Bu makale 03.12.2020 tarihinde İngilizce olarak yayınlanmıştır.
Bu hafta sanal olarak gerçekleştirilecek olan 30 Kasım toplantısında OPEC çıkmaza girdi. Kartel petrol üretimiyle ilgili anlaşma sağlayamadı. Grup, daha fazla tartışma yürütmek için bugün, yani 3 Aralık’ta tekrar toplanacak.
1 Aralık’ta yapılması planlanan OPEC+ toplantısı da 3 Aralık’a ertelendi.
Petrol fiyatları, OPEC’in petrol üretimi konusunda Pazartesi bir anlaşmaya varamadığı haberlerine negatif karşılık verdi ancak Çarşamba günü OPEC+ organizasyonunun anlaşmaya yaklaştığına dair flaş haberler üzerine toparlandı.
OPEC ve OPEC+, 2021’in ilk üç ayı için petrol üretimi seviyeleri konusunda büyük ihtimalle anlaşacak. Onlar anlaşma üzerinde çalışırken son birkaç günde yaşanan olaylar, her iki organizasyon içerisinde petrol piyasalarını yıllarca etkileyebilecek daha büyük bir denge değişiminin başladığını ortaya koydu.
OPEC ve OPEC+’yı bekleyen ne?
Anlaşmazlık iki mesele üzerinde odaklanmış gibi görünüyor. İlki: OPEC’in, kotalarının üzerinde üretim yapan üye ülkeleri, gelecekte bu aşırı üretimini telafi etmeleri için nasıl zorlayabileceği.
İkincisi: OPEC+’nın, mevcut üretim kesintilerin 2021’in ilk üç ayında da sürdürüp sürdürmeyeceği veya o üç ay için kademeli bir üretim artışı programı uygulayıp uygulamayacağı.
OPEC’in başlangıcından beri uyum sağlamamak alışkanlık haline gelmiş bir sorun. Daha yeni, Suudi Arabistan bu meseleyi çözmek için girişimde bulundu. Son birkaç ay içinde petrol üretimlerini yeteri kadar düşürmeyen ülkeler, bu uyum eksikliklerini telafi etmeleri için ek üretim kesintileri planlama sözü verme baskısıyla karşılaştı.
Grubun Mart ayındaki felaket toplantısı, petrol fiyatlarında bir çöküşe yol açtıktan sonra bu yaptırım, petrol piyasasının yaz boyunca OPEC ve OPEC+’ya tekrar güvenmesini sağlamaya yardım etmiş olabilir. Ancak üyeler arasında uyum ve sorumluluk baskısı, Irak gibi bazı ülkelerin hala uyum sağlayamaması ile kısmen başarılı oldu. Rusya gibi aşırı üretim yapan diğer ülkeler, hizaya gelmeleri için hiç baskı bile görmedi.
Platts’e göre BAE, 2021’in ilk üç ayı için bile olsa mevcut üretim kotalarını sürdürme konusunda anlaşmadan önce daha sıkı telafi mekanizmaları uygulanmasını istiyor. Bloomberg’e göre üretim seviyelerini Mart 2021’e kadar sürdürmek isteyen Suudi Arabistan ile Ocak-Mart 2021 arasında kademeli bir üretim artışı isteyen Rusya arasında da anlaşmazlık var.
BAE’ye neler oluyor?
BAE’nin OPEC’in üretim limitleri konusunda hayal kırıklığına uğradığı ve gruptan çıkmayı düşündüğü spekülasyonlarına rağmen BAE’nin gerçekten böyle büyük bir hamle yapması hiç olası değil. Sızan bu bilgi, muhtemelen küresel enerji arenasında oynanan daha büyük bir güç oyununun bir parçası.
BAE bir süredir Körfez bölgesindeki bağımsızlığını iddia ediyor – özellikle de diplomasi ve nükleer gelişme meselelerinde. BAE ilk nükleer enerji reaktörünü inşa edebilmek için Amerika Birleşik Devletleri ve uluslararası kuruluşlarla nükleer diplomasi yaptı.
Kısa süre önce İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için tarihi bir anlaşma imzaladı ve bu yeni işbirliği temelinde ABD’den çok istenen savaş jetlerini alacak. BAE ve İsrail arasındaki ekonomik işbirliği başladı bile. Diğer bir deyişle BAE, bölgesel meseleler konusunda kendisi için cesur bir alan açıyor, bu da görece ekonomik gücünü ve binlerce yabancı turist ve çalışanı ağırlayan kozmopolit şehirlerini düşündüğümüzde mantıklı.
OPEC’te Suudi politikaların sessiz bir destekçisi ve müzakerecisi olarak BAE, mütevazı rolüne rağmen 2016 yılında Rusya ve diğer ülkeler ile OPEC+ grubunu kurmak için ilk İşbirliği Deklarasyonu’nu oluşturma konusunda etkili bir rol oynadı. BAE genelde Suudi Arabistan’ın tercih ettiği pozisyonlar için garanti oy. İlişki hala çok önemli olabilir ancak BAE bağımsız bir OPEC üyesi.
BAE’nin OPEC içerisindeki yeni iddiası, genel siyasi ve diplomatik güvenin bir bileşeni olarak görülmeli. BAE OPEC’i dolandırmaktansa Suudi Arabistan da dahil olmak üzere diğerlerinin yapamadığı yerlerde liderlik ederek güç ve nüfuz kazanmak için gördüğü fırsatları değerlendiriyor.
BAE’nin OPEC içerisindeki baskısının, kendi petrol şirketi ADNOC, geleneksel olmayan büyük bir petrol keşfini duyurduktan ve Abu Dabi’nin Yüksek Petrol Konseyi’nin, ADNOC’un planı için önümüzdeki beş yıl için 122 milyar dolarlık sermaye harcamasını onayladıktan sadece birkaç gün sonra ortaya çıktığını hatırlayın. Bunu, Suudi Arabistan’ın, temettü taahhütlerini yerine getirmek için sermaye harcamalarını düşüren ve milyarlarca dolar uluslararası tahvil satan ulusal petrol şirketi Aramco (SE:2222) ile kıyaslayın.
BAE’nin petrol bakanı Suhail Mazroui, geçmiş 5 yıl içinde petrol şirketleri (hem özel hem devlet) arasındaki sermaye harcamalarında yaşanan düşüşün, gelecekte petrol kıtlığına yol açacağı konusunda küresel toplumu uzun zamandır uyarıyor. BP gibi üst düzey bazı petrol firmaları, petrol talebinin zirveyi gördüğüne dair kurumsal duruşlarını ifade etti. Ancak BAE bu görüşü benimsemiyor ve kendini, gelecekte petrol sanayisinin küresel bir lideri olarak konumlandırıyor. ADNOC, talebin zirveyi gördüğü teorisinden vazgeçip önemli CAPEX planlarını sürdürerek önümüzdeki yıllarda kendini bir lider olarak konumlandırabilir.
Diğer yandan raporlara göre Suudi petrol bakanı Abdülaziz bin Salman, diğer ülkelerin aşırı üretim yapma konusundaki dirençlerinden rahatsızlık duyarak JMMC komitesinin eş-başkanlığından ayrılmakla tehdit etti. Bu sadece bir tehdit olabilir ancak Suudi Arabistan’ın bir eş-başkana ihtiyacı olup olmadığı meselesini gündeme getiriyor. Diğer yandan bazı üyeler, özellikle de BAE, daha fazla bağımsızlık ve güç gösteriyor.
Petrol piyasası için çıkarımlar
Piyasa izleyicileri, BAE’nin, geleneksel OPEC ve OPEC+ liderliği içerisindeki görece zayıflık döneminden faydalanıp faydalanmayacağını not etmeli. Suudi Arabistan, üretim kapasitesinin ve ihracatının muazzam hacmi nedeniyle piyasada her zaman önemli bir üretici olacak. Suudi Arabistan isterse Nisan ayında yaptığı gibi günlük 12 milyon varil üretime çıkarak piyasayı petrole boğabilir ve yakın gelecekte kapasitesini günlük 13 milyon varile çıkarmayı bekliyor. Nispeten BAE, halihazırda günlük sadece 2,5 milyon varil üretiyor, 4 milyon varillik de kapasiteye sahip. Bunu günlük 5 milyon varile çıkarmayı başarırsa OPEC içindeki en büyük ikinci ve OPEC+ içerisinde Rusya’dan sonraki en büyük üçüncü üretici olacak. Ancak anlaşmaya varmak için koalisyon kurulmasını gerektiren bir kartelde üretim kapasitesi her şey değildir.
BAE’nin OPEC ve OPEC+ içerisinde daha çok güç alarak takip ettiği pozisyonlar neler olacak?
Birincisi; BAE’nin yüksek üretim oranlarını korumaya istekli olduğu görülüyor – üretim kesintileri isteyen Suudi Arabistan’ın aksine. BAE, kapasitesini artırmak ve daha çok satmak istiyor gibi görünüyor. A
yrıca yeni nükleer santrali ile BAE, ürettiği petrolün daha fazlasını ihraç edebilecek.
İkincisi; BAE, diğer bazı petrol üreticilerine göre daha çeşitli bir ekonomiye sahip. Yerel ekonomi, özellikle emlak alanında son zamanlarda sorun yaşıyor olsa da BAE ekonomisi finans, turizm, iş hizmetleri ve uluslararası genel ticaret alanlarında başarılı sanayileriyle meşhur.
Petrol BAE ekonomisinin bir unsuru ancak ülke, Suudi Arabistan hükümetinin yaptığı gibi yüksek fiyatlara bel bağlamıyor. Ve büyüklüğü açısından ülke ekonomisi, Rusya’nınkinden güçlü. Diğer bir deyişle güçlenmiş bir BAE, yarın petrol fiyatının ne olacağında çok endişelenmeden OPEC+ içerisinde mantıklı, uzun vadeli kararlar almakta daha özgür. Bu şu anlama gelebilir: yatırımcılar, petrol fiyatını derhal yükseltme konusunda OPEC+’nın daha az çabaladığını görebilir.