Geçtiğimiz hafta dünya borsaları büyüme endişesine tepki verdi ve pandemi sonrası en sert satış dalgası yaşandı. Tahviller ve hisse senetlerinde yaşanan düşüş haftanın sonlarına doğru emtiada da etkisini gösterdi.
Büyümeye dayalı olan demir-çelik ve petrol gibi emtia grubu Cuma günü sert düşüş yaşadı ki zaten yine gayrimenkul, inşaat ve seyahat gibi sektörlerdeki düşüş de bu durumu gösteriyordu.
Piyasalarda şu an için durum, ABD’nin 2022’nin son çeyreği ya da 2023’ün ilk çeyreğinde resesyona girmesi yönünde. Bunu Fed’in yüksek oranlı faiz artışları tetikledi ki beklenti Temmuz’da da 75 baz puan faiz artışı yönünde. ABD’de enflasyonun Haziran’da da yüksek gelmesi bekleniyor. Bu beklentiyi Fed üyelerinden Mester’ın açıklamaları destekledi. Mester, Temmuz’da 75 baz puanı destekleyeceğini dile getirdi.
Haftaya başlarken Brent petrol 113 dolar ile son bir ayın en düşüğünde işlem görüyor. ABD Dolar Endeksi ise 104,0 üzerinde ve kısa vadede takip ettiğimiz 103,0-103,50 aralığını şimdilik koruyor. Özetle dolar güçlü kalırken hisse, tahvil ve emtiada baskı var.
Yurt içinde ise Nisan ve Mayıs verileri açıklanıyor. Özellikle kurun ve akaryakıt fiyatlarının Mayıs’ta yükselişini hızlandırmasıyla maliyetler de yine rekor kırıyor. Ancak bu haftanın gündemi hiç kuşkusuz Perşembe günü yapılacak PPK toplantısı.
Merkez Bankası, Eylül’de başladığı faiz indirimi uygulamasına Ocak itibarıyla ara verdi ve son 5 toplantıda %14’lük faiz oranı korundu. Peki bu süreçte faiz dışı nasıl önlemler alındı?
- TL ve döviz cinsi zorunlu karşılıklarda değişikliğe gidildi.
- TL enstrümanlar geliştirildi.
- Liralaşma strateji olarak Hazine ile adımlar atıldı.
- Aralık’taki 100 baz puanlık son faiz indiriminin ardından neler oldu?
- TÜFE %36’dan %73,5’e çıktı.
- ÜFE %79,9’dan %132’ye çıktı.
- Tarım girdi enflasyonu, Tarım-ÜFE, yurt dışı ÜFE, inşaat maliyet endeksi ve konut satış fiyatı rekor artış gösterdi.
- Sanayi üretiminde baz etkisi geçtikten sonra yavaşlama oldu. Perakende satışlarda iç talep devam ettiği için yükseliş sürüyor.
- Dış ticarette aylık rekor açık verildi.
- Cari fazla temennide kaldı ve açık 18 milyar dolara çıktı.
- Dış borç almayı zorlaştıran ve ödeme yükünü de artıran CDS 850 bp üzerine çıktı.
- Dolar kuru yaklaşık %30 yükseldi.
Verilerde bu denli bozulma varken Merkez Bankası neden faiz artırmıyor? Çünkü Yeni Ekonomi Modelinde faize yer yok. Faiz olursa yatırım olmaz, üretim olmaz, istihdam olmaz deniyor. Teoride doru, fakat enflasyon ve risk primi bu denli yüksekken de yatırım ve üretim olmuyor. Üzerine maliyetler çok yükseldiği için ihracattan da istenen verim alınamıyor ve cari açık veriliyor. Yani rakamsal olarak ihracatta rekor kırılsa da bunun bir getirisi maalesef yok. Bunu en yakın dış ticaret endeksleri Mayıs raporunda gördük. Son ayda ihraç edilen ürünlerin oranı %10 artarken ithal edilen ürünlerin oranı %3,2 azaldı. Buraya kadar görüntü güzel, ama asıl belirleyici olan değer kısmına geldiğimizde ihraç edilen ürünlerin değeri %13,3 oranında artarken ithal edilen ürünlerdeki değer artış oranı %39,4! Haliyle ihracatın ithalatı karşılama oranı olan dış ticaret haddi de tarihi düşük seviyelerde. Çok kötü…
Merkez Bankası 2022 yılı para ve kur politikasını yayımlarken “Enflasyon hedeflemesi rejiminin fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde oluşmasını sağlayacak şekilde uygulanmasına devam edilecektir.” ifadesine yer verdi. Yani zaten böyle bir amaç var (!) ve buna devam edileceğinin altı çizildi.
Hazine ve Merkez Bankası enflasyonla mücadele edildiğine dair bir dizi açıklama yapıyor. Fakat merkez için faiz dışı hamlelerin işe yaramadığı, Hazine içinse vergi indirimi, enflasyonla mücadele TİM’leri ya da beklentileri iyileştirmek için yapılan “Enflasyon şu dönem itibarıyla düşüşe geçecek” açıklamalarının işe yaramadığı ortada. Ancak piyasalar hem bu ay için hem de yılın kalanında merkezden faiz değişimi beklemiyor.
Son piyasa katılımcıları anketinde hem yıl sonu enflasyon beklentisi arttı hem de dolar kurunun yeni rekor seviyelere çıkacağı beklentisi kuvvetlendi. Ankete göre yıl sonu enflasyon beklentisi %57,9'dan %64,5'e çıkarken dolar kurunda ise yıl sonu beklentisi 17,57'den 18,89'a yükseldi. 12 sonrası için beklentiler de 20,7'ye çıktı.
Piyasalar zaten faiz değişimi beklemediği için kararın anlık çok etkisi olmayabilir kur üzerinde ama unutmayalım ki son iki haftadır kur, tarihi yüksek seviyelerden kapanış yapıyor ve hiç geri çekilme olmazken yükselişler de 17,20’lerden 17,30’larda dengelendi. Dolayısıyla PPK kur hareketinde artık bir etken olmaktan çıktı ve fiyat zaten yükseliyor.
Biz 17,15 itibarıyla teknik seviyeyi bırakmıştık ve maalesef ki fiyat bugünlerde bu direnci oldukça iyi şekilde koruyor. Altına inilmemesi risk olurken yükselişlerde sadece 18,36 tarihi rekor olduğu için radarımızda.