Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) dün gerçekleştirmiş olduğu Para Politikası Kurulu toplantısında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 14 seviyesinde sabit bıraktı. Karar metninde öne çıkanlara baktığımızda;
* Jeopolitik risklerin dünyada ki iktisadi faaliyeti olumsuz etkilediğini ve büyüme tahminlerinin aşağı yönlü güncellendiği,
* Ülkeler arasında farklılaşan iktisadi görünüm ülke merkez bankalarının para politikası adım ve iletişimlerinde ayrışmaları artırdığını,
* Artan belirsizliklere yönelik merkez bankaları tarafından geliştirilen yeni destekleyici uygulama ve araçlarla çözüm üretme gayretlerinin arttığını,
* Öncü göstergeler güçlü büyümenin dış talebin etkisiyle ikinci çeyrekte süreceğine işaret ederken,
* Cari işlemler dengesinde turizm kaynaklı iyileşmelerin yanında enerji fiyatlarından kaynaklanan risklerin devam ettiğini,
* Enflasyonda yaşanan yükselişte; enerji maliyeti artışları, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia tarafında yaşanan arz sorunları ve ekonomik temellerden uzak fiyatlama oluşumlarının geçici etkilerinin olduğu,
* Fiyat istikrarının sürdürülebilir hale getirmek için liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi izlendiği, para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için teminat ve likidite politika adımları kullanılmaya devam edecektir.
Karar metnini özetleyecek olursak; Küresel büyüme tahminlerinde yapılan aşağı yönlü güncellemelerin metine girmiş olması resesyon ile ilgili gelişmelerin yakından takip edildiğini gösterirken yaz aylarında turizm gelirlerine olan inancın güçlü olduğunu ve buradan ülkeye girecek olan dövizin cari işlemler dengesi finansmanı için büyük önem arz ettiğini bir kez daha görmüş oluyoruz. Merkezin enflasyonda yaşanan yükselişi hala daha küresele bağladığını ve kendi iç sebeplerimizden kaynaklanan, uygulanmaya çalışılan ekonomik temellerden uzak politikaların sonuçlarını görmezden gelmeye devam etmektedir.
Döviz tarafında yaşanan yükseliş ve uygulanan genişleyici para ve maliye politikaları enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskıları artırmaya devam etmektedir. Temmuz ayında gelebilecek olan ücret zamlarının talebi güçlendirmeye devam edecek olması enflasyon tarafında hala daha zirve noktasının görülmediğini ve yukarı yönlü potansiyel barındırdığını söyleyebilirim.
Faiz ve TÜFE farkına baktığımızda ise rekor seviyeye çıkıldığını görmekteyiz. Faiz ve TÜFE farkı bugün itibariyle 59,5 puan seviyesine çıkmış ve çok ciddi bir şekilde negatif reel faiz vermeye devam etmekteyiz. Yukarıdaki grafikten de anlaşılacağı üzere şu anda enflasyon ile mücadele edilmediği apaçık gözükmektedir.
TCMB her ne kadar faizleri sabit bırakmış olsa da piyasa tabi ki faizleri yüzde 14 seviyelerinde bulunmuyor. Enflasyonun yüzde 73,5 olduğu bir dönemde TL mevduatlara 10 Haziran itibariyle yüzde 16,08'lik bir faiz uygulandığı görülmektedir. Bu da paralarını korumak ve risksiz bir getiri sağlamak isteyen insanların paralarının enflasyon karşısında eridiğini göstermektedir. Bir sene önce yüzde 23 seviyelerinde bulunan ihtiyaç kredi faizi şu an da ise yüzde 30'ların üzerinde uygulandığı görülmektedir. Yani baktığımızda TCMB'nin faizleri sabit bırakması piyasa da uygulanan faiz oranlarına tam tersi bir etki yaparak yükselmesine sebep olmaktadır.
Sonuç olarak; yurt içerisinde uygulanmakta olan ekonomik temellerden uzak politikalar riskleri artırmakta ve ülkeye karşı güveni sarsmaya devam etmektedir. Ekonomi yönetiminin yaz aylarında bekledikleri turizm gelirleriyle cari açığı finanse etmek istemektedirler. Enflasyonda ise dolar/TL paritesinde yaşanan yukarı yönlü hareketler ve Temmuz ayında gelmesi muhtemel olan maaş zamları sonrası talepte yaşanabilecek canlılık yukarı yönlü baskıları artıracağını düşünmekteyim. TCMB bundan sonra faiz indirimine ise büyük ihtimal artan turizm gelirlerinin göstergelerde iyileşme yaratması sonrası devam edebileceğini düşünmekteyim.
Dolar/TL
Paritede yaklaşık son 10 gündür hacim düştüğü ve yatak bir seyrin olduğunu görmekteyiz. 17.33 seviyesinin etrafında bulunan paritede 17.33 üzeri kalıcılıklar ile yukarı hareketlerin hızlanma potansiyeli yüksek görülmektedir. Aşağı yönlü hareketlerde ise düşüşün hız kazanabilmesi için 16,56 seviyesinin altında kalıcılıklar görülmesi gerekmektedir.