Fed’in 4 Mayıs toplantısından sonra piyasa ilk olarak alınan kararlara olumlu tepki vermiş fakat hemen bir gün sonra Fed’in “iletişim hatası” yaptığı sonucuna vararak piyasa terse dönmüştü. Çünkü 21 Mart’tan 4 Mayıs’a kadar olan süreçte Fed sözlü yönlendirmelerde sıkılaşma çıtasını öylesine yükseltmişti ki (aslında doğru olan da bu) tek bir toplantı için 75 bp ve hatta küçük olasılıklarla da olsa 100 bp’lik faiz artışları fiyatlamalara dâhil olmaya başlamıştı. Fakat özellikle 4 Mayıs akşamı Powell’ın başta 75 bp olasılığını ilk toplantılar için masadan kaldırması oldukça eleştirildi ve hala eleştirilmeye de devam ediyor. Sonrası herkesim malumu, gelen beklenti altı makroekonomik verilerle piyasa resesyon veya stagflasyon riski ne kadar yüksek onu anlamaya ve günün sonunda anladıklarını ve bu doğrultuda beklentilerini fiyatlamaya çalışıyor. Bu süreçte Fed 4 Mayıs’tan bu haftaya kadar yine “sıkı geleceğiz” yönlendirmesi yapıyordu, ta ki bu hafta başına kadar.
Bu hafta başı ilk olarak Bullard konuştu ve faiz artışlarını bu yıl önden yüklemeli yapalım ki seneye ve öbür seneye faizleri indirebilelim dedi. Bir gün sonra Bostic konuştu ve ilk iki toplantıda faiz artışı yapıldıktan sonra Eylül ayındaki toplantı da durmak makul olabilir dedi. Bir de bunların üzerine 1 gün sonra beklenenden daha güvercin olan Fed tutanakları geldi. Tutanaklara göre Fed üyeleri tıpkı Bostic gibi “iki toplantı faiz artırımı yapıldıktan sonra bekle ve gör yapmak uygun olabilir” diyor. Hatta şöyle söyleyeyim tutanaklar sonrasında hâkim beklenti olmamasına rağmen piyasada bir kısım yatırımcı Temmuz ayında 50 bp gelmeyebileceğini bile düşünmeye başladı. Bu gelişmelerle şu an için piyasa yılsonunda Fed’in faiz düzeyinin ağırlıklı olarak %2.25-2.50 düzeyinde olacağını fiyatlıyor. Daha iki gün önce kaleme aldığım “Resesyon İhtimali Güçlendikçe Fed Sıkılaşmadan Çark Etmeye mi Başlıyor?” başlıklı yazımda piyasa sene sonu faiz düzeyini %2,9 olasılıkla %2.25-2.50 olabileceğini fiyatladığını belirtmiştim, fakat tutanaklar sonrası bu oran %63,1’e yükselmiş durumda. İki gün önce yazımı “bekleyelim bakalım sene sonu faiz düzeyi daha da inecek mi diye” bitirmiştim, ama şimdilik çok beklemeye bile gerek kalmadı.
Hemen şunu söyleyeyim Fed üyeleri bu hafta yaptıkları sözlü yönlendirmelerle kafaları daha da çok karıştırdı. Benim de katıldığım bir görüşe göre Fed 4 Mayıs’ta olduğu gibi yine ve yeniden “iletişim hatası” yapıyor. Çünkü piyasayı tam sıkılaşmaya hazırlamışken birden bire söylemlerin (kısmen de olsa eylemlerin) daha güvercin olduğunu görüyoruz. Bence şurası çok net Fed sözlü yönlendirmeyi artık çok iyi kullanamıyor. Tabi burada şu soru akla geliyor; Fed üyeleri neden daha güvercin açıklama yapıyor, bu bir hata mı yoksa mecburiyet mi? Bana kalırsa bir hata. Çünkü daha geçen hafta Powell oldukça şahin konuştu, 3 gün içinde ne değişmiş olabilir de mecburen böyle bir açıklama yapılıyor diye düşünmeden edemiyor insan.
Tabi bu noktada bir diğer meselede şu elbette, “iletişim hatası” olarak başlayan bu süreç bir “politika hatasına” dönüşür mü? Yani Fed gerçekten Eylül sonrası daha güvercinleşebilir mi hatta faiz artırımlarına ara verebilir mi. Politika hatası diyorum çünkü hâkim düşünceye göre Fed bırakın güvercinleşmeyi kesinlikle daha sıkı gitmeli. Bu kesime göre Fed hâlihazırda yeterince enflasyonun gerisinden geliyor ve enflasyonda zirve de görülmedi. Daha işin bu kadar başındayken sözlü yönlendirmelerde şimdiden bu tip havlu atmalar daha sonra eyleme dönüşürse enflasyon kontrolden çıkabilir. Tabi bunun aksini düşünen ve Fed’in sıkı gitmemesi gerektiğini ve eğer giderse ekonomi ve borsalar çok zarar görür diye düşünenler de var. Bu kesim ağırlıklı olarak Fed istese de sıkı gidemez diye düşünüyor.
Gelelim ECB’ye. ECB’den de Fed’in aksine geçen hafta sözlü yönlendirmelerinde daha sıkı gitme yönünde sert bir dönüş gördük. Geçtiğimiz hafta Klaas Knot fitili ateşleyerek Temmuz’da faiz artırmalıyız hatta gerekirse 50 bp’de olabilir minvalinde konuştu. Ardından bir diğer üye Olli Rehn’de aynı şahinlikte bir açıklama yaptı. Elbette Lagarde’ın yaptığı açıklamada bu şahin söylemlere katkı yaptı. Lagarde ilk kez muğlak konuşmadı ve Temmuz başında varlık alımlarının sonlandırılacağını ve birkaç hafta sonra ilk faiz artışının yapılabileceğinin sinyalini verdi. ECB tarafındaki bu açıklamalarla piyasa şu an eksi %0,50 olan faizi sene sonunda artı %0,50’ye yükseleceğini yani sene sonuna kadar 100 bps’lik bir artış yapılacağını fiyatlıyor. Şurada bir sorun yok, faizleri negatif bölgeden 0 düzeyine çekmek bir sıkılaşma değil normalleşme adımı. Dolayısıyla en azından euronun değerini yükseltme açısından gerekli bir adım. Fakat olur da ECB piyasanın düşündüğü gibi faiz artırımlarında sıkı giderse işte o zaman bir hata yapma olasılığı yüksek. Yani şunu demeye çalışıyorum, bana göre de ECB sıkılaşma da dozu çok artırırsa resesyona ve hatta stagflasyona girme ihtimali bir hayli yüksek.
Her zaman olduğu gibi ECB’nin kafası bir hayli karışık ve sözlü yönlendirmelerinde de tutarsızlıkta bir hayli yüksek. Tabi bu tutarsızlıkta savaş nedeniyle köşeye fena sıkışmış olmalarının da payı yüksek olmasına rağmen, özellikle son dönemlerdeki klasik ECB tutarsız tavrının da (bunun da en büyük nedeninin üyeler arasındaki şahinlik ve güvercinlik tutumu arasında ciddi bir farklılaşması olduğunu düşünüyorum) payının da yüksek olduğunu düşünüyorum.
Bu gelişmelerle önce dolar endeksinin durumuna bir göz atalım;
Dolar endeksi iki hafta önce başlayan geri çekilmesine devam ediyor. 20 yılın en yüksek seviyesinden başlayan geri çekilme ile %3,5’luk bir değer kaybına uğradı. Herkes şu soruyu merak ediyor, yaşanan bu düşüş güçlü bir yükseliş öncesi bir düzeltme mi yoksa şimdilik en yüksek seviyeleri gördük mü. Açıkçası bu şimdilik cevaplanması zor bir soru gibi görünüyor. Bu elbette ki ilk olarak Fed’in bundan sonra atacağı adımlara bağlı olarak şekillenecektir. 101,6 kritik destek seviyesi altında düşüşler hızlanabilir.
Euro/dolar paritesinde ise şahinleşen ECB ve aynı zamanda zayıflama emareleri göstermeye başlayan ABD ekonomisi sonrasında 1,0636 desteği üzerine çıkan bir yükseliş ivmesi görülüyor. Bu yükselişe rağmen hâkim beklentiye ve karmaşık göstergelere rağmen kısa vadede euroda zayıflığın devamı bekleniyor, bu nedenle en azından rallide bir yavaşlama söz konusu olabilir. Yukarı yönlü yükselişlerde 1,0850 üzeri tutunma olmadıkça satış baskısı güçlü olacaktır. 1,0553 altına geri çekilmelerde düşüşler hızlanabilir.