- Fed'in önümüzdeki hafta politika faizini 75 baz puan artırması neredeyse kesin
- Fed'in önlemlerinin talebi azaltması nedeniyle ABD enflasyonu soğuyor
- İngiltere kraliçenin yasını tutarken, Avrupa enerji sıkıntısıyla karşı karşıya
Geçmişte ne kadar uyumsuzluk olursa olsun, ABD Merkez Bankası politika yapıcıları şu anda kesinlikle aynı sayfada.
Fed Başkanı Jerome Powell, Başkan Yardımcısı Lael Brainard ve Federal Açık Piyasa Komitesi'nin (FOMC) diğer bir dizi üyesi geçen hafta enflasyonu düşürme konusundaki kararlılıklarını dile getirdi.
Yatırımcılar bunları duydu ve şimdi politika belirleyici FOMC'nin gelecek hafta toplandığında 75 baz puanlık (bp) bir artışa gideceğinden neredeyse eminler.
Aynı zamanda, piyasalar Fed'in eylemlerinin işe yarayabileceğine inanmaya başlıyor.
New York Fed'in Pazartesi günü yayımladığı Ağustos ayı Tüketici Beklentileri Anketi, hanehalkının enflasyon beklentilerini azalttığını gösterdi. Temmuz ayında %6,2 olarak gördükleri enflasyonu şimdi, bir yıl sonra %5,7 olarak görüyorlar. Üç yıl sonra enflasyonun sadece %2.8, beş yıl sonra ise sadece %2 olmasını bekliyorlar ki bu oranlar Temmuz ayındaki ankete kıyasla önemli ölçüde düştü.
Yanılıyor olabilirler, ancak enflasyon beklentileri genellikle kendi kendini gerçekleştiren kehanetlerdir. İnsanlar enflasyonun düşeceğini beklerse, ücret taleplerini ılımlı hale getirme eğiliminde olacaklardır. Ayrıca büyük alımları ertelememe eğiliminde olacaklardır ve bu da fiyatları düşürmeyecek olsa da tam kapsamlı bir resesyonun önlenmesine yardımcı olacaktır.
Fed'in geçen hafta yayımladığı Bej Kitap'taki anekdotsal kanıtlar, çalışanların ücret artışlarına yönelik beklentilerinin azalmasıyla birlikte ücret artışlarının yavaşladığını gösteriyor. Daha da önemlisi, bölgesel Fed bankalarından gelen raporlarda talepte bir azalmaya dair kanıtlar da vardı ki faiz artışları tam da bunun için tasarlanmıştır.
Bugün açıklanacak olan Ağustos ayı tüketici fiyat endeksinin, benzin fiyatlarının düşmesiyle manşet enflasyonda bir düşüş göstermesi bekleniyor, ancak gıda ve enerji hariç çekirdek enflasyon oranının yükselmesi muhtemel.
Brainard'ın geçen haftaki konuşması genel olarak şahin tonda olsa da, "sıkılaştırma döngüsünün bir noktasında risklerin daha çift taraflı hale geleceğini" belirtti ve politika yapıcıların talebi çok fazla azaltabileceklerinin kesinlikle farkında olduklarını göstgerdi. Brainard hemen ardından, "çok erken geri çekilmemenin" önemli olduğunu ekledi.
Chicago Fed Başkanı Charles Evans, gelecek hafta yapılacak faiz artışının 50 ya da 75 baz puan olup olmayacağı konusunda açık fikirli olduğunu söyledi. Ancak güvercin eğilimli olan Evans, dolardaki güçlülüğün küresel yatırımcıların Fed'in enflasyonla mücadelesinde hâlâ güvenilir olduğunu düşündüğünü kanıtladığını da söyledi.
Yüksek faiz oranları, getiri arayışındaki yatırımcıları cezbediyor, ancak ABD ekonomisinin dayanıklılığını göstermesi ve ülkenin dünyanın geri kalanını saran çalkantıların çoğundan korunaklı olması, yatırımcıları güvenli bir limana çekiyor.
Avrupa çok daha riskli görünüyor. Rusya, Baltık boru hattı üzerinden doğal gaz sevkiyatını durdurdu ve Almanya'da işletmelerin enerji kullanımını azaltmaya zorlanması halinde bir resesyon tehdidi yarattı.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) geçtiğimiz hafta politika faizini 75 baz puan artırarak, kısa tarihindeki en büyük artışlardan birini gerçekleştirdi. ECB'nin, AB'nin ortak para birimi olan ve zaman zaman paritenin altına düşen euro üzerinde daha fazla aşağı yönlü baskı oluşmasını önlemek için Fed'e ayak uydurması gerekiyor. Para birimindeki düşüş, ithalatın daha pahalıya mal olması nedeniyle enflasyonu artırıyor (tersi ise ABD'nin enflasyonu düşürmesine yardımcı oluyor).
Alman savunma bakanı Pazartesi günü önemli bir politika konuşması yaparak, Berlin'in artık Avrupa'nın lider askeri gücü olmayı ve kıtanın en büyük ekonomisi olarak kaderini gerçekleştirmeyi hedeflediğini ilan etti. Almanya artık geçmişi geride bırakmaya hazır görünüyor, ancak diğer Avrupalıların nasıl tepki vereceğini zaman gösterecek.
İsveç'teki ulusal seçimlerde sağa doğru keskin bir kayma yaşandı. daha önce neo-Nazizm kökleri nedeniyle marjinal bir parti olarak görülen İsveç Demokratları'nın merkez sağdaki en büyük parti haline geldi ve merkez sol hükümetin iktidarı kaybetmesi halinde önemli bir etkiye sahip olacak (kesin sonuçlar bu hafta içinde açıklanacak).
İtalya da, kökleri faşizme uzanan bir parti olan Giorgia Meloni liderliğindeki İtalya'nın Kardeşleri'nin başında sağcı bir başbakan ihtimaliyle karşı karşıya. Seçmenler 25 Eylül'de sandıklara gidecek.
Sterlindeki düşüş muhtemelen daha çok İngiltere'nin kendi enflasyonu ile resesyon tahminleri ve yeni bir başbakanın göreve gelmesiyle ilişkili, ancak ülkenin en uzun süre hüküm süren hükümdarı olan Kraliçe 2. Elizabeth'in ölümü güveni desteklemeye yardımcı olmadı.
İngiltere Merkez Bankası, kraliçenin ölümünden sonra para politikası açıklamasını bir hafta erteledi, ancak bankanın 22 Eylül'de faiz oranını 50 baz puan artırarak %2,25'e yükseltmesi bekleniyor..