Bugün Nisan ayına ait ÜFE, TÜFE ve İmalat PMI rakamları açıklandı. İlk çeyreği tamamladık ve 2. çeyreğin verilerini almaya başladık.
İlk çeyrek nasıl geçti?
Aşağıdaki tablo, Türkiye ekonomisine ait önemli verileri gösteriyor. Dünyanın sorunu olan enflasyon Türkiye’de çok daha büyük bir soruna dönüştü. Resmi enflasyon oranı %70, yani bir yılda satılan mal ve hizmetlerdeki fiyatlar ortalama %70 artış göstermiş, üreticinin maliyeti ise %122 oranında artmış.
2021’i %36 enflasyon oranıyla tamamlamıştık, oysa 2022’nin ilk 4 ayında enflasyon %70’e çıktı. Yüzdesel hesaplama 4 ayda neredeyse iki katı bir değişime işaret ediyor ki bu çok korkunç bir durum. Sadece 4 ayda alım gücümüzün nasıl eridiğinin de kanıtıdır enflasyon.
Kasım ve Aralık aylarındaki kur hareketinin enflasyonu nasıl zorlayacağını çok defa yazmıştık. Üzerine artan küresel tedarik sorunu, petrol fiyatları ve savaş da eklenince Türkiye’deki enflasyon dünyanın kalanına ciddi bir fark attı. Küresel sorunlar her ülkede etkisini gösteriyor ve ülkeler bunun önüne geçebilmek için adımlar atıyor. Türkiye’de ise enflasyonu tırmandıran ilk hareket faiz indirimi idi. Ardından petroldeki hareket ve büyük tedarik sorunlarını her PPK toplantısında dile getiren TCMB, tüm risklere ve kötü gidişata rağmen faizi artırmadı.
Peki, faiz sebep enflasyon sonuç ise, neden enflasyonu düşürmek için faizi düşürmeye devam etmiyoruz? Oysa faiz indirilirken enflasyon daha düşüktü. Şimdi yüksek enflasyonla mücadele ederken faiz neden düşürülmüyor?
Faizin yanlış bir zamanda indirilmesiyle enflasyonun bu denli atak gösterdiğini artık inkâr etmemek gerekiyor. Ve hatta daha ötesi, yanlıştan dönmek gerekiyor. Çünkü bu ısrarın sadece enflasyona neden olmadığı ortada. Yani tabloda imalat PMI, sanayi üretimi, tarım- hizmet üretim maliyetleri, güven endekslerindeki düşüş, konut fiyatlarındaki artış hepsinin ana kaynağı enflasyon.
İstanbul Sanayi Odası, bugünkü raporunda iki yılın en düşük seviyesine gerileyen ve 50,0 büyüme eşiği altında kalan imalat PMI verisinde küresel tedarik sorunlarının yanında TL’deki kaybın halen maliyet yarattığına değindi. Üretici için kurdaki bu seviyeler halen son derece büyük bir maliyet yaratıyor.
Hatırlarsak bundan bir yıl önce 8,20 seviyesinde olan dolar kuru bugün 14,85’te ki bu da müdahalelerle kurun sabit tutulmaya çalışıldığı bir seviye!
Düşük faiz yüksek kur ortamının cari fazla sağlayacağı düşüncesinin işe yaramadığının kanıtı olan cari hesap ilk iki ayda 12 milyar dolar açık verdi. Şimdi ise TCMB’nin hedefi cari fazladan en az açığa evrildi. Ama enflasyonu düşürmek için hiçbir somut adım atılmıyor.
Kavcıoğlu, geçen haftaki enflasyon sunumunda gerçeklerden son derece uzak açıklamalarda bulundu. Enflasyonun Mayıs’tan itibaren düşeceğini belirtti. %70’e çıkan enflasyon ne kadar düşebilir? Ya da %70’in yıl içi zirve olacağı nasıl hesaplandı? Sadece devam eden savaşın bile maliyetleri artırmaya devam etmesi bekleniyor bunu dün Fed de açıkça söyledi. Yani %70’i aşacak enflasyon, peki düşse dahi %43 mü olacak? Merkezin yıl sonu enflasyon hedefi gerçekten uzak, temenniden ibaret olurken 2023 için %8 hedefi ise maalesef daha vahim bir durum. Vahim olmasının sebebi bugün uygulanan politikalara devam edilmesidir. Bu politikalarla enflasyonu düşürmek söz konusu dahi olamaz zaten enflasyonun ana sebebi bu politikalar.
Yılın ilk çeyreğinde sektörlerdeki üretim maliyetleri arttı.
Cari açık ilk iki ayda beklenenden de fazla oldu.
Enflasyondaki hızlı artış konut fiyatlarını da aynı hızda artırıyor.
Alım gücü düşünce ekonomiye olan güven de azaldı ilk çeyrekte.
Hazine tarafındaki borçlanma da büyüdü.
İlk çeyreğin ilk iki ayında görece olumlu diyebileceğimiz taraf sanayi üretimi oldu.
Reel efektif döviz kuru tarihi dip seviyeden sınırlı bir toparlanma gösterdi. Bu minimal değişimi iyi olarak görmek de göreceli.
TL'nin %14'lük faiz ve %70'lik enflasyon neticesinde reel kaybı %56!