Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bugün gerçekleşen yılın ilk Para Politikası Kurulu toplantısında faizi değiştirmedi. Eylül'de %19'dan başlayan faiz indirimi Aralık'ta %14 olmuştu ve Ocak'ta ise bu oran korundu.
Son 4 toplantıda 500 baz puan faiz indiren Merkez Bankası bugünkü toplantıda neden faizi sabit tuttu?
Banka, enflasyondaki yükseliş nedeniyle bu ay faizi sabit tuttu. Açıklama olarak da “Enflasyonda yakın dönemde gözlenen yükselişte; döviz piyasasında yaşanan sağlıksız fiyat oluşumlarına bağlı döviz kurlarına endeksli fiyatlama davranışları, küresel gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar ve talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Kurul, sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir.” ifadesini kullandı. Yani enflasyon yüksek olduğu için faiz indirimi yapılmadı. Fakat karar metnindeki ifadeler son derece çelişkili. Metne baktığımızda:
Salgında yeni varyantlar ve artan jeopolitik riskler nedeniyle küresel risklerin yüksek olduğuna dikkat çekiliyor.
Artan talep, emtia ve enerji grubundaki yükseliş ile tedarik sorununun küresel ÜFE ve TÜFE'yi artırdığı belirtiliyor.
Gelişmiş ülke merkez bankalarının küresel enflasyonda görülen yükselişin beklenenden uzun sürebileceği görüşünde olduğu belirtiliyor.
Politikada ayrışma adı altında Fed'in sıkılaşmaya gideceği ECB'nin ise mevcut politikaya devam edeceği vurgulanıyor. Fakat yüksek enflasyon ve Fed etkisiyle gelişen ülkelerin faiz artışına bağladığına hiç değinilmiyor!
Yurt içinde cari fazlanın gücüne inanılmaya devam edilirken ticari ve bireysel faizlerin de yakından takip edildiği belirtilmiş. Ancak gerek ticari gerekse bireysel krediler 500 bp'lik faiz indiriminden neredeyse hiç etkilenmezken tahvilde ise yükseliş sürüyor. Yani süreç planlandığı gibi ilerlemiyor.
%36 ile 19 yılın zirvesine çıkan enflasyonda kur etkisi dile getiriliyor. Ancak “Sürdürülebilir fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi için atılan adımlar ile birlikte, enflasyonda baz etkilerinin de ortadan kalkmasıyla dezenflasyonist sürecin başlayacağını öngörmektedir. Alınmış olan kararların birikimli etkileri yakından takip edilmekte ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında Türk lirasını öncelikleyen geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülmektedir.” ifadesiyle TL korumalı mevduatın ilerleyen dönemde işe yaracağına atıf yapılarak böylelikle enflasyonun da düşeceği öngörülüyor.
Hemen sonrasındaki paragrafta ise “TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir.” ifadesine yer veriliyor.
Son paragrafı değerlendirirsek:
- Orta vadeli enflasyon hedefi %5, şu andaki enflasyon ise %36
- Ülke risk primi 550 puan ile son derece yüksek bir oranda
- Finansman maliyetleri yani kredi oranları hem ticari hem de bireysel tarafta hissedilir bir düşüş yok. Döviz rezervleri bugün açıklanan güncel rakama göre net rezervler 7,5 milyar dolar, swap hariç net rezervler ise -56,9 milyar oldu ve borçluluk oranı rekor seviyede.
- Ters para ikamesi yani dövizden yerel paraya geçiş noktasında yine bugünkü verilere göre dövizin payı %62, TL'nin payı %38. Yani dövize olan talep sürüyor.
Dolayısıyla karar metnindeki ifadeler sadece hedefler üzerine ama ne hedefler gerçekçi ve ulaşılabilir ne de bu hedeflere ulaşılması için izlenen politikalar uyumlu!
Enflasyonu ikinci plana atan, cari fazlayı amaçlayan bu nedenle de dövizin yükselmesine göz yumulan sürecin nihayetinde enflasyon 19 yılın zirvesine çıktı. ÜFE'deki durum fiyat artışının da süreceğini gösteriyor. Bu defa da enflasyon daha da yükselmesin diye kura müdahale ediliyor ve faiz sabit tutuluyor. Madem Eylül'den itibaren uygulanan politikanın dengeleri bozduğu görüldü o zaman faiz neden artırılmadı? Ya da mevcut politikaya devam edilecekse faiz neden indirilmedi? Bankanın şu andaki politikası anlaşılır olmaktan da hedefle uyumlu olmaktan da son derece uzak.