Tüketici enflasyonu son bir yılda %79,6 oranında arttı. Üretici enflasyonu ise %144 oranında yükseliş yaşadı ve 1990’lı yıllardan bu yana en yüksek seviyeler görüldü.
Türkiye, dünyada enflasyonu en yüksek ülkeler arasında yer alıyor. Ülkede enflasyon orta vadedeki yükselişine baktığımızda hareketliliğin 2018’de arttığını görüyoruz. Bu tarihteki fiyat artışında kur etkisi çok baskındı. Sonrasında sıkı para politikası ile kısa süreli düşüş oldu, çünkü sıkı para politikası çok kısa sürdü.
2018’den pandemi etkilerine gelene kadar enflasyonun yükselişinde iç etkenlerin payı vardı. Pandemi sonrasında elbette küresel etkenler arttı, fakat aynı süreçte farklı bir politika uygulamasına geçilmesi enflasyonun artış hızını tetikledi. Bunu Eylül 2021’den itibaren net görüyoruz.
Eylül 2021’de enflasyon %19,5, dolar kuru ise 8,30 yakınındaydı. Bu tarihten sonra yurt içinde büyüme odaklı strateji uygulanması ve bunun için de para politikasının gevşetilmesi kur şokuna neden oldu. Kötü olan durum ise aynı dönemde dünyada pandemide tıkanan ekonomik faaliyetler tedarik sorununu körükledi. Yani özetle zamanlama bu uygulamayı destekleyecek durumda değildi. Hem biriken kur etkisi hem dünyada artan enflasyonist baskılar ve sonrasında da yaşanan savaş ülkedeki enflasyonu 24 yılın en yüksek seviyesine çıkardı.
Enflasyonda zirve görüldü mü?
Aylık artış oranları hızda yavaşlama olduğunu söylüyor. ÜFE de TÜFE de son ayda önceki aylara göre daha az yükseldi. Enflasyonda düşüşü destekleyecek küresel gelişmeler enerji, gıda ve emtia fiyatlarıdır. Gıda noktasında tahıl koridorunun fiyatlardaki ralliyi azaltması bekleniyor. Petrolde büyüme baskısı ile bir miktar gerileme var, emtiada zirvelere göre yine bir miktar geri çekilme var. Fakat bu oranlar dünyada rekor seviyelere çıkan enflasyonda öyle hissedilir bir keskinlikte düşüş yaratacak oranda değil. Ayrıca savaşın devam etmesi ve yaptırımların özellikle kış aylarında belirsizliği artıracak olması, pandemide de yine kış aylarında sınırlı kısıtlamalara gidilmesinin beklenmesi gibi faktörler küresel ferahlamanın daha zaman alacağını gösteriyor.
İç tarafta ise kur etkisinin çok olmadığı söylense de kur baskısı elbette var. Döviz seviyeleri rekorun hemen yakınında ve daha kötüsü bu seviyelerde bir dengelenme var, dolayısıyla artık maliyetlerde taban alınıyor bugünkü seviyeler. İthalata bağımlılık ve cari açığın sürmesi de istenen desteğin alınmasını engelliyor.
TCMB Başkanı Kavcıoğlu, dün katıldığı borsalar birliği toplantısında açıkça uygulanan ekonomi modeline sadık kalacaklarını söyledi. Bu açıklama düşük faiz politikasının da devam edeceği anlamına geliyor.
Enflasyon ve faiz farkının %65 ile rekor seviyeye çıkması TL’nin tercih noktasından ne kadar uzakta olduğunun kanıtıdır.
Enflasyon sunumunda Eylül- Ekim dönemi %80-%85 aralığına işaret etse de Kavcıoğlu, enflasyonun %80’i aşmayacağını düşündüklerini söyledi ve bu aydan sonra da artış hızında azalma beklediklerini belirtti. Bu noktada kurda görülecek bir rallinin enflasyonda yeni bir dalga yaratması ihtimalini göz ardı etmemek gerekir diye düşünüyoruz. Bugünkü seviyelerin üzerine her atak yeni bir maliyet demek oluyor.