Hafta sonu yaşanan gelişmeleri gece yazdığımız raporda paylaştık.
Akşamdan sabah neler oldu?
TCMB Başkanı Naci Ağbal, “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası olarak temel amacımız fiyat istikrarını sağlamak ve sürdürmektir. Fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda tüm politika araçları kararlılıkla kullanılacaktır. Para politikasında, şeffaflık, hesap verebilirlik ve öngörülebilirlik ilkeleri çerçevesinde iletişim güçlendirilecektir.
19 Kasım 2020 tarihli Para Politikası Kurulu toplantısına kadar mevcut durum ve beklentiler gözden geçirilip, gelişmeler de yakından takip edilerek; oluşacak veri ve değerlendirmeler ışığında gerekli politika kararları alınacaktır.” açıklamasını yaptı, bu açıklama şu anlama geliyor:
-Öngörülebilirlik; özellikle enflasyon tahmini ve fiyat istikrarını sağlama konusundaki kaygı düzeltilecek.
-Hesap verilebilirlik; rezervler ve swaplar başta olmak üzere merkezin yetkisindeki alanlardaki kaygılar giderilecek.
-Şeffaflık; hesap verilebilirlik içinde işlemlerin olması, yine bu konuda da kaygılar giderilecek.
-İletişim güçlenecek; ki zaten doğru iletişimle diğer alanlardaki olası kaygılar da cevaplanacağı için bu olmazsa olmaz- ki olmayınca olmadı!
Murat Uysal’ın enflasyon sunumundaki açıklamaları son derece çelişkiliydi, gerek TL’deki kayıp gerek rezervlerdeki azalma ve gerekse enflasyondaki artışa bağlı merkezin faiz artırmama durumuna verdiği cevaplar merkeze olan güven kaybını daha da artırdı. Naci Ağbal, bugünkü açıklamasında esasen kaybolan güveni yerine getireceklerinin mesajını verdi. Bir diğer mesaj da faiz artırımıydı.
Ağbal, açıkça olağan üstü- beklenmedik bir hamle yapılmayacağını, PPK vaktine kadar durum değerlendirmesine devam edeceklerini söyledi. Gerekli politika kararı ifadesiyle de faiz artışı yapılacağının sinyalini verdi. Ancak piyasalardaki faiz artışı beklentisindeki oran bu defa oldukça yüksek. Fonlama oranının %14’ü geçmesiyle en az 400 bp ve üzeri faiz artışı bekleniyor.
Faiz artışı yeterli olacak mı?
Olsaydı faiz %24 olduğunda kur da enflasyon da risk primi de tekrar yükselmezdi. Bu kalemler başta olmak üzere ekonomik görünümdeki bozulmanın ana kaynağı siyaset ve mali politikalar, dolayısıyla bu cephede de önemli aksiyonlar alınması gerekiyor, aksi durumda sadece yüksek faize sahip olacağız ve bu durumu daha da kötüye götürecektir.
Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak’ın istifasına dair hala bir açıklama yok ve piyasalarda istifanın kabul edildiği düşüncesi de kuvvetlendi. Ancak bu olasılıkta da hem yeni gelecek ismin hem de maliye ve para politikasındaki uyum izlenecek.
Piyasalarda durum ne?
TL varlıklar son gelişmeleri oldukça pozitif fiyatlıyor, dolar kuru 2018 rekor sonrası görülen düşüşün ardından %5 üzeri kayıpla günlük en sert düşüşü yaşıyor. Kur 8,0 tabanına doğru geri çekilmeye devam ediyor. Bir diğer önemli fiyatlama da CDS tarafında var. Eylül’de merkezin faiz artırması sonrası 500 bp altına inen CDS bugün tekrar 500 bp altına indi. Borsa ise bankacılık endeksi liderliğinde %3’e yakın primli işlem görüyor.
Ekim PPK sonrası son zamanların en hızlı yükselişini gösteren kurda evvela bu seviyenin altına inilmesi ilk hedef olarak görülüyor. 7,87’yi en yakın destek olarak izliyoruz, ancak bu seviyenin korunması kurda yeni rekor olasılığını hala kuvvetli tutuyor. Bu destek kırılırsa rallinin hızlandığı 7,45’e doğru dönüş devam edebilir. Ancak tekrar altını çizelim bu seviyelere doğru düşüş olsa dahi önemli olan izlenen politikalar ve istikrar, hatırlarsak kur 2018’deki rekor sonrası 5,50 altına inmişti, ama kalıcı olamamıştı ve bunda küresel konjonktürden ziyade TL negatif gelişmeler etkili olmuştu. İşte bu nedenle düşüşlerden ziyade düşüşteki istikrar, trend önemli. Bunun sağlanacağına dair güven veren adımlar atılırsa o zaman TL’de orta ya da uzun vadeli değerlenmeden bahsedebiliriz.
