Dünya borsalarındaki iyimser görünüm kısa sürdü ve yeniden satış dalgası yaşanıyor. Dünün ardından bugün de Asya ve Avrupa %1 kadar gerilerken gelişen ülke borsalarında da benzer bir durum var. Neden?
Çin’de ekonomi kaldığı yerden devam etmeye başladı, yani günlük petrol tüketimi arttı. ABD’de ise ham petrol stokları son haftada artsa da toplamda stoklar son derece düşük seviyede ve benzin fiyatları zirvede. Avrupa’da Rusya’dan gelen gaza uygulanacak ambargoyu da ekleyince petrol fiyatları yükselişini sürdürüyor. Brent 126 dolara, ham petrol ise 122 dolara çıkarak Mart ayı zirvesine geri döndü.
Petroldeki yükseliş artık direkt enflasyon demek, çünkü taşımacılık-lojistik maliyetlerindeki artış iğneden ipliğe her şeye yansıyan bir etki yaratıyor. Üzerine gıdada özellikle Rusya – Ukrayna savaşıyla artan fiyatları ve emtia grubunu da eklediğimizde görümün enflasyonun artış hızının hiç azalmadığına işaret ediyor.
Yüksek enflasyon, merkez bankalarının da daha sıkı bir politika uygulaması anlamına geliyor ve sıkı para politikasında faizlerin yükselmesi haliyle borsalar için negatif. Buna bir de küresel büyüme sorununu eklediğimizde büyümenin en büyük destekçileri olan bankalar, seyahat, havacılık gibi sektörler en çok düşenler oluyor.
Özetle enflasyona sebep gelişmeler, nihayetinde artan enflasyon ve buna bağlı politikalar endeksleri zayıflatıyor.
Hizmet ve imalat sektörlerinde Mayıs ayında yavaşlama var, bunda en önemli neden elbette ki maliyet ve öncü veriler enflasyonun yüksek kalacağını gösteriyor. ABD’den Mayıs rakamları yarın açıklanacak ve tıpkı Nisan’da olduğu gibi Mayıs’ta da hissedilir bir durulma yaşanmaması gelecek haftaki FOMC toplantısı öncesi doların güçlü kalmasını sağlayabilir. Nisan enflasyonu Haziran ve Temmuz’da 50’şer baz puan beklentisini artırmıştı. Mayıs verisi ise Temmuz’dan sonrasının hızı bakımında önemli olacak. Yani görünüm küresel risklerin arttığını haliyle de iştahın zayıfladığını gösteriyor.
Bu noktada TL varlıklarda neler oluyor?
Öncelikle dün borsada yaşanan %4’lük düşüş ve bankalardaki %6’ya yakın düşüş belirttiğimiz gelişmelerin dışında bir hareket oldu. Çünkü oran son derece fazlaydı. Tahminler hem rekor sonrası düzeltme hem de gelmesi beklenen enflasyon bonoları öncesi panik olabileceği yönünde.
Buradaki önemli nokta şu: Evet borsa teknik olarak TL bazında rekor kırıyor, ama dolar bazında yine düşük. 2021’de 130 dolar altındaydı, bu sene 150’lerde ama destek yok borsaya. Yerli yatırımcı sayısının arttığı, yabancının ise gittiği ve likiditenin düşük olduğu bir piyasa konumunda. Yerli için en ucuz yatırım alanlarından. Yabancı ise iç riskleri çok yüksek görüyor ve gidiyor. Böyle olunca teknik seviye açısında rekordan bahsedilebilir. Tıpkı %7’lik büyümenin hanehalkı tarafından hissedilmemesi gibi.
Kur ve CDS cephesinde durum son derece kötü. 770 puanı aşan bir risk primi ve 17,20 üzerinde fiyatlanan dolar kuru… Bugünkü oynaklıkların hepsi bizlere Aralık'ta olduğu gibi yüksek enflasyon olarak dönecek, dolayısıyla enflasyon noktasında zaten pasif kalan Merkez Bankasının Cumhurbaşkanının son açıklamalarından sonra faize de dokunması beklenmiyor. Böyle olunca bu sarmaldan da çıkılamıyor.
Dolar/TL'de 17,15’i son derece kritik bulduğumuzu uzun zamandır belirtiyoruz. Dün itibarıyla bu dirence gelen fiyatta teknik olarak verebileceğimiz bir direnç noktası yok. Sadece tarihi zirve olduğu için 18,40’ı konuşabiliriz. Önemli olan nokta ise merkezden bir müdahale gelmesi kısmı ki bu durumda ateşin harı da artabilir. Çünkü kurun artmasının nedenleri zaten uygulanan politikalar, üzerine gelen müdahale de kendiyle bir savaş durumu yarattığı için etkili olamayacaktır.
Ekte Mayıs'taki hızlanma ve en önemlisi uzun zamandır devam eden yükseliş trendi yer alıyor. Ve uzun vadeli grafik aslında çok açık gösteriyor ki düşüşler istikrar yakalamamış, alımlar hep artarak gelmiş.