14 Nisan’daki toplantısının ardından bugün yılın 5. PPK toplantısını yapan Merkez Bankası, elbette ki faizi değiştirmedi. Zaten bu yönde bir beklenti de yoktu. Fakat beklentinin olmamasının sebebi, piyasaların bu akıl almaz politikaları desteklemesinden değil, bundan bu dönemde vazgeçilmeyeceğinin anlaşılmasından.
Önce bakalım son bir ayda neler değişti?
- Enflasyon %61’den %70’e çıktı.
- Kur 14,60’lı seviyelerden 16,47’ye çıktı.
- Borçlanmayı artıran ve güveni sarsan yüksek CDS ise 580’li seviyelerden 733 baz puan seviyesine çıktı.
Enflasyon ve faiz makasına baktığımızda TL’nin reel kaybı %56 oldu. Tablo son derece kötü ama Merkez Bankası tüm bu bozulan dengeye karşın büyümeyi tercih etmeye devam ediyor. Yani enflasyon olsa da faiz düşük kalsın ki rakamsal olarak büyümüş olalım. Rakamsal diyoruz çünkü, ekonomik büyüme hanehalkının refah düzeyini artırırsa karşılık bulur. Enflasyon karşısında her gün gelirin azaldığı bir ekonomide sadece belli bir kesim büyümeye devam etmiş olur.
Bugünkü toplantının metninde geçen toplantıya ek olarak bir ifade kuvvetlendirilirken bir ifade ise eklenmiş.
İlki: “Banka, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini ilave tedbirlerle kararlılıkla uygulamaya devam edecektir.”
İkincisi: “Değerlendirme süreçleri tamamlanan teminat ve likidite politika adımları devreye alınacaktır.”
Bu ifadelerle aslında TL’yi korumak için çabalandığı ve yeni uygulamaların geleceği belirtiliyor ki bunlardan birinin enflasyona dayalı bir tahvil olması bekleniyor. Fakat KKM’nin etkisi gibi gelecek yeni uygulamaların da etkisinin zayıf kalmasını bekliyoruz. Neden? Çünkü arada %56’lık bir farkın olduğu para birimi kaybını böyle sistemlerle kapatamazsınız, sadece borçlanmayı artırarak zaman kazanmış olursunuz ki bu da bir kartopunun çığa dönüşmesi riski demek oluyor. Ama bu durumun hiç değilse seçimlere kadar devam etmesi hedeflenmiş görünüyor.
Dün yükselişini hızlandıran USD/TRY kuru 16,48’e çıktı. Bugün karar sonrası kurun 16,30’lu seviyelerde durması ve son saatte 16,20’ye düşmesi arka planda bir döviz satışı mı oluyor? Sorusunu akıllara getirdi.
Döviz satışı demişken TCMB’nin net rezervler 9,6 milyar dolara indi ve Ocak sonrası en düşükte. Swap hariç rezervler ise -55 milyar dolarda. Aslında Merkez Bankası kendisiyle mücadele ediyor. Bakınız durum şöyle:
Enflasyon yüksek ve küresel tedarik sorunu varken yani ortam uygun değilken gelen faiz indirimi kuru coşturdu. Kurdaki yükseliş haliyle enflasyonu daha da tetikledi. Kur daha fazla çıkmasın diye hem Merkez Bankası döviz satıyor hem Hazine TL borçlanarak önlemler almaya çalışıyor. Bu savaşın sebebi belli ve banka ya da topluca ekonomi yapıcılar diyelim, kendileriyle savaşıyorlar. Bu zihniyet değişmez ise bugün 16,40’larda olan kurda çok daha yüksek seviyeleri ve maalesef ki enflasyonda da yine yeni rakamları görebiliriz.