2021 yılında Yeni Ekonomi Modeli dediğimiz, aslında yeni olmayan, 2018 yılından beri uygulanan rekabetçi kura dayalı büyüme modeli ile yola devam ediyoruz.
Bu modelde kurlar artacak, Türk malları ucuzlayacak, ithalat kesilecek, yerini yerli üretim alacak, böylelikle ihracatımız artacak, döviz rezervlerimiz artacak, döviz bağımlılığı azalacak ve arkasından kurlardaki düşüş enflasyonu düşürecek hikayesiyle geldik. Yatırımların artması için de faiz düşüşleri gerekecekti.
Ancak bu modelin uygulanamayacağını ve hata yaptığımızı defalarca dile getirdik. Neden mi?
Çünkü birincisi ithalatta dışa bağımlı bir ekonomiyiz. Enerji ithalatında %80-90 bağımlıyken genel ithalatta bu oran %75, ham madde ithalatında %45 düzeyinde. Böyle bir durumda ithalat yapmadan ihracat yapamayacağımız anlaşılıyor.
Bu hafta açıklanan dış ticaret verileri net bir şekilde cari açığın azalmayacağını hatta artacağını bize göstermekte. Yükselen kur ithalatı da patlattı. Özellikle ham madde ithalatında ciddi artış olması cari açığın artacağının diğer bir işareti.
Yatırım malı (makine, teçhizatlar) ihracatı 1,5 milyar dolar artarken ithalatı 2,7 milyar dolar artmış. Ham madde ihracatı 9,1 miyar dolar artarken ithalatı 23,5 milyar dolar artmış. Tüketim malı ihracatı 6,4 milyar dolar artarken ithalatı 1,7 milyar dolar azalmış.
TCMB son yayımladığı faiz toplantı metninde "Kapasite kullanım seviyeleri ve diğer öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin, dış talebin de olumlu etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Büyümenin kompozisyonunda sürdürülebilir bileşenlerin payı artarken, cari işlemler dengesinin 2022 yılında fazla vermesi öngörülmektedir." dedi. Yani şu an 14,9 milyar dolar olan cari açığın 2001 ve 2019 yıllarında olduğu gibi fazlaya döneceğini ifade etti.
Ancak bu mümkün olmayabilir.
2020 yılında turizm geliri 12 milyar dolardan 24 milyar dolara yükseldi. Cari açığa katkısı 12 milyar dolar oldu.
2020 yılında altın ithalatı 26,6 milyar dolardan 2021’de 7,1 milyar dolara düştü. Cari açığa katkısı 19,5 milyar dolar oldu.
Bu iki kalemin cari dengeye toplamda katkısı 31,5 milyar dolar olmuşken cari açıkta sadece 22 milyar dolarlık bir iyileşme yaşandı. -37,6’dan -14,9’a çıktı. Net hata noksan kaleminin yani kaynağı belli olmayan para diye tanımlanan kalemin geçen yıl 8,9 milyar dolar pozitif katkı yaptığını da unutmayalım.
Çünkü kurun yükselmesi enerji maliyetlerinin yanında ithal girdi maliyetlerinin aşırı yükselmesine sebep olurken bu Türkiye’nin sosyoekonomik yapısını da etkileyerek zenginlerin daha zengin fakirlerin daha fakir olmasını sağlayarak halkın refah seviyesinin düşmesine, yoksullaşmasını beraberinde getirdi.
Rusya - Ukrayna gerilimi ile bu sene turizmin pek parlak geçmesi beklenmiyor. Yani yılbaşında beklediğimiz kadar gelir gelmeyebilir. Çünkü Türkiye’ye 2021’de toplamda 22 milyon turist gelirken Rusya ve Ukrayna vatandaşları toplamda 6,5 milyon kişi ile yaklaşık %29’unu oluşturmakta.
Rusya’ya SWIFT yaptırımlarının gelmesi, Rusya’nın ticaretinde euro ve dolar kullanımının yasaklanması, altını tekrar ön plana çıkartırken altın fiyatlarında dalgalanma arttı. Ayrıca Türk vatandaşları için altın geleneksel bir emtiadır. Bu tip dönemlerde genelde talebi artar. Dolayısıyla altın ithalatında artış bile olabilir ve bu durum cari açığa olumsuz etki sunar. Enerji fiyatlarındaki yükselişinde cari açığı olumsuz etkileyen gelişmelerden biri olduğu da unutulmamalıdır.
TCMB Rezerv Değişimi (17 Aralık- 18 Şubat)
En son KKM verisi 14 Şubat’ta açıklanmış ve o açıklamaya göre 13 milyar dolar (vatandaş + şirket), 184 milyar TL (vatandaş + şirket) bu uygulamaya girmişti. Bu dönemde reeskont kredileri 2 milyar dolar civarı döviz rezervlerine katkı sundu. Net hata noksandan gelen var ama bu arada BOTAŞ gibi kurumlara yapılan ödemeleri de unutmayalım (20 Aralık - 21 Şubat arası bozulan döviz miktarı 22 milyar dolar. Bunun sadece 13 milyar doları KKM’ye geçmiş).
Şimdi bu dönemde TCMB rezervlerine baktığımızda brüt rezervler 116,5’ten 114’e gerilemiş, net rezervler 12,2’den 19,8’e yükselmiş ve swap yükümlülükleri dışarıda bırakıldığında net rezervler -46,7 milyar dolardan -43,2 milyar dolar dolara çıkmış. Rezervlerde artış sınırlı. Brüt rezervlerde azalma var. Bu ortamda ileride şirket ve vatandaşların tekrar döviz talep etmesi durumunda ve artan girdi maliyetleri dolara olan talebi artıracağını düşündüğümüzde bizim cari fazla hikayemiz masal oluyor.
Bize de geriye rüyadan uyanmak kalıyor...
NOT: Fed faiz artırım ve bilanço azaltım etkisine değinmedim bile...