerde fiyatlanıyor. Gelecek hafta yurt içinde KKM sisteminin ilk sonuçları alınacak, ancak yetkililer resmi bir açıklama yapacak mı? Bu bilinmiyor. Fakat kaba bir hesaba göre kurun 15’e yaklaşmasıyla 20 milyar üzerinde bir ödeme söz konusu olacak.
Bu hafta yurt içi göstergelerde dikkat için 3 gelişme oldu:
İlki tüzel kişilere de imkân veren mevduat sisteminde ıskontolar sonrası döviz mevduatlarında artış olmasıydı. TCMB verilerine göre son haftada tüzel kişilerin yabancı para mevduatları 2 milyar dolara yakın artış gösterdi. 24 Aralık haftası itibarıyla düzenli düşen YP mevduatlarında son haftada artış olmasında muafiyetler ve dövizdeki yükseliş etkili oldu.
Bir diğer önemli veri ise yabancı yatırımcının TL varlıklardan çıkışı. Eylül’de faiz indirimine gidilmesi ile daha belirgin hale gelen çıkışlar savaşın başladığı haftadan itibaren hızlandı. Son bir ayda hisse ve tahvilden çıkış 1,5 milyar doları aştı. Risk iştahındaki azalma GOP’ların tamamında çıkış yarattı, ancak TL varlıklardan son 4 yıla yakındır düzenli çıkış yapıldığı için artan rakam elbette ki daha olumsuz bir tablo yaratıyor.
Üçüncü önemli veri ise Hazine’nin borçlanması. Bu noktada nereden bakıldığına bağlı yorum yapılabilir. Hazine 2027 vadeli tahvil ihracına %8,625 faiz oranıyla 2 milyar dolar borçlandı. Bu faiz oranı son yılların en yükseği ve yaklaşık bir sene önce oran %5’in altındaydı. Bu tarafından bakıldığında piyasalarda faizin yükseldiği ve Hazine’nin de faiz borcunun arttığı ortada. Olumsuz. Olumlu tarafından bakanlar ise bu yüksek faize karşın 6 milyar dolara yakın teklif gelmesini gösteriyor. Tüccarların gelecek dönemi ve artan riskleri gördüğü ihtimalini de eklersek görünüm yine olumsuz.
TL varlıklarda 2021’deki sert bozulma sonrası makul diyebileceğimiz bir toparlanma yok, bunu yüksek CDS oranı, piyasalarda yükselen faiz oranları, artmaya devam etmesi beklenen enflasyon ve cari açık ile görebiliyoruz.