TÜİK verilerine göre TÜFE , Ekim ayında önceki aya göre %2 arttı ve geçen yılın Ekim ayına göre %8,55 oldu. TÜFE’nin yıllık bazda %8,55’e gerilemesinde baz etkisi belirleyici oldu, yani enflasyonun 2018 Ekim’de %25,24 ile son 15 yılın zirvesine yükselmesine kıyasla 2019 Ekim’de %8,55 oldu.
Dikkat çeken önemli bir nokta ise TÜFE’nin geçen aya göre aylık %2 artması. Yıllık bazda baz etkisi ile gerileme olmasına karşın aylık bazda %2 oranındaki artış hiç de az değil! Ayrıca gıda enflasyonunda da aylık %1,62 oranında artış yaşanırken birçok temel gıda ürününün fiyatında da son bir yılda ciddi oranda artış yaşandı (Kuru fasulye %37, bulgur %29, makarna %24 ekmek %15).
Baz etkisi ile tek haneye gerileyen TÜFE’nin sonraki aylarda yeniden çift hanede seyretmesi bekleniyor, ancak son rakamlar TCMB’nin Aralık ayında bir faiz indirimine daha gitmesinin önünü açtı. Merkezin çok kısa süre içinde çok yüksek oranlarda yaptığı faiz indirimini riskli buluyoruz, ancak özellikle hükümetin çok düşük faiz isteğinin de etkili olmasıyla merkezin son enflasyonla beraber faizi %12’lere kadar düşürmesi olası görülüyor.
2018’in 2. çeyreğinde başlayan kur atakları ve siyasi risklerin artmasıyla tetiklenen enflasyon, Ağustos’ta yaşanan kur şoku ile son 15 yılın zirvesine çıktı. Bu tarihten sonra kuru dengede tutmak için ciddi rezerv harcanması ve maliye politikasındaki gevşeklik ile yaşanan açığın da kapanması için ciddi hibelerin yapılmasıyla oldukça zor durumda kalan TCMB, son olarak da -her ne kadar küresel koşullar ve göstergeler faiz indirimine olanak sağlasa da- yüksek faiz indirimleri ile manevra alanını zorlaştırıyor. ABD ile olan siyasi ilişkilerin çok hassas olması, yaptırım kararları alınması, F35 konusundaki belirsizlik ve jeopolitik riskler sürerken yurt içi göstergeleri de eklersek TL varlıklar üzerindeki baskının devam ettiğini söylemek mümkün. Bu süreçte merkezin temkinli duruş devam edecek açıklamasına karşın 1000 bp faiz indirmesi ve son enflasyon verisi ile +200 bp indirim beklentisi 2020’deki alanını zorlaştırabilir!