Bugün yurt içinde tüketici güveni ve tarımsal girdi maliyetleri açıklandı. Rakamlar son derece kötü.
Enflasyona neden olan her dinamik tüketicinin güvenini sarsan bir durum ve son yıllarda enflasyonda en büyük payın dövizdeki yükseliş olduğunu biliyoruz. Dövizin hızlı bir tırmanış gösterdiği Ağustos 2018 sonrası tüm göstergelerde büyük bozulmalar yaşandı. 2018 Ağustos’ta 68,3 olan tüketici güveni de Ekim’de 57,3’e kadar düştü. Benzer bir durum 2019’da da yaşandı. 2020’de pandemi ile yaşanan düşüş sonrası bir toparlanma oldu ve Mart 2021’de endeks 86,7’ye çıkarak Aralık 2012 sonrası en yüksek seviyeyi gördü.
Bu dönemde neler yapıldı da endeks toparladı?
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak istifa etti, TCMB Başkanı Murat Uysal görevden alındı. Yeni Başkan Naci Ağbal sıkı para politikası uygulamaya başladı ve Kasım’da 8,60’a çıkan dolar kuru Şubat 2021’de 7,0 seviyesi altına indi. Ancak enflasyon yükselmeye devam etti. Neden? Çünkü dövizdeki yükselişin etkisi.
Enflasyonda değişime neden olan bileşenlerden biri de tüketici beklentileridir. Eğer, tüketici enflasyonun daha fazla çıkmayacağını düşünürse -ki bunda Türkiye’de dövizdeki fiyatlama en önemli etken – rağbet de azalmaya başlar. Yani ihtiyaç kadar tüketim yaşanır. Mart 2021’e kadarki dönemde tam da bu durum söz konusuydu. Tüketici, dövizdeki düşüş, uygulanan para politikası ve maliye tarafında da sıkılaşma olmasıyla ekonomiye dair beklentisini pozitife çevirdi.
Mart 2021’de olanlar herkesin malumu… Ağbal görevden alın, Kavcıoğlu göreve atandı ve kur buna yükselişle tepki verdi. Ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaz döneminde faizlerin ineceğini açıklaması, derken Eylül’de bu sürece başlanması ve Kasım – Aralık’ta TL’deki kaybın artması… Tüm bunlar vatandaşın kaygılarını da artırdı. Güven endeksi Aralık 2021’de 68,9’a geriledi.
Kasım’da %21 seviyesinde olan enflasyon Aralık’ta %36’ya çıktı. 2022’nin ilk çeyreğinde ise %48, %54 ve %61’e çıktı. Yılın ilk çeyreğinde dolar kurunda %9 artış oldu, ama 2021’in son çeyreğindeki atağın enflasyona yansımasıyla fiyat artış hızı son 20 yılın en yükseğine çıkınca haliyle tüketicinin ekonomiye dair güveni de düştü.
Asıl önemli nokta: Tüketicinin kendi maddi durumuna dair kaygısı.
Mart 2021’de tüketicinin maddi durum beklentisi 67,3 iken Nisan 2022’de bu oran 49,1’e düştü. Tüketicinin gelecek 12 aylık dönem içinde kendi maddi durum beklentisini ölçen endeks Mart 2021’de 87,9 iken Nisan 2022’de bu oran 63,9’a indi.
Güven endeksi hesaplanırken 100 seviyesi eşik olarak kabul ediliyor. 100 altındaki seyirde düşüşün hızlanması tüketicinin hem kendi maddi durumuna hem de ülke ekonomisine dair karamsar olduğunu gösterir.
Yılın devamında enflasyonun %55 - %70 aralığında seyretmesi bekleniyor. Yani gelecek aylarda yükselişin sürmesi, son çeyrekteki baz etkisinde yaşanacak düşüşün ise hissedilmeyecek oranda zayıf kalması bekleniyor. Bunun tüketiciye karşılığı ise; daha az gelir ve daha zor bir maddi süreç.
Üretici tarafında da durum son derece kötü. Tüketiciye yansıyan maliyetler öncesinde üreticiye yansıyor ki Nisan ÜFE %115 ile zaten durumu açıklıyor. Tarım üreticilerinde yani çiftçi tarafında döviz etkisi daha kısa sürede kendini gösterdiği için maliyetler de hızlıca artıyor.
Son bir yılda tarımsal girdi maliyeti %81 oranında arttı. Bu tüm kalemlerdeki değişimin ortalamasıdır. TÜİK verilerine göre sadece bir yılda gübre %138, enerji %121 ve bina bakım masrafı %100 artmış. Piyasada bu oranların çok daha fazla arttığını biliyoruz.
Çiftçi, üretim maliyeti böylesine rekor oranda artarken nasıl üretim yapabilir? Cüzi olan ve neredeyse bir yıl sonra yapılan desteklerle üretim devam ettirilebilir mi? Çiftçi kazanç sağlayamıyorsa nereye kadar borçlanacak?
*Pandemiyle beraber akaryakıt fiyatlarında artış oldu, doğru. Ama bir yılda akaryakıta %130’dan fazla gelen zammın petroldeki yükseliş oranının çok üzerinde olmasındaki neden TL’deki kayıp ya da bir başka değişle kurdaki yükseliş!
Döndük mü yine başa! Uygulanan politikalara! Bunların yarattığı tahribata!..