Cuma gecesinden bu sabaha olanlar herkesin malumu, ancak bu defa piyasalardaki fiyatlama “kaygı” içerdiği için son derece kötü.
Uysal döneminde faizin hızlıca düşürülmesi ve en önemlisi kredi genişlemesine gidilmesiyle kur tarafında denge bozuldu, rekor üstüne rekor yükselişler gördük. Alınan kararla başkan değiştirilirken sıkı para politikasına geçişmesiyle TL tarafında dip seviyeden %20 kadar toparlanma yaşandı. Elbette pandeminin yarattığı bol para ve düşük döneminde biz yüksek iç riskler nedeniyle sıkı para politikasına geçmek zorunda kaldık.
Kasım-Şubat döneminde kur ve CDS gerilerken enflasyon ise hem kurun gecikmeli etkisi devam ettiği için hem de küresel tarafta gıda ve enerji fiyatları arttığı için yükselmeye devam etti. Bu süreçte önemli bir detay var:
Ocak itibarıyla ABD’de enflasyonun yükseleceği beklentisi küresel risk iştahını azaltmaya başladı ve Şubat sonundan itibaren de bu iştah giderek azalıyor. Bu dönemde kur tarafındaki oynaklık da küresel gelişmelerden kaynaklandı. Mart ayında ise mevcut fiyatlamaya TL tarafı dahil olmaya başladı ve bunun ilk başlıkları da reform paketlerinin piyasa beklentilerini karşılayamaması ve HDP’ye kapatılma davasının açılması oldu ki kur gelişen ülke paralarının yükseldiği gün 7,78’ çıktı. Ancak TCMB’nin faiz artırması ile kur yeniden 7,20’li seviyelere geriledi.
Küresel riskleri sıralarsak;
- ABD’de enflasyonun artacağı ve buna bağlı tahminden önce Fed’in faiz artışına başlayacağı beklentisi.
- Son haftaya kadar pandemiden normalleşmeye geçişin fiyatlaması ile petroldeki yükseliş.
- Gıda fiyatlarındaki yükseliş.
Yurt içi risklere baktığımızda;
- Son yıllarda ara ara geri plana düşse de jeopolitik riskler.
- Yüksek enflasyon.
- Yüksek işsizlik.
- Cari açık.
- TCMB’ye dair kaygılar.
- Siyasi gelişmeler.
Görüldüğü üzere iç riskler küresel risklerden daha fazla ve Mart ayı içinde neredeyse tüm başlıklarda yaşanan gelişmeler nedeniyle fiyatlamalar da bozuldu.
Şu an için piyasalardaki en önemli soru işareti; eğer para politikası değişmeyecekse neden başkan değişimine gidildi? Bu noktada Hazine Bakanı Elvan’ın serbest piyasa kuralları devam edecek açıklaması da Kavcıoğlu’nun takvimden önce bir hamle olmayacak açıklaması da yeterli olmadı. Piyasalar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın neden böyle bir karar aldığını kendi ağzından duymak istiyor. Çünkü Çetinkaya’nın görevden alınmasını açıkça laf dinlemiyor olarak söylemişti. Ancak bir detay var ki o da sıkı para politikasıyla nasıl ilerleyecek sorusu…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomi reformunu açıklarken finansal istikrarı bir kenara koyduk, mali disipline odaklanacağız, demişti. Bu noktada fiyat istikrarı öncelik olmaya devam edecekse Ağbal dönemindeki sıkı para politikasının da devam etmesi gerekiyor. Ve sıkı para politikası sadece faiz artışıyla olmuyor, sözlü yönlendirme de gerekli ve sözlü yönlendirmenin de etkili olması için evvela kurumuna dair güvenin de tam olması gerekir. Bu noktada son yaşananlar açıkçası birçok soruyu da beraberinde getiriyor.
İşin soru işaretlerine gelirsek bu yazı sayfalarca sürebilir, ancak takip etmek dışında elimizden bir şey gelmiyor. Bu noktada asıl paylaşmak isteğimiz konu ise değerli okuyucularımızın bu sağlıksız fiyat hareketinin yaşandığı günlerde risk almamasıdır.
USD/TRY kuru %16 yükselişle 8,48’e çıktı, ardında 7,70’e indi ve şu dakikalarda 7,90’dan işlem görüyor. Benzer fiyatlama EUR/TRY, GBP/TRY ve gram altında da var. BİST 100 ise güne %6,65 düşüşle 1.427 puandan BİST Bankalar %8,1 düşüşle 1.229 puandan BİST Sanayi ise %6,4 2.554 düşüşle puandan başladı ve iki defa işlemler geçici durduruldu. Şu dakikalarda kayıp borsada %8’in banka tarafında ise %9’un üzerinde.
Böylesi olağanüstü fiyat hareketlerinin yaşandığı günlerde işlem yapmak çok çok riskli. Ve en önemlisi bu fiyatlamada teknik ve analizin de çok anlamlı olmadığının altını çizelim. Değerli okuyucularımıza tavsiyemiz aceleci davranmamaları ve ilk şokun atlatılmasıyla kapanış seviyelerini takip etmeleri.