Bu makale 03.03.2022 tarihinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Rusya’nın Ukrayna’ya girmesi, Brent ve WTI fiyatlarının üç haneli sayılara yükselmesine yıl açarak sadece iki hafta içinde enerjideki manzarayı değiştirdi.
Hem fiyat hem de üretim perspektifinden metanın kendisi ve buna bağlı olan küresel ekonomi için paradigmanın hâlâ değiştiği göz önüne alındığında piyasa katılımcılarının nasıl tepki vereceğini ve olası sonuçların neler olabileceğini takip etmek için odaklanılması gereken üç önemli husus var.
1. OPEC+, Rusya ile ilişkileri koparma baskısını tanımayacak mı?
OPEC’in Rusya ve diğer ülkelerle ortaklığının epey etkili olduğu kanıtlandı. Hatta ortaklık, bazı uzmanların beklediğinden daha uzun sürdü.
Bu üretici ülkeler genel olarak birlikte iyi iş yapıyor gibi görünüyor. Ancak bu siyasi ve sosyal iklimde yayımcılıktan hükümetlere, enerji şirketlerine ve uluslararası spor federasyonlarına kadar herkes Rusya ile bağlarını kesiyor.
Sorun, OPEC’in Rusya ile arasına mesafe koyma mecburiyeti hissedip hissetmeyeceği. OPEC’in dış küresel baskıya boyun eğmesi pek mümkün değil çünkü tipik olarak OPEC, siyasetin ve duygunun hedeflerinin önüne geçmesine pek izin vermez. Şimdi Rusya, düzenli üretim yapan dünyanın en büyük üç petrol üreticisinden biri. OPEC+’nın da temel bileşeni. Suudi Arabistan ve Rusya, bugün piyasada arz yönlü en büyük güçtür.
OPEC kendini Rusya’dan ayırma mecburiyeti hissederse OPEC’in piyasadaki etkisi önemli ölçüde azalır. Dahası kartel, bugün bağlarını kestiği takdirde Rusya’yı tekrar katılmaya asla ikna edemez.
2. Yüksek petrol fiyatları, ABD’deki yerel üretimi artırmaya teşvik edecek mi?
Bu hafta ExxonMobil (NYSE:XOM) ve Chevron (NYSE:CVX), önümüzdeki beş yıl boyunca petrol üretiminde önemli bir artış planlamadıklarına işaret etti. Hem de fiyatlar üç haneli rakamlarda iken. Planlarını değiştirebilirler ancak yatırımcılara bugün söyledikleri, bu.
Artan petrol fiyatı karşısında mantığa aykırı görünen bu kurumsal açıklamalar, yine de hisse senedi fiyatını yüksek tutmaya ve daha da yükseltmeye hizmet ediyor. Örneğin, Barron's 2 Mart'ta ExxonMobil'in açıklamasının ardından "hisse senetlerinin yükseldiğini" belirtti.
Bununla birlikte petrol fiyatları yüksekliğini korursa başta daha küçük üreticiler olmak üzere daha çok gelir elde etmenin cazibesi görmezden gelinemeyecek kadar fazla olabilir. Şirketlerin, düzenlemedeki ve federal hükümetin onayıyla ilgili belirsizlik ve finansman eksikliği nedeniyle üretimi artırmaları engellendi. Artan petrol fiyatları bazı üreticileri, değişen hükümet politikalarıyla uğraşmanın belirsizliğine değeceğine kesinlikle ikna edecektir.
Buna ek olarak yüksek petrol fiyatları, finansörlerin gözünü kapatamayacağı kadar da cezbedici olacak. Bazı yatırımcılar ve bankalar işe karışacak ve sektöre sunmak üzere ek sermaye sağlayacak. Tahmin edemediğimiz şeyler ise ne kadar üretimin piyasaya geleceği ve bu üretimin ne kadar kısa sürede gerçekleşeceği.
3. Alternatif enerjiler daha çok ilgi görüp “maksimum talep” tartışması geri dönecek mi?
Petrol fiyatları, bu yüzyılın ilk on yılının çoğu ve ilk yarısı boyunca yükseldi. Yükselen bu fiyatlarla birlikte alternatif enerjilere ve elektrikli araçlara yeni yatırımlar yapıldı. Aynı zamanda "maksimum talep" olarak adlandırılan bir fikirle ilgili tartışmalara ve tahminlere yol açtı.
Ancak son yedi yıldır petrol fiyatları önemli ölçüde düştü ve tüketicilerin, benzin fiyatı veya elektrik, ısıtma gibi kamu hizmetlerinin fiyatları hakkında endişelenmeleri için çok itici bir güç değildi.
Şimdi petrol ve gaz fiyatları tekrar yükseldiğine göre tüketicinin alternatif enerjilere olan ilgisinin geri döndüğünü görebiliriz. Yüksek petrol ve gaz fiyatları, tüketicilerin elektrikli araç satın almaya ve evlerine güneş paneli kurmaya ikna olması için güçlü bir satış noktası olarak kullanılıyor. Dünya genelindeki hükümetler – başta Kuzey Amerika ve Avrupa – alternatif enerji sektörünü desteklemek için zaten düzenleme yapıp yasalar çıkarıyor. Ancak üç haneli petrol fiyatları, tüketicileri, kendi enerji masraflarını düşürmenin bir yolu olarak bu opsiyonların peşinde koşmaları için daha çok teşvik edecek.
COVID-19 pandemisinden önce küresel petrol talebi günlük 100 milyon varilin üzerindeydi. Toparlanmaya devam ediyor olsa da hâlâ 100 milyon varilin üzerinde. Talebin azalması için petrol fiyatlarının ne kadar yükselmesi – ve o seviyelerde kalması – gerektiği net değil.
Bazı analistler, talebin azaldığını görmek için petrol fiyatlarının 150-170 dolar seviyelerine çıkması gerekeceğine inanıyor. Ancak fiyatlar yüksekliğini korursa o zaman tekrar ortaya çıkan maksimum talep söylemlerinin, fiyatlar üzerinde düşüş yönlü bir kuvvet olma eğiliminde olduğuna bakın.