Dün IMF her yılın Nisan ve Ekim aylarında yayımladığı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nu (WEO) “Savaş Küresel Toparlanmayı Geciktiriyor” başlığı ile yayımladı. Raporda genel hatları ile Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın küresel ekonomik büyümeyi yavaşlattığı, bu nedenle en son Ocak ayında yayımlanan özet tahminlerden bu yana küresel ekonominin savaş nedeniyle giderek kötüleştiği dile getirildi. Raporda aynı zamanda savaşla daha da şiddetlenen enflasyonun çoğu ülke için bir tehlike olduğunun da altı çizildi. IMF tüm ülkelerin ekonomik büyüme rakamlarını aşağı yönlü revize ederken 2022 yılı küresel ekonomik büyüme tahminini de %4,4’ten %3,6’ya düşürdü. IMF savaş nedeniyle bu yıl Rus ekonomisinin %8,5 ve Ukrayna’nın da %35 küçüleceği tahmininde bulundu. Aşağıdaki tabloda raporda yer alan bazı ülkelere ilişkin büyüme tahminleri yer almaktadır.
Özetleyecek olursak raporda savaşın ekonomik büyümeleri azaltacağı enflasyonu ise gelişmiş ve gelişmekte olan ülke fark etmeksizin artırarak kalıcı hale getireceği bekleniyor. Raporda altı çizilen bir diğer konu da enflasyonla mücadelede çoğu ülke merkez bankasının sıkı para politikası uygulaması ile faizlerin artacağı öte yandan birçok ülkenin ise savaşın ekonomiler üzerindeki olumsuz etkilerini bertaraf etmede sınırlı maliye politikası alanına sahip olduğu vurgulandı.
Gelelim raporda yer alan Türkiye ile ilgili beklentilere;
IMF Türkiye’nin ekonomik büyüme tahminini 2022 yılı için %3,3’ten %2,7’ye düşürürken 2023 tahminini ise %3,3’ten %3’e düşürdü. Büyüme beklentilerinin de piyasa beklentileri dâhilinde olduğu söylenebilir. Fakat buna rağmen bu yıl için ekonomik büyümeye dair riskler aşağı yönlü görülüyor, yani bu tahminlerin çok altında bir büyüme bizi bekliyor da olabilir. Şöyle ki, bu yılın ilk çeyreğindeki büyümenin öncü göstergelerinden olan sanayi üretim endeksi ve kapasite kullanım oranı gibi veriler ilk çeyrekte fena bir büyüme rakamı olmayacağının sinyalini veriyor. Bu noktada ilk çeyrekte %5-6 arası bir büyüme rakamı gelebileceği düşünülüyor. Fakat yılın geri kalanında büyümede önemli bir yavaşlama bekleniyor. Bildiğimiz gibi pandemiden bu yana Türkiye’de büyümenin ana kaynağı dış talep yani ihracat ile ithalatın farkı olan net ihracat. Dolayısıyla son dönem ihracat rakamlarına baktığımızda yavaşlama sinyali görmeye başladığımızı belirtmiştik. Haliyle bu yavaşlamanın hem ihracat yaptığımız ülke gelirlerindeki azalma hem de ihracat maliyetlerindeki artış nedeniyle daha da artacağı bekleniyor. İthalat tarafına baktığımızda ise enerji ve emtia fiyatlarındaki artış nedeniyle giderek arttığı ortada. Haliyle ihracatın azalması ve ithalatın artması ile net ihracat giderek azalacağından ekonomik büyümeyi aşağı çeken önemli bir etken olacaktır.
Öte yandan büyümenin diğer kaynağı olan iç talep tarafına baktığımızda orada da büyümeye güçlü bir katkı beklenmiyor. Sene başında yapılan ücret ve maaş zamları çoktan eridi. Hatta enflasyondaki artış nedeniyle 2. çeyrek sonu ve 3. çeyrek başı gibi de talep yıkımı (enflasyondaki artış nedeniyle alım gücünün azalması nedeniyle talebin azalması) kaynaklı olarak ekonomik büyümede bir azalma bile bekleniyor. Sözün özü 2022 yılı için %2,7’lik büyüme şu an için en iyi senaryo olarak da görülebilir.
Raporda Türkiye ile ilgili en çok yankı bulan kısım ise enflasyon ile ilgili tahminler oldu. Raporda bu yıl için enflasyonun ortalama olarak %60,5 yıl sonunda ise %52,4 olacağı tahmin ediliyor. Hatırlarsak Aralık ayında TÜFE %13,58 oranında artmıştı. İşte ortalama enflasyonun yıl sonu enflasyondan daha yüksek olmasının sebebi Aralık ayındaki bu yüksek aylık enflasyon sebebiyle ortaya çıkacak olan baz etkisi. IMF’nin yıl sonu enflasyon beklentisinin piyasa beklentileri ile uyumlu olduğu söylenebilir. Çünkü şu an için piyasadaki hâkim beklenti yıl sonu enflasyonunun en iyi ihtimalle %50’nin altında olmayacağı yönünde. Tabii savaşın devam etmesi halinde bu oran çok daha yüksek gerçekleşecektir.
Raporda Türkiye ile ilgili asıl ilgi çeken kısım ise 2023 yılı enflasyon tahmini oldu. 2023 için ortalama %37,2, yıl sonu için %29,7’lik bir enflasyon tahmini var. TCMB’nin en son enflasyon raporunda 2023’de enflasyonun %8,2’ye düşeceği tahmininde bulunduğunu düşünürsek TCMB tahmininin IMF ve hatta piyasadaki hâkim beklentiye göre ne kadar iyimser olduğu anlaşılıyor. 28 Nisan’da TCMB yılın ikinci enflasyon raporunu yayımlayacak. Büyük ihtimal enflasyon rakamları yukarı yönlü revize edilecek ama çoğu zaman olduğu gibi bu konudaki beklentim yine TCMB’nin tahminlerinin oldukça iyimser kalacağı yönünde.
Enflasyon demişken şu meseleye de değinmek isterim;
Geçtiğimiz hafta TCMB faiz karar metninde enflasyonun nedeni dış nedenler vurgusu yapmıştı. Bunun üzerine son günlerde %61’lik enflasyonun ne kadarı iç nedenlerden yani bizden, ne kadarı dış nedenlerden kaynaklanıyor tartışması var. Bu konuda piyasadaki hâkim düşünceye göre enflasyonun yaklaşık olarak %45’lik kısmı iç nedenlerden, geriye kalan yaklaşık %15’lik kısmı ise dış nedenler kaynaklı. Hatta şunu da eklemek isterim; çekirdek enflasyon ağırlıklı olarak bir ülke ekonomisinin iç nedenlerine bağlı enflasyonu yansıtır, haliyle para politikasının müdahale alanı içinde olan enflasyon anlamına gelir. Son açıklanan çekirdek enflasyonun (özel kapsamlı TÜFE göstergesi C) %48,3 olduğunu da göz önüne alırsak bizden kaynaklanan enflasyonun da ne kadar olduğunu bir kez daha anlamış oluyoruz.
Türkiye’de Enflasyon Bileşenleri