Küresel piyasalardaki iyimserlik yerini daha dikkatli takibe bıraktı. Fed’in Haziran kadar şahin olmadığı son toplantısının hemen ardından ABD’nin teknik olarak resesyona girmesi doları zayıflattı, tahvillerde düşüş yaratırken endeksleri destekledi. Üzerine şirketlerin çeyreklik kazançlarının da beklentilerden iyi olması endekslerdeki pozitif havayı destekledi. Ancak bu ne kadar sürebilir diye baktığımızda küresel enflasyon ve resesyon durumu istenen toparlanmanın önüne geçebilir.
Büyük ekonomilerdeki duruma baktığımızda, Çin beklenenden fazla küçüldü ikinci çeyrekte. Bugün açıklanan imalat PMI ise Haziran’a göre düşüşe işaret ediyor, ama Mart-Mayıs dönemine göre iyi. Yine de Çin’de ibrenin zayıflaması hayra alamet değil elbette ve piyasalar için moral bozan bir durum.
ABD tarafında çok büyük bir sapma oldu. %0,5 büyüme beklentisine karşın %0,9’luk bir daralma yaşandı. Yetkililer işler yolunda dese de verilere göre ülkede üretim yavaşlıyor, işsizlik yardım talebi artıyor, hizmet sektöründe maliyetler yükselmeye devam ederken konut piyasasında yavaşlama var. Satışlarda son aylarda ciddi düşüşler görülüyor, ama fiyatlardaki yavaşlama daha az hissedilir seviyede. Ülke ekonomisinde çift hane enflasyon riski henüz atlatılmış değil.
Euro Bölgesi’nde Almanya yorgun düştü ve ikinci çeyrekte büyüme gösteremedi, Fransa %0,5 büyüdü ve bölge ortalaması baz alındığında ise pozitif bir sürpriz oldu ve %0,7’lik büyüme yaşandı. Fakat bu büyümenin gerçek ve tabana yayılan bir büyüme olmadığı görüşündeyiz. Bölge ekonomisinde ABD’ye göre daha keskin bir yavaşlama var. Üretim ve hizmet tarafında tat tuz yok, hatta daralma endişesi oldukça can sıkıyor. Olumlu ayrışan nokta ise istihdamda kendini gösteriyor. Bölge ekonomisindeki aksaklıklar henüz işsizlik oranını bozmuş değil. Bugün açıklanan son veriye göre %6,6 oranı son ayda da korundu.
Yurt içinde de durum iyi değil. Her ne kadar ilk çeyrekte büyüme olsa da kabul edilmeli ki her dönem kazanan kesim dışında kimse %7,3’lük büyümeden pay alamadı. Çünkü ülkedeki enflasyon dünyanın da ilk sıralarında. Ekonomik aktivite de yavaşlama var. Bugün açıklanan imalat PMI Mayıs 2020 sonrası en düşük seviyeye geriledi ve tüm alt gruplarda bir yavaşlama oldu. 5 aydır daralma bölgesinde olunmasının en büyük sebebi elbette ki maliyetler. İthalat maliyetleri, kur etkisi, enflasyon derken sektörde durumlar hiç iyi değil.
Cuma günü İSO temsilcileri ile TCMB Başkanı arasında geçen diyalog da son derece kötüydü. Hatırlarsak hemen önceki gün enflasyon sunumunda soruları cevaplayan Kavcıoğlu, kredilerin %14 olan politika faizi yakınında olduğunu söylemişti. Bu noktada ticari kredilerin %30’ların üzerinde olduğuna dair bir cevaba ise, bakarız, olmamalıdır şeklinde cevap vermişti. Sanayicilerin piyasadaki kredilerin çok yüksek olduğu ve kredi bulamadıklarına dair şikayetlerine ise Kavcıoğlu’nun verdiği cevap malumunuz: Alma abi o zaman!
Piyasada çok ciddi güven sorunu var ve tüm bu yaşananların sebebi de bu güvensizlik. Kredi veren taraf alıcının krediyi doğru kullandığına güvenmiyor. Sanayici ise kredi kullanamıyor, kullanabilirse de önden sipariş veriyor, çünkü fiyatlara güvenemiyor. Bu ortamda bu üslup ve yaklaşımla hangi sorun nasıl çözüm bulabilir ki…
Bu hafta PMI verilerinin yanında ABD istihdam seti takip edilecek. Eğer sektörde de yavaşlama söz konusu olursa resesyonu kabul etmeyen yetkililerin dayanakları da sallanmış olacak. Zayıf istihdam durumu elbette dolar üzerinde de baskıya neden olabilir. Geçen hafta 105,55’te duran ABD Dolar Endeksi için negatif verilerle 103,50-103’ye doğru geri çekilme görülebilir.100 günlük hareketli ortama 103’ten geçiyor. Ancak ABD’de yaşanan bu durum Çin, Avrupa ve diğer ülkeler için de geçerli olduğu için kim daha görece iyiyse o pozitif ayrışacaktır.
Dolar/TL kurunda geçen haftaki 17,91 seviyesi rekor kapanıştı. Gün içinde ise bugün 18’e doğru ataklar yaşanıyor. Kurda düşüş işareti veren bir gelişme olmaması alımların da maalesef güçlü kalması anlamına geliyor. Bu seviyelerdeki kapanışlar yeni rekorların önünü açıyor.