Olumlu beklentiler bizim sektörümüzün temel konseptlerinden biridir. Kullandığınız sistem, algoritma ya da görsel kurulumun size kar getirecek işlemler yapacağı yönündeki düşüncedir. Ticaretin asıl noktası; uzun vadede başarılı olmak amacıyla şanstan öte bir metoda ihtiyaç duyulmasıdır. Geriye dönük, ileriye dönük ve canlı testler, ticaretini yapmak için sürdürülebilir ve güçlü bir şey bulmakta kullanılan iyi ve gerekli yöntemlerdir.
Problem beklentide ortaya çıkıyor. Beklenti, ticaretteki en zehirli şeydir.
Nasıl geliştiğini bir düşünün. Diyelim ki bir fikri araştırıyorsunuz, kodluyorsunuz, grafiğini inceliyorsunuz, belki de deneme işlemleri yapıyorsunuz. Daha sonra biraz geriye dönük testler yapıp kendinizi iyi hissediyorsunuz. İşleme başladığınız anda -- aklınızdan neler geçiyor? Heyecanlısınız! Para kazanmaya hazırsınız! Dale Carnegie, Tony Robbins ve Michael Jordan'ın tek bir noktada vücut bulmuş halisiniz ve başarı kaçınılmaz!
Gelmiş geçmiş en karmaşık piyasa algoritmasıyla çalışan üç farklı doktoraya sahip bir veri bilimcisi ya da sadece biraz para kazanmak isteyen ortalama bir tacir olmanız farketmez. İnsanoğlu her zaman olumlu sonuçlar bekler.
Tabii ki, sonuçlar beklentilerimizin tam tersi olarak gelir. Piyasa şartları sadece geriye dönük testten ya da son iki haftadaki fiyat hareketinden farklı değil, aynı zamanda yaptığınız her işlemin bir duraklamaya dönüştüğü zorlu bir ortama dönüşmüş.
Bir anda, %5-10 zarardasınız. Bunalmış, sinirli ve poker oyuncularının "tilt" olarak tabir ettiği ruh halindesiniz -- rasyonelitenizi tamamen kaybettiniz, sadece bir şekilde kazanmak amacıyla çaresizce rastgele ve saçma işlemler yapmaya başladınız.
Neden?
Çünkü başarı beklediniz. Bir düşünün. Bir şeyin olmasını beklediğiniz an, en korunmasız olduğunuz andır. Psikolojik olarak bizi çökerten neredeyse hiçbir zaman sonuçlar değildir; beklentilerdir. Nihai poker oyunu olan piyasa da bunu çok iyi bilir. İyi poker oyuncularının ve piyasa tacirlerinin asıl hedefi aldatmaca ve hilelerle rakiplerini psikolojik olarak bitirmektir. Rakibiniz mental olarak yenildiği zaman fiziksel olarak yenilmeleri an meselesidir.
Bu yüzden piyasa, günlük hayatta kullandıklarınızın tam tersi olan belli yetenekler gerektirir. Kazanabilmek için, ringe bir yenilgi beklentisiyle çıkmalısınız -- çünkü kaybedeceksiniz. Bazen, şimdiki Alice Harikalar Diyarında piyasasında olduğu gibi bu yenilgiler hiç bitmeyecekmiş gibi gelecek. Baskıyı atlatmanın tek yolu ise ringe yenilgi beklentisiyle çıkmak. Olumsuz düşüncenin gücü, piyasadaki en büyük süpergüçtür. Çünkü kayıp bekliyorsanız, küçük boyutlu işlemler yaparsınız. Paranız kontrolünüzde olur. Her işlemi yaparsınız.
Kaybetme beklentisiyle, uzun vadede kazançlı olmak için doğru olan her şeyi yaparsınız.
"Risk toleransınız nedir?" diye soran finans planlamacılarına her zaman gülerim. Müşterileri hep "%20" gibi bir şey söyler. Gerçek cevap nedir biliyor musunuz? SIFIR. Kimse kaybetmeyi bekleyerek piyasaya parasını yatırmaz -- bu yüzden eminim ki her dibi alması ve ETF'leri hiç bırakmaması yönünde beyni yıkanan sıradan vatandaş geçtiğimiz on yılın kazancını %50 zararla kaybedecek çünkü piyasanın geriye dönmediği bir zaman olacak. Bir ay değil, bir yıl sonra bile ne kadar kötü bir bahse girdiklerini anlayamayacak kadar ticaret yeteneği ve mental güçten yoksunlar.
Bu arada, Horatio Alger tarzı "kendi çabalarınla başarılı olmak için pozitif düşünce gücüne" hala inanıyorsanız size Michael Jordan'ın şu sözünü hatırlatayım.
"Kariyerim boyunca 9000'den fazla atış kaçırdım. Neredeyse 300 maç kaybettim. 26 kez takımım maçı kazandıracak son saniye sayısını atmam için bana güvendi ama atamadım. Hayatım boyunca tekrar tekrar başarısız oldum. İşte bu yüzden başarılı oldum."