Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bugünkü PPK toplantısında faizi %14’te 3. defa sabit tuttu. Eylül’de başlayan faiz indiriminin nelere mâl olduğunu gördük, görüyoruz. Dövizdeki yükseliş müdahalelerle durdurulsa da bu, enflasyon için söz konusu olamaz.
Merkez Bankasının faiz artırma olasılığı yok, neden? Çünkü bu yönde Cumhurbaşkanından Hazine Bakanına kadar herkes yeri geldi kitaba atıf yaptı, yeri geldi ekonomi işleyemez dedi ve tabii ki faiz sebep enflasyon sonuç olarak görüldü. Piyasalar, Merkezin bağımsız davranamadığına ve düşük faiz politikasından şimdilik vazgeçilmeyeceğine alıştı. Öyle olmasa %54 enflasyona %14 faiz durumu, jeopolitik riskler, Fed etkisi, küresel enflasyon gibi faktörleri düşündüğümüzde şu an uygulanan para politikası asla söz konusu olamazdı.
Ancak ve ancak Merkez Bankasının işi Mart itibarıyla çok daha zora girdi. Neden?
Bugünkü karar metninde çatışmaya dönen jeopolitik risklerin enflasyonu artırıldığına vurgu yapıldı. Doğru, ama biz daha o maliyetleri görmedik ki… Şubat ayı ortasından itibaren petrolden gıdaya ve emtiaya kadar fiyatlarda ralli yaşandı. Biz bu maliyetleri Mart enflasyonunda göreceğiz. Yani Merkez Bankası enflasyonun bu gelişmelerle artacağını söylemiş oluyor. Peki, %54’lük enflasyonu nasıl açıklamalı? Savaş daha yokken aylık %5’e yakın artan enflasyonun Mart’taki artış hızı çok daha fazla olacak. Ancak %54’lük enflasyon gelişen ülkeler arasında en yükseği. Merkez Bankası ısrarla her toplantı metninde dış faktörlere vurgu yapıyor, ancak kabul etmek gerekiyor ki bu para politikası ve göstergelerdeki bozulmanın yani iç faktörlerin de etkisi var, hatta daha fazla.
Merkez Bankası, Eylül’de faiz indirimine hazırlanırken Kavcıoğlu, önce manşet değil çekirdek enflasyon baz alınmalı dedi, sonra cari fazla vererek dengeler sağlanacak dedi. Merkez Bankasının asıl hedefi fiyat istikrarıdır, eğer enflasyonla ilgili bir sorununuz yoksa o zaman cari denge, ödemeler vs. hedeflere odaklanabilirsiniz. Ancak enflasyon rayından çıkarken bunu cari fazla vererek dizginleme hedefi anlaşılır gibi değil.
Gelgelelim Merkez Bankasının cari fazla hedefi tersine döndü. Son ayda cari denge 7 milyar doların üzerinde açık verdi ki bu tutar son 4 yılın en yüksek açığı. Son gelişmeler de dikkate alındığında gelecek ay açığın artarak devam etmesi bekleniyor.
Savaşın Türkiye için en büyük olumsuz tarafı elbette turizm. Ukrayna ve Rusya’dan gelen turist sayısı ortalamada büyük rol oynuyor. Buradaki azalma da hesapları bozabilir.
Geçen ayki toplantıda 2022’de cari fazla verileceği tahmini metinde yer alıyordu. Bu ayki metinde bu ifade kaldırıldı. Ama orta vadeli %5 olan enflasyon paragrafı ısrarla korundu.
Merkez Bankası asıl hedefi olan enflasyondan giderek kopuyor. Bununla beraber hedef gördüğü cari fazladan da uzaklaşıyor. Küresel görünüm merkez bankalarının sıkı davranması gerektiğini gösterirken TCMB, ayrışma var dediği kısımda yer alıyor ve yüksek enflasyon, yüksek kur, düşük faiz, zayıf ekonomik aktivite (bunu azalan sanayi üretimi, perakende satışlardan görebiliyoruz) ile istikrarlı, gelir dağılımının adil olduğu bir büyüme hedefliyor. Çok, çok zor!