IşıkFX Haftalık Forex Bülteni
FED/FOMC Kararları ve FED Projeksiyonları Kritik Olacak!
Yurt dışı tarafta geçtiğimiz haftanın en önemli küresel gündemi yine Ticaret Savaşları’ydı. ABD Başkanı Donald Trump’ın, bir süredir tehdit aracı olarak kullandığı 200 Milyar Dolar tutarındaki ithal Çin ürününe ek gümrük vergisi getirilmesi konusu gerçeğe dönüşürken; uygulamanın 24 Eylül’den itibaren geçerli olacağı bildirildi. Başkan Trump da yaptığı açıklamada: ABD’li çiftçiler ve işçileri hedef alan bir misilleme gelmesi durumunda daha yüksek oranda bir tarifenin devreye alınacağı uyarısında bulundu. Buna rağmen Çin tarafı, ABD’ye cevap vermekten geri kalmazken; ülkenin ABD’den olan ithalatının daha sınırlı olması nedeniyle hamle 60 Milyar Dolar düzeyinde kaldı ve yürürlük tarihi olarak yine 24 Eylül işaret edildi. Ayrıca, Çin tarafı; ABD Yönetimi’ni Dünya Ticaret Örgütü’ne şikâyet ederken, Başkan Trump ve diğer yöneticileri samimi olmamakla suçladı. ABD’de ticaret savaşları konusunun yanı sıra; 26 Eylül’de açıklanacak olan FED/FOMC kararlarına dair beklentilerle ABD tahvil faizlerinde görülen yükselişler de takip edilirken, Hazine Bakanlığı’nın açıkladığı verilerde; Çin’in sahip olduğu ABD tahvillerinin sadece 8 Milyar Dolar civarında azalmış olması bir miktar rahatlamaya neden oldu. Euro Bölgesi ve diğer bölgeler de ticaret savaşları konusunda ABD’yi haksız gören açıklamalarda bulunurken, Euro Bölgesi ve İngiltere’nin ortak gündem maddesi ise; “Brexit”ti. İrlanda sınırı üzerine yoğunlaşan anlaşmazlıklara rağmen, Kasım ayına kadar bir anlaşma yapılabileceği yönünde her iki bölgeden yapılan açıklamalar Euro ve Pound tarafında pozitif fiyatlamalara zemin hazırladı. Ancak, haftanın son işlem gününde İngiltere’nin eski Brexit Bakanı David Davis’in: Başbakan Theresa May’in planının, kendi partisi içerisindeki 40 civarındaki parlamenter tarafından reddedileceği iddiasında bulunması yeni hafta öncesinde soru işaretlerine neden oldu. Geçtiğimiz hafta Japonya ve İsviçre Merkez Bankalarının da faiz ve politika kararları takip edildi ve her iki merkez bankası da; faiz oranları başta olmak üzere herhangi politika değişikliğine gitmedi. OECD tarafından yapılan açıklamada ise; Euro Bölgesi ve İngiltere’nin 2018 ve 2019 büyüme öngörüleri aşağı yönlü revize edilirken, Çin ve Japonya’nın her iki yıl için, ABD’nin ise 2018 yılı için büyüme tahmininin korunduğu, buna karşın 2019 yılı tahmininin düşürüldüğü görüldü. Yurt içi tarafta geçtiğimiz haftanın en önemli gündemi Orta Vadeli Program’dı. Yeni Ekonomi Programı(YEP) adı verilen raporda, 2018 yılı için; Büyüme %3.8, Enflasyon(TÜFE) %20.8, İşsizlik Oranı %11.3, Cari Açık 36 Milyar USD olarak belirlenirken, 2019 yılında; Büyüme’nin %2.3, Enflasyon’un %15.9, İşsizlik Oranı’nın %12.1, Cari Açığın ise 26 Milyar USD olması hedeflendi. 2020 yılı projeksiyonları; Büyüme %3.5, Enflasyon %9.8, İşsizlik Oranı %11.9, Cari Açık ise 23,5 Milyar USD iken, 2021 tahminlerinde ise; Büyüme %5, Enflasyon %6, İşsizlik Oranı %10.8 ve Cari Açık 24,1 Milyar USD seviyesindeydi. Albayrak’ın açıklamalarına baktığımızda ise, Programın; dengelenme, disiplin ve değişim olarak üç ana temel üzerine oturtulduğu, TCMB’nin elindeki tüm araçları bağımsız şekilde kullanacağını başta gıda enflasyonu olmak üzere enflasyonla topyekûn mücadele edeceklerini söyledi. Büyümeyi sürdürülebilir kılmanın temel amaçları olduğunu da söyleyen Albayrak, kamu maliyesinde disiplin için gelirleri artırmak için tedbirler aldıklarını söyledi. Açıklanan projeksiyon ve açıklamalara rağmen, programdaki bazı belirsizlikler; açıklamalar öncesi geri çekilen TL kurlarında yeniden yukarı yönlü ataklara neden oldu. Öte taraftan OECD tarafından açıklanan projeksiyonlarda da Türkiye’nin büyüme rakamları 2018 için; 5.1’den yüzde 3.2’ye, yüzde 2019 için ise yüzde 5’den yüzde 0.5’e indirildiği görüldü. Yurt içi tarafta ayrıca 13 Eylül’de yapılan TCMB/PPK(Para Politikası Kurulu) toplantısına dair özet de yayınlanırken, sıkılaştırma adımlarının gerektiği takdirde devam edeceği ve küresel anlamda risk artışlarının olabileceğinin vurgulanması önemliydi. Ancak, TCMB’nin 13 Eylül toplantısında zaten 625 baz puan faiz artırımı yapıldığı ve piyasa YEP’e odaklandığı için TL kurlarında etkisi görülmedi. Yine, Suriye eksenindeki jeopolitik gelişmeler de geçtiğimiz hafta boyunca takip edilirken; Erdoğan-Putin görüşmesinde, 15 Ekim itibariyle Idlib’te silahsız bir bölge oluşturulmasının kararlaştırılması olumluydu.
Bu hafta yurt dışı tarafta yine ticaret savaşları gibi küresel meseleler takip edilecek. ABD Merkez Bankası(FED)’nın 26 Eylül akşamı açıklanacak olan FOMC(Federal Açık Piyasa Komitesi) kararları ve bankanın projeksiyonlarında değişiklik yapılıp yapılmayacağı da fiyatlamalar açısından oldukça kritik olacak. Dayanıklı Mal Siparişleri ve büyüme oranı gibi önemli ABD verilerinin de açıklanacağı haftada; Euro Bölgesi’nde manşet enflasyon(TÜFE), İngiltere’de Büyüme, Yeni Zelanda’da Merkez Bankası(RBNZ) kararları izlenecek. Ayrıca, gelişen ülkelerin durumu ve lokal gelişmeler de tahvil piyasası hareketleri ile birlikte dikkatle takip edilmeli. Yurt içi tarafta ise; jeopolitik, ekonomik ve siyasi risk unsurlarının durumuyla birlikte yapılacak tahvil ihaleleri ile oluşacak faiz ve CDS rakamları yine önemli olacak.
Geride bıraktığımız hafta da artan ABD - Çin ticaret gerginliğinin piyasa tarafından göz ardı edilmesi küresel olarak risk iştahını artırırken parite tarafında ise alış yönlü işlemleri hızlandırdı. Bu konunun dışında özellikle Brexit konusunda yer yer gelen olumlu açıklamaların da Euro varlıkları üzerinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ancak hafta kapanışına doğru Theresa May tarafından, AB’ye yönelik gelen, sert ve negatif açıklamalar bir miktar Euro’nun kazançlarını silse de genel olarak baktığımızda haftayı kazançlı bir şekilde kapatan bir Euro görmekteyiz. Bu duruma destek olarak Almanya 10 yıllık tahvil faizlerinde görülen artışla birlikte İtalya – Alman spread farkındaki görece azalmaları ve İtalya bütçe görüşmeleri konusunda zaman zaman gelen ılımlı ifadeleri sayabiliriz. Ancak hala daha koalisyon ortakları bütçe konusunda tam olarak bir fikir birliğine varmış değil. Özellikle bu hafta da konuya ilişkin gelebilecek ifadeler paritede rol oynayabilir. Ayrıca Euro Bölgesi’nden beklentileri karşılan enflasyon rakamlarının da geçtiğimiz haftaki pozitiflikte etkisi olduğunu söylememiz mümkün. ABD tarafında Çin ile yaşanan ticari gerilim tekrardan artış gösterirken verilerde ise bir karmaşık bir seyir hâkimdi. Gözler ise bu hafta içerisinde gerçekleşecek olan FED/FOMC toplantısına odaklanmış durumda. Özellikle 4 faiz artırımına ilişkin verilecek ipuçları parite açısından kritik olabilir. Diğer taraftan haftanın son gününe doğru kızışan Brexit konusuna ilişkin gelebilecek açıklamaların yanı sıra iki bölgeden gelecek veri akışları dikkatle takip edilecek. Teknik olarak bugün görülen geri çekilmelere rağmen paritenin 1.1730- 1.1750 bölgesi arasında fiyatlandığını görmekteyiz. Bu bölge üzerinde kalıcılıklar tekrardan Euro lehine atakları beraberinde getirebilir. Bu durumda ise 1.1775, 1.1800 ve 1.1840 direnç noktaları takip edilebilir. 1.1730’un altına sarkmasıyla birlikte yaşanacak geri çekilmelerde ise 1.1710, 1.1685 ve 1.1655 destek noktaları önemli olabilir.
Yurt içi tarafta TCMB kararları sonrası TL lehine görülen fiyatlamalar geçtiğimiz haftanın ilk gününden itibaren siyasi tansiyonda görülen yükselişle birlikte negatife döndü. Çarşamba günü yapılması gereken 1,7 Milyar TL’lik iç borç ödemesi öncesi Salı günü yapılan 12 aylık kuponsuz tahvil ihalesinde faizlerin yüzde 25’i geçmesi ile birlikte CDS tarafında oluşan değer kayıplarıyla kur 6,46 seviyelerinin üzerini test etti. Orta Vadeli Programa dair beklentiler, Türkiye Bankalar Birliği’nin şirket yapılandırmalarına dair destek açıklaması ve hazine tahvil itfasının bitmesi ile 6.12 seviyelerine kadar geri çekilmeler görülürken, yeni adıyla; Yeni Ekonomi Programı, eski adıyla; Orta Vadeli Program’ın açıklanması ile birlikte yeniden yukarı yönlü ataklar gözlemlendi. Detaylara bakıldığında Enflasyon ve İşsizlik projeksiyonlarının genel anlamda tutarlı olmakla birlikte, Cari Açık ve Bütçe Açığı gibi datalarla ilgili şüphelerin mevcut olduğunu söyleyebiliriz. Yine, OECD’nin; Türkiye’nin büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmesi de tepki alımlarında etkiliydi. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch ise, haftanın son işlem gününde Türkiye’nin 2018, 2019 ve 2020 yılları için büyüme tahminlerini; sırasıyla yüzde 3.8, yüzde 1.2 ve yüzde 3.9 olarak korurken, 2018 enflasyon beklentisini; yüzde 13’den yüzde 20’ye, 2019 enflasyon tahminini yüzde 10.8’den yüzde 15.0’e, 2020 yılı enflasyon tahminini ise yüzde 9.5’den yüzde 10’a yükseltti. ABD tarafında ise hafta boyunca Çin ile yaşanan ticaret savaşları ve yaptırım restleşmeleri takip edilirken, gerek risk artışları gerekse FED’e yönelik beklentiler ile ülkenin tahvil faizlerindeki sert yükselişler dikkat çekiciydi. Bu hafta; yurt içi tarafta hükümet yetkilileri ve uluslararası kurumlardan gelebilecek açıklamalar önemli olacak. Suriye eksenindeki jeopolitik gelişmelerin yanı sıra, diğer gelişen ülkelerin durumu, CDS ve tahvil tarafındaki gelişmeler de fiyatlamalara etki edebilir. ABD tarafında ise; Çarşamba akşamı açıklanacak olan FED/FOMC kararları ve büyüme oranı gibi önemli ekonomik veriler, tahvil faizleri ve Dolar Endeksi üzerinden kur tarafına etki edebilir. Teknik olarak bakıldığında ise; şuan için 6.2760 destek seviyesi üzerinde fiyatlama görülmekte. Oluşabilecek yukarı yönlü ataklarda izlenebilecek direnç seviyelerimiz; 6.3300, 6.3630, 6.3740 ve 6.3975 ‘de bulunmakta. 6.2760 altına geri çekilmelerde ise; 6.2100, 6.2000, 6.1800, 6.1460 ve 6.1200 destek noktaları takip edilebilir.
Brexit konusuna ilişkin haber akışları geçtiğimiz haftada gündemde en üst sıralarda yer aldı. Hafta ortalarına doğru Avrupalı Liderlerin, Avusturya’nın Salzburg kentinde gerçekleştirdiği zirvede, Brexit konusuna ilişkin ifadeleri Sterlin lehine sert fiyat hareketlerine neden oldu. Özellikle Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker’ın, anlaşma konusunda iyimser tavırları ve İrlanda Dışişleri Bakanı Simon Coveney’in, bir Brexit anlaşmasının yapılması konusunda inancının tam olduğuna ilişkin ifadeler dikkat çekmişti. Ayrıca olumlu gelen İngiltere verileri de Sterlin lehine hareketleri desteklemişti. Ancak hafta kapanışında basının karşısına geçen İngiltere Başbakanı Theresa May’in, Avrupa Birliği’nden gelen teklifleri reddettiğine yönelik açıklamaları ve anlaşmasız Brexit senaryosu üzerinden AB’ye tehditkâr söylemler de bulunması işleri tersine çevirdi. Özellikle İrlanda sınırı konusunda hala daha tam bir konsensüs sağlanamaması anlaşmayı yokuşa sürüklediğini söyleyebiliriz. Bu hafta içerisinde de konuya ilişkin gelecek açıklamalar parite volatilitesinde hareketliliğe neden olabileceğinden dikkatle takip edilmesinde fayda görmekteyiz. Tam olarak Sterlin lehine hareketler içinse somut adımların atılması gerektiğini düşünmekteyiz. ABD tarafında ise, ülkenin, 200 Milyar Dolarlık Çin menşeli ürüne, 24 Eylül itibariyle ek gümrük vergisi uygulayacağını belirtmesi sonrası Çin tarafının da: Aynı tarihte, 60 Milyar Dolar değerindeki ABD ürününe ek tarife getireceğini açıklaması gündemde önemli maddeleri arasında yer aldı. Gözler ise bu hafta içinde FED’in gerçekleştireceği FOMC toplantısında olacak. Ayrıca yine Brexit konusunun yanı sıra ticaret savaşları başta olmak üzere küresel ve lokal gelişmeler takibimizde olacak. Ekonomik takvimde ise iki ülkeden gelecek büyüme rakamlarının yanı sıra ABD’den Conference Board Tüketici Güveni, S&P/CS Konut Fiyat Endeksi, Yeni Konut Satışları, Dayanıklı Mal Siparişleri, Mal Ticaret Dengesi, Haftalık İşsizlik Maaşı Başvuruları, Michigan Beklenti Anketleri, Askıdaki Konut Satışları ve Kişisel Gelir- Gider rakamları; İngiltere’den ise Brüt Mortgage Onayları, CBI Sanayi Sipariş Trendi, Nationwide Konut Fiyat Endeksi ve Cari Hesap verileri takip edilecek. Teknik olarak ise yükselen kanal üst bant noktasına çarpmasıyla birlikte sert geri çekilmeler görmekteyiz. Özellikle geri çekilmelerin devamında 1.3050 destek noktası önemli olacaktır. Buranın kırılması halinde ise 1.3035, 1.3010 ve 1.2990 destek noktaları takip edilebilir. Olası toparlanma hareketlerinde ise 1.3115, 1.3140 ve 1.3190 seviyeleri takip edilebilir.
Haftanın gündem maddesi Pazar günü yapılan OPEC ve OPEC+ toplantılarıydı. Cezayir’deki görüşmelerde çıktı artışı fikri kabul görmezken, önümüzdeki yılda da ani bir hareket durum yaşanmadıkça OPEC üretiminin bu şekilde devam edeceği bilgisi paylaşıldı. ABD Başkanı Donald Trump ise toplantı öncesi , “OPEC Tekeli” olarak tabir ettiği ülkelerden fiyatları aşağı çekmelerini isterken, Ortadoğu ülkelerine olan desteklerine karşın, bu ülkelerin Petrol fiyatlarını yüksek tutmak için zorlamaya devam ettikleri yönünde sitemde bulundu. Bilindiği üzere yüksek Petrol fiyatları Kasım ayında yapılacak seçimler öncesi partisinin çiftçilerden almayı düşündüğü oylar için büyük bir sıkıntı oluşturmakta. Diğer yandan İran’a uygulanacak ABD yaptırımlarının tarihi yaklaşmakla beraber İran’ın OPEC Temsilcisi Hüseyin Kazımpur Erdebili: Tahran’ın günlük 3.8 milyon varil pompaladığını ve ihracatında günlük 2.1 milyon varile yakın olduğu bilgisini verirken, petrol üreticilerinin İran’ın yaptırımlı ihracatının yerini dolduramayacağını söyledi. ABD tarafından İran Özel Temsilcisi Brian Hook ise: ABD’nin, İran’la nükleerin yanında balistik füze programını da kapsayan gerçek bir anlaşma imzalamak istediği açıklamasında bulundu. Veri kısmına baktığımızda ise Amerikan Petrol Enstitüsü (API) Haftalık Ham Petrol Stokları bu hafta 1 Milyon 250 Bin varil artış gerçekleştirirken, Enerji Bilgi Yönetimi (EIA) Haftalık Ham Petrol Stokları 2 Milyon 57 Bin varil eksi verdi. Yine EIA tarafından paylaşılan ABD Haftalık üretim rakamları 100 Bin varillik artışla 11 Milyon gün/varil toplamına ulaştı. Haftanın son işlem günü açıklanan Baker Hughes Sondaj Kuyu Sayısı 1 kulelik azalışla 866 rakamına revize edildi. Emtia ise haftayı alıcılı kapatırken, yaklaşan İran yaptırımlarının riskleri ve Suudi Arabistan cephesinden gelen 80 Dolar’lık Petrol fiyatlamalarının olağan karşılanması haberleri yükselişlerin ana etmenleriydi. Ticaret savaşlarının etkileri ile hafa sonuna doğru satıcılı seyir gözlemlense de, alıcılı seyrin ikinci haftasına taşınmasına engel olamadı. Bu hafta için ise her zaman olduğu gibi açıklanacak olan üretim rakamları, sondaj kuyu sayıları ve Haftalık Ham Petrol stokları dataları takip edilecektir. Ayrıca başta İran nükleer anlaşması olmak üzere, önemli Petrol üreticilerinden gelebilecek açıklamalar da fiyatlamalara etki edebilir. Teknik olarak baktığımızda ise 80 Dolar direnci test edilirken, bu bölgenin üzerinde kalıcılık sağlanması ile oluşabilecek yukarı yönlü ataklarda 80.50, 81.55 ve 82.00 dirençleri izlenebilir. 80 Dolar direncinin aşılamaması durumunda ise 79.55, 78.50 ve 77.60 destekleri bulunmaktadır.
Dünya Altın Konseyi’nin yayınladığı rapora göre; merkez bankaları, 2018’in ilk yarısında toplam altın talebinin yüzde 10’nu oluşturdu. 2013 Yılından beri düşüş gösteren net alımlar, bir önceki seneye göre ilk kez artış gerçekleştirirken, konseye göre: gelecek yıllarda merkez bankalarının çok kutuplu döviz rezerv sistemine geçiş yapacağı gibi, Altın’a olan talebinde artış gerçekleştireceği belirtildi. Goldman Sachs ise spot altın için 3, 6 ve 12 ay vadeli tahminlerini 1350 dolar/ons, 1375 dolar/ons ve 1450 dolar/ons seviyesinden 1250 dolar/ons, 1300 dolar/ons ve 1325 dolar/ons seviyesine indirdi. Diğer yandan son dönemdeki Yuan’da görülen dalgalanmalar hakkında konuşan Çin Başbakanı Li Keqiang: bu durumda kasıt arandığını ancak bunun doğru olmadığını belirtirken, devalüasyonun Çin ekonomisine faydadan çok zarar getireceğini söyledi. Açıklama sonrası Yuan varlıkları lehine yükselişler takip edilirken, aralarında korelasyon görülen Ons Altın’da da alıcılı seyri destekledi. Ticaret savaşları cephesine geçtiğimizde ise ABD’nin 200 Milyar Dolar’lık Çin mallarına yönelik ek gümrük tarifeleri bu hafta itibari ile yürürlüğe girerken, Pekin yönetimi de karşılık olarak 60 Milyar Dolar’lık tarifelerle cevap verecek. Özellikle ABD’nin getirdiği ek tarifelerle Çin’de üretim yapan firmalar ülkeden çıkmayı düşünürken, ticaret gerginliklerinin Çin’in ekonomisine olan etkileri giderek artmakta. Kredi Derecelendirme Kuruluşu Standard and Poor’s (S&P), Çin’in kredi notunu teyit ederken politika değişikliklerinin kredi büyümesini yeniden canlandırmaya ve azaltmaya yarımcı olduğunu, bu eğilimlerin devam etmesi halinde Çin ekonomik ve finansal istikrar için ılımlı riskler olabileceği belirtildi. Hafta içerisinde ABD Dışişleri Bakanlığı, Rusya'dan savaş uçağı ve füze sistemi satın alan Çin'in Savunma Bakanlığı'na bağlı Ekipman Geliştirme Birimi'ne mali yaptırımlar getirildiğini açıklaması da iki dev ülke arasındaki çatışmaların geri dönülemez boyutlara ulaştığının bir göstergesiydi. Dünya üzerinde en çok Altın ithal eden ülke olan Çin’in durumu ise emtia fiyatlamaları açısından büyük bir öneme sahip. Emtia fiyatlamalarına baktığımızda ise haftayı alıcılı kapatan kıymetli metal, Brexit konusunda gelen olumsuz yorumlar neticesinde; Dolar endeksinin güçlenmesi ile beraber Cuma gününü sert satışlarla geçirdi. Haftayı karda kapasa da, satıcılı seyir yükselişin büyük bir bölümünü almış durumda. Bu haftaya baktığımızda ise ABD ve Çin’den gelecek ekonomik verileri, ticaret savaşları ile ilgili haber akışları, tahvil getirileri ve Yuan kaynaklı fiyatlamaları da takip edeceğiz. Ayrıca hafta içerisinde açıklanacak FED/FOMC kararları da volatil hareketlere sebep olabilir. Teknik olarak baktığımızda ise satıcılı seyrin devamında 1190, 1183 ve 1176 destekleri bulunmaktadır. Olası alıcılı seyirde ise 1202, 1207 ve 1212 dirençleri bulunmaktadır. Emtianın bir süredir 1207 direnci üzerinde kalıcılık sağlamaya çalıştığını hatırlatırken, bu bölgenin geçilmesi durumunda yukarı yönlü işlemler kuvvetlenebilir.