Trump’ın son günlerde ticaret savaşlarının iyi olduğu ve gümrük vergilerini arttırmaya yönelik açıklamaları bütün dünyayı sadece tedirgin etmekle kalmadı, beraberinde tepkilere de yol açtı. Trump’ın bu tavrının bu kadar tepki görmesini ise Benjamin Franklin’in “Hiçbir ülke ticaretle yıkılmış değildir.” sözü gayet iyi açıklıyor aslında. Çünkü ülkeler ticaret yaptığı için yıkılmaz belki ama ticaret yapmadığı zaman birçok ülke zarar görür, dünya refahı ciddi şekilde düşer. Dünya ticareti zaten 2008 Küresel Finans Krizi sonrası yıkıcı bir Kur Savaşları dönemi yaşamış ve bu olumsuz durum henüz sona ermişti ki, Trump’ın “korumacı dış ticaret” söylemleri bütün dünyayı etkisi altına aldı.
Bilindiği gibi rekabetçi devalüasyonlara dayanan Kur Savaşları (Currency Wars), bir ülkenin düşük büyüme oranlarına, yüksek işsizlik ve kötü kamu maliyesinin eşlik etmesi sonucunda, ülkenin devalüasyonlar yada ulusal paranın değersizleştirilmesi yoluyla ihracatını arttırmaya çalışması ve bu duruma diğer ülkelerin de karşılık vermesi durumudur. Kur savaşları geçmişte daha doğrusu sabit döviz kurlarının geçerli olduğu dönemlerde devalüasyonlar aracılığıyla yapılmaktaydı. Ancak günümüzde bu durum parasal genişlemeler ve tahvil alım programlarıyla yerli paranın değerinin düşürülmesiyle gerçekleştirilmektedir.
Belirtildiği şekliyle Küresel Finans Krizi sonrası ABD’nin QE parasal genişleme programlarıyla başlayan Kur Savaşları yakın zamanda sona ermişti. FED’in yaklaşık 9 yıllık bir aradan sonra Aralık 2015’te faiz artırımına gitmesi, AB’nin tahvil alım programını azaltmaya (tapering) yönelik açıklamaları, ABD ve Japonya’da işsizlik oranlarının Küresel Kriz öncesi seviyelerinin de altına gelmesi ve yine Japonya’nın parasal genişleme programını (QE) durdurmaya yönelik açıklamaları son yaşanan kur savaşlarının bitmesindeki temel sebeplerdir. Fakat henüz kur savaşlarının bitmesinin olumlu sonuçlarını göremeden Trump’ın gümrük vergileri ve ticaret savaşlarına yönelik açıklamaları piyasalar tarafından kur savaşlarının ticaret savaşlarına evrildiği şeklinde yorumlandı.
Temelinde korumacılık politikaları yatan ticaret savaşları, gümrük vergisi gibi tarife uygulamaları yada kotalar ve döviz kontrolleri gibi tarife dışı araçlar vasıtasıyla yapılabilir. Ancak hangi araçlar kullanılırsa kullanılsın ne kur savaşları ne de ticaret savaşları hiçbir zaman hiçbir ülkeye hiçbir şey kazandırmaz. Bunun en büyük örneği 1929 Büyük Buhranı sonrasında yaşanan korumacılık politikalarının sonuçlarında görebiliriz. Unutmamalıyız ki Kur Savaşları da Ticaret Savaşları da “negatif toplamlı bir oyundur” (negative sum game).