TCMB’nin gerçekleştirmiş olduğu faiz artırımı ile başlangıç yaptığımız haftaya TCMB Başkanı Çetinkaya’nın gerçekleştirdiği enflasyon sunumu ile devam ediyoruz. Enflasyon raporuna göre 2017 yılı enflasyon tahmini yüzde 8.5 seviyesinde belirlendi. Rakam geçtiğimiz dönemde yüzde 8 seviyesindeydi. Merkez Bankası son zamanlardaki fiyatlar genel seviyesindeki değişimi gözeterek enflasyon beklentilerini yukarı yönlü revize etmiş oldu. Sebep olarak özellikle gıda fiyatlarındaki oynaklığın ön planda olduğu Çetinkaya tarafından da yinelendi. Bu oynaklığa sebep olan faktörlerin önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların yapıldığını ve yapılacağı da açıklamalarda kendine yer buldu. Çetinkaya ayrıca enflasyon rakamlarında görülen yükselişin geçtiğimiz dönemlerdeki vergi artışından kaynaklı baz etkisinin geçmesiyle sınırlı kalacağını dile getirdi.
Son dönemlerde kamu maliyesindeki genişlemenin piyasaların dikkatinde olduğunu biliyoruz. Çoğu zaman para politikasındaki sıkılaşma ile kamu maliyesindeki duruşun bir tezat yarattığı algısı birçok kez tartışma konusu oldu. Çetinkaya ise bu konuya geçtiğimiz dönemlerdeki mali disiplinimizin geçici genişlemeye olanak sağladığını belirterek kamu maliyesinin genişlemesini geçici bir hamle olarak nitelendirdi. Geçtğimiz dönemlerde birçok alanda hükümet tarafından teşvikler uygulandı. Bu teşviklerin kısa vadede enflasyon yükselişini destekler nitelikte olduğu son derece açık. Ekonomimiz yapılan teşviklerin etkisiyle şuanki canlılığını koruyor. Bu teşviklerin azaltılması veya kamunun reel sektöre olan desteğini çekmesi ekonomik aktiviteyi yaralayacaktır. Büyüme odaklı bir ekonomik çevre oluşturmaya çalışılan Türkiye için enflasyon ve büyüme çıkmazı uzun bir süre daha gündemimizde kalmaya devam edeceğe benziyor.
Kredi kullanımının geçtiğimiz yıllara kıyasla yüksek seviyelerde bulunduğumuz yapılan açıklamalarda kendine yer buldu. Bu yükselişte kredi garanti fonunun etkisi yadsınamaz düzeyde. Fakat bu kredilerin ne kadarının yatırıma dönüştüğü büyük bir muamma. Hükümet yetkililerinden KGF’nin büyümeye yüzde 1 – 1.5 katkısının olacağı dile getirilmişti. Kullandırılan kredilerin yüzde 30-40 oranındaki kısmının yatırımlara gittiği düşünülürse hedeflenen büyüme rakamlarına ulaşmak zor gözüküyor.