Yaklaşık 8 senedir gergin olan Rusya – Ukrayna ilişkileri son haftalarda ABD başta olmak üzere Batı’nın da etkisiyle daha da gerildi, hatta Rusya’nın sınırdaki bölgeleri tanıması ile dün tansiyon giderek arttı. ABD ilk olarak ekonomik yaptırımlarda ölçülü bir hamlede bulundu ve hem ABD hem de diğer ülkeler, ihtiyaçların karşılanması noktasında bir aksama olmamasına dikkat ederek seçici yaptırımlar uyguluyor.
Rusya, Ukrayna’yı sınırda bir tehdit olarak görüyor ve NATO’ya üye olması durumunda ABD’den alacağı destek kendi ülkesi için büyük risk oluşturuyor. Bunu engellemek için de Ukrayna’ya müdahaleyi kendine hak görüyor. ABD başta olmak üzere diğer büyük ülkeler ise Rusya’nın güçlenmesini istemiyor. Her iki taraf da ticaretin bozulmamasını istiyor, ama bir tarafın da daha fazla güçlenmemesi için çabalıyor.
Dün piyasalar Rusya’nın son hamlesi ile güne kötü başladı, fakat günün devamında tahmin edilenden daha soft yaptırımlarla kayıpların büyük kısmı silindi. Fiyatlamada baş aktör olan ruble, dün dolar karşısında Kasım 2020 sonrası en düşük seviyeye geriledi, ancak ardından günün devamında kayıplarını sildi. Diğer para birimlerinde ise önemli bir oynaklık yaşanmadı.
Özetle, iyiye ve pozitife odaklı piyasalarda haber akışında daha kötü bir gidişat olmaması bile düşüşleri durduruyor. Bunu daha önce ABD – Çin geriliminde de yaşadık ve yine benzer bir durum söz konusu. Pandemide tüm ekonomiler büyük kayıp verdi ve şimdi yaralar sarılmaya çalışılıyor. Son yılların en yüksek enflasyonuyla baş edilmeye çalışılırken daha fazla kayıp yaratacak adımların göze alınması beklenmiyor. Rusya, doğalgaz, petrol, paladyum, buğday gibi önemli ürünlerde büyük bir ihracatçı, fakat bu Rusya’yı güçlü yapıyor. Fakat sadece sahip olunanların yeterli olmadığı da ortada. Batı ve Rusya’nın kaybedecekleri kazandıklarından çok daha fazla olacağı için tarafların gerilimi azaltacak adımlar atması bekleniyor. Bu nedenle piyasalarda çok kötü bir fiyatlama yok. Ama riskler normal akışa göre arttığı için altın ve petrol başta olmak üzere ticareti olan ürünlerde fiyatlar da yükseldi.
Ons altında 1.876 dolar üzerinde 1.918 doları izlediğimizi daha önce belirtmiştik. Fiyat dün 1.8914 dolar ilse yaklaşık 9 ayın zirvesini gördü. Bugün düne göre daha az gergin geçtiği için fiyat 1.890 dolar yakınında işlem görüyor. 2020’deki tarihi rekor öncesi zirve olan 1.918 dolar teknik açıdan da önemli bir seviye ve riskleri artıran her gelişme altının da yükselmesi anlamına geldiği için gelişmeler izleniyor. Ocak ayı sonunda 1.780 doları test eden fiyatta son bir ayda ciddi bir yükseliş söz konusu. Düzeltmelerin hangi seviyelerden geleceği önemli ve altını bu dönemde destekleyen bir diğer gelişme ise yine jeopolitik risklerin Fed’i frenleyeceği beklentisi oldu. Kısaca şöyle belirtelim:
Rusya - Ukrayna meselesi emtia fiyatlarını daha da yükseltti ve bu nedenle küresel enflasyonun son ayda da yükselmesi bekleniyor. Aynı beklenti ABD için de geçerli. Buna istihdam ve büyümedeki zorluklar eklenince Fed’in Mart ayında 50 baz puan yerine 25 baz puanlık faiz artıracağı beklentisi öne geçti. Geçen hafta bu durum tam tersiydi. Dolayısıyla acele etmeyen bir Fed, altına da zaman verecek demektir, bu nedenle altın pozitif görünüm kuvvetli. Biz, Mart ayında 50 baz puanlık bir olasılığı halen güçlü buluyoruz, ancak faiz artışından ziyade bilanço küçültme noktasını daha önemli görüyoruz. Bu yüzden yılın ikinci yarısına doğru Fed ve dolar etkisinin artacağı görüşündeyiz.
Teknik seviye olarak 1.918 direncinin güçlü kalması durumunda gelecek geri çekilmelerde 1.845 doları izleyeceğiz. HO olarak da bu seviye ilk destek konumunda.
Ruble, son günlerdeki gelişmelerin ana oyuncusu olduğu için bu hafta %2,5 üzerinde geriledi. Fakat diğer gelişen ülke paralarının bu haftaki fiyatlamasına baktığımızda;
USD/ZAR bu hafta %0,75 gerilerken USD/KRW %0,40, USD/MXN %0,20 ve USD/SGD %0,14 geriledi. USD/INR ve USD/PLN nötr bölgede. USD/THB %0,35 primli işle görüyor. USD/TRY ise bu hafta %1,4 yükseldi. TL, bu hafta rubleden sonra en çok düşüş yaşayan para birimi olarak negatif ayrışıyor. Kurdaki fiyat aralığında belirgin bir değişim yok 13,50’li seviye 13,80’lere çıktı. Fakat risklerin yükseldiği dönemlerde TL’nin en çok düşenlerden olması kırılganlığının ne kadar yüksek olduğunun da ispatıdır.
20 Aralık’taki rekor ve sonrasındaki düşüşte dolar kurunda kabaca 14,0 seviyesi aşılmadı. Bu haftaki işlemlerde de 13,90 üzeri görülse de fiyat bu eşiği aşmıyor. Haliyle son iki aylık bant dikkate alındığında bu seviye yükseliş için ilk direnç noktası olarak görülüyor. 14,0 seviyesini aşacak hareketin küresel gelişmelerden kaynaklanması durumunda haber akışı yakından izlenecek. İç tarafta ise TCMB, açıkça Mart’a kadar beklemede olduğunu söyledi ve ilk çeyreğin ardından durum gözden geçirilecek. Eğer jeopolitik riskler fiyatlamaları bozmaz ve Fed’den de beklenen adım gelirse TL için Nisan toplantısı önemli olacak. Biz bu süreç içinde 14,80’i direnç 12,45’i de destek olarak görüyoruz.
