S&P 500: Mevcut Değerlemeler Bize Ne Anlatıyor?

- S&P 500 dün temel direncin altına indi

- Kısa vadede enflasyon ve faiz oranları fiyatları artırmaya devam edecek

- Bununla birlikte kazançlar ve temettü büyümesi uzun vadede kritik faktörler olmaya devam edeceğinden bu durum karar verme sürecinizi yönlendirmemeli

Piyasalar Haziran ayının en düşük seviyelerinden toparlandıktan sonra geri çekilmeye başladı. S&P 500}}'ün 4.160 bölgesi, günlük zaman diliminde 200 günlük Hareketli Ortalama ile statik destekle örtüşen önemli bir dirençti. Aşağıdaki grafikten dünkü kırılmanın bu seviyede gerçekleştiğini görebiliriz.

itle width=

Şimdi, özellikle bu hafta Jackson Hole Sempozyumu olduğu için fiyatların şu andan itibaren gelecek hafta Pazartesi gününe kadar nasıl davranacağını anlamak çok önemli olacak.

Her zaman olduğu gibi manşetleri takip edebilir, korkabilir ve bir sonraki çöküş beklentisiyle her şeyi satmak için acele edebiliriz ya da rasyonel kalabilir ve temellere güvenebiliriz (ve böyle olmamız gerektiğini söyleyebilirim).

itle width=

Kaynak: BoFA

Yukarıdaki görsel, S&P 500 Endeksi'nin tarihsel olarak takip eden Fiyat/Kazanç (PE) oranının 2000 yılından bu yana 19 olduğunu gösteriyor – bu oran geçtiğimiz yüzyıl boyunca 14'tü.

Son kazanç sezonundan sonra S&P 500, ortalama 220 Hisse Başına Kazanca ulaştı. Eğer 220 ile 19'u çarparsak teoride bugün endeks için bir ölçüt olması gereken 4180 puan elde ederiz. Şu anda 4130 civarında olduğumuza göre çok da uzakta olmadığımızı söyleyebilirim.

Elbette kısa vadede fiyatları sayısız faktör etkileyebilir ancak bugünün piyasasındaki iki ana faktör (iyi ya da kötü), hâlâ enflasyon ve faiz oranları.

Ancak orta ve uzun vadede gerçekten önemli olan sadece iki faktör vardır:

- Kazanç artışı

- Temettü artışı

İhtiyacımız olan tek şey bu ikisi ve tarih, bunların borsanın içsel itici güçleri olduğunu gösteriyor.

itle width=

Kaynak: Charlie Bilello

2022 yılı, hisse senetleri ve tahvillerin yılın ilk yarısında %10-12 oranında düşüş göstermesiyle biraz anormal bir yıl oldu. Ama yine de bunu enine boyuna bir düşünelim.

Howard Marks (değer stili yatırımcısı ve Wall Street'in en tanınmış isimlerinden biri), piyasaları sürekli sallanan bir sarkaç olarak düşünmemiz gerektiğini söylerdi. Bazen salınımlar küçük, bazen de güçlü olur. Ancak sarkaçta her zaman bir denge noktası ve geri dönme dürtüsü vardır.

Marks'ın bu benzetmeyle kastettiği şey, salınımlara rağmen piyasanın er ya da geç denge noktasına geri döneceği. Açıkçası arada sırada böyle yıllar yaşanması iyidir. Piyasada hiç düşüş olmasaydı ve varlıklar her şeye rağmen büyümeye devam etseydi, risk ve dolayısıyla getiri de olmazdı. Piyasalar bu şekilde işler.

Bu nedenle bu kadar kısa bir zaman diliminde piyasanın tekrar düşüp düşmeyeceğini veya tekrar yükselip yükselmeyeceğini anlamanın bir anlamı olmadığına inanıyorum. Bunun yerine bir portföy kontrolü yapalım, fiyatlar düşerse kalan nakdi yatırmayı planlayalım (ve sonra daha iyi fiyatlardan satın alabiliriz) ve varlık dağılımının hedeflerimizle uyumlu olup olmadığını kontrol edelim.

Tekrar söylüyorum: ne yazık ki piyasaların peşinden koşmak insan doğasında var. İnternet çağında olduğumuz için bu daha da zor çünkü sürekli mesaj bombardımanı altındayız.

Aforizmaları ya da özlü sözleri pek sevmem ama bu durumda aklıma her zaman Warren Buffett'ın mevcut ortama uyan bir sözü geliyor:

"Size nasıl zengin olacağınızı söyleyeyim. Kapıları kapatın. Başkaları açgözlüyken siz korkun. Başkaları korktuğunda açgözlü olun."

Açıklama: Yazar S&P 500'de uzun pozisyondadır.