2020 yılından sonra benzeri yaşanmamış bir yılı daha geride bıraktık. 2021 yılında küresel finans piyasaları; salgın sonrasında, pandeminin neden olduğu dengesizlikle ve küresel siyasette yaşananlarla birlikte oldukça hareketli bir yıl geçirdi. Pandeminin üçüncü yılına girilirken virüsün mutasyonla dünya üzerine yayılmaya devam etmesi ise geleceğe ilişkin yapılacak ön görüleri sis bulutu içinde tutuyor.
Geçtiğimiz yıl başlayan kapanma tedbirleri bu yılın ilk yarısında da birçok ülkede devam etti. Kapanma önlemlerinin uzamasıyla başta mal, hizmet ve enerji alanlarında olmak üzere, üretim ve tüketim piyasalarında yaşanan dengesizlik yıl içinde tedarik krizlerine neden oldu. Dünya genelinde önemli lojistik bölgelerinin kapanması sonrasında durma noktasına gelen üretim, ülke ekonomileri üzerine olumsuz etki yarattı. Elektronik alanında yaşanan çip krizi ise, beyaz eşyadan otomobile pek çok alanda üretim kesintileri yaşanmasına neden oldu. 2022 yılına girerken mal ve hizmet piyasasında eş zamanlı olarak meydan gelen dengesizliğin etkilerini hissetmeye devam ediyoruz. Yıl sonunda yapılan merkez bankaları toplantılarına göre, piyasalardaki dengesizliğin önümüzdeki yılın ilk yarısında da sürmesi bekleniyor.
Yıl içinde kapalı kalan uluslararası gemi limanları, sanayiden tarıma ham madde piyasalarında sıkışmaya neden olurken, küresel ekonomik hareketin %12’sinin gerçekleştiği Süveyş Kanalı‘nda yaşanan kaza sonrası meydana gelen tıkınma gibi olaylar da piyasalarda sürekli olarak dengesizlik yarattı. Ulaştırma alanında yaşanan sıkıntılarla birlikte; küresel ısınmadan dolayı meydana gelen yangın ve sel gibi doğal afetler de tarım ürünlerinin yetiştirmesi ve sevkiyatında aksamalara neden oldu.
2021 yılının ikinci yarısında gelişmiş ülkeler başta olmak üzere dünya genelinde aşılamanın yaygınlaşması ve güney yarım kürede havaların ısınması, başta hizmet sektörü olmak üzere küresel ekonomiyi hareketlendirdi. Kapanma tedbirlerinin sonlanmasıyla oluşan talep artışı enflasyon oranları üzerinde pozitif etki yarattı. Talebi karşılamakta zorlanan üretim ve sevkiyat sıkışıklığı ise enflasyon oranlarında yaşanan yükselişi hızlandırdı. Aşıyla birlikte hayatın normale dönmeye başlaması, tüketimin talebinin artmasıyla enflasyona neden olup yıl içinde merkez bankalarının işlerini giderek zorlaştırmaya başladı.
Üretimin yavaşlamasının akabinde aşılama çalışmalarının meyve vermesi yaz aylarında ekonomik aktiviteyi canlandırmaya başladı. Kapanma tedbirlerinin sonlanmasıyla sanayide kullanılan demir, çelik, bakır gibi metallerin talebinin artması, yeşil enerji sürecinin hız kazanmasıyla emtia piyasalarında yaşanan değişim ve açılmanın etkisiyle fosil yakıtların talebinin artması yıl içinde fiyatları sürekli olarak yukarı taşıdı. Enerji, ham madde ve tarım fiyatlarında yaşanan yükseliş, 2021 yılını kapatırken sarmal olarak yükselmeye devam ediyor. Makro ölçüde yaşanan dengesizlik; konut, gıda, tekstil gibi mikro ekonomik alanlarda da dolaylı fiyat artışları yaşanmasına neden oluyor. Girdi fiyatlarının artmasına bağlı olarak neredeyse tüm ülkelerde üretici fiyat endeksleri hızla yükseliyor. Yılı kapatırken küresel merkez banklarının birçoğu yaşanan bu gelişmelerden ötürü enflasyon oranında bir süre daha yükselişin devam edeceği konusunda hem fikir olmuş durumda.
Açılmaya paralel olarak toparlanmaya başlayan istihdam piyasası ise pandemi öncesi seviyelerden uzak seyrediyor. Gerek yeni dünya düzeninin getirdiği farklılaşmadan gerekse üretimde yaşanan dengesizlikten kaynaklı olarak istihdam sorunu bu yıl kadar olmasa da önümüzdeki yılda konuşulmaya devam edecek. İş gücü arzının, satın alma gücünde yaşanan azalmayla birlikte nasıl şekilleneceği ise istihdam piyasasında aranan denge için önemli bir unsur olacak. Zira açıklanan PMI raporları konunun hassasiyetini gösteriyor. Yıl genelinde küresel çapta işsizlik oranlarının düşmesi ise genel ekonomik gelişim için FED’in son toplantısında da bahsettiği üzere finansal istikrar endişesi olarak görünmüyor.
2021 yılında bir önceki yılın oluşturduğu ekonomik etkiler giderilmeye çalışılırken, dünya siyasetinde de oldukça önemli değişimler yaşanmaya devam ediyor. Başta ABD ile Çin arasında süregelen görüşmeler devam ederken, Rusya ile Avrupa Birliği arasındaki enerji kaynaklarının sevkiyatına ilişkin yapılan görüşmeler ve Brexit süreci sonrasında yeni bir yapıya geçen İngiltere gibi gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki dinamikler makro ekonomiyi şekillendirmeye devam edecek. Jeopolitik risk algısını yükseltebilecek Güney Çin Denizi, Doğu Avrupa ve Uygur gibi bölgelerde yaşanan gelişmeler de oldukça önemli olacak.
Son yıllarda teknoloji yatırımlarının artmasıyla gelişim sürecinin hızlanması hayatımıza her alanda yenilikler katmaya devam ediyor. Uzay araştırmalarında liderlik yarışında olan Çin, ABD ve Rusya gibi ülkelerin geliştirdiği yeni projelerin yanı sıra özel şirketlerle birlikte uzay seyahatleri de hayatımıza girmeye başladı. Yeşil enerji dönüşümü için kurulan enerji üretim tesisleri, batarya üretim tesisleri ve elektromobilite ile teknolojik değişim birçok farklı alanda devam ediyor. Robotik ve yapa zekâ gibi alanlar da hızlı bir dönüşüm içerisinde. Donanım ve yazılım alanlarındaki gelişimin desteklediği kripto, blok zinciri, NFT gibi ürünler ve nihayetinde metaverse de yaşanan değişimle, gelişmeye devam ediyor. Pek çok alt başlığa ayrılabilecek olan teknoloji çalışmalarının hızla devam etmesi ve eskisine oranla daha fazla üretim yapılacak olması ilerleyen süreçte ham madde olarak kıymetli maden talebini yükseltebilir.
İlerleyen yıllarda enerji ve kripto alanında yaşanacak gelişmeler küresel ekonominin işleyişine yeni bir boyut daha katmaya aday durumda. Yeşil enerjiye geçiş sürecinde yenilebilir enerji kaynaklarının önemli bir yeri olsa da en çevreci görünen hidrojen, gelecek planları içinde önemli bir yer barındırıyor. 3D yazıcıyla üretilen gıdalara giden yolda, sürdürülebilir tarım konusu da ilerleyen süreçte önemli olacak. Tüm bu gelişmelerin ışığında gelecekte sıkça konuşulacak başlıklar su, gıda ve enerji üzerine olacak gibi gözüküyor.
Herkese sağlıklı ve bereketli günler dilerim.
Emre ÇAYIRLI
Orijinal Yazı