TCMB Başkanı Ağbal’ın görevden alınması ile günlük bazda %16 yükselişle rekor sonrası zirveyi gören USD/TRY kuru, haftanın devamında ilk şoku atlattı, ancak fiyat bugün 8,0 seviyesi yakınında işlem görerek geçen haftaya göre %10 primli ve sene başı itibarıyla da %8’e yakın primli. Bu da demek ki Kasım sonrası TL, dolar karşısındaki tüm kazancını silmekle kalmadı %8 kadar da değer kaybetti.
İşin teknik fiyat kısmına gelmeden önce şunu belirtelim ki sadece bu bir haftalık hareketin bile enflasyona maliyeti oldukça fazla. Zaten Mart ayında enflasyonun %16’yı aşması bekleniyordu, bu ay içindeki hareketin de ÜFE ve TÜFE‘ye etkisiyle Nisan ayında da enflasyonun yükselmeye devam etmesini bekliyoruz.
Pandemi döneminde büyük ekonomiler enflasyon zaten çok düşük olduğu için rahatlıkla genişlemeci para politikasına geçtiler, ancak biz ise bu dönemde enflasyona rağmen bu politikayı uyguladık. Bu bir tarafa mali politikada müthiş bir genişlemeye gittik bu tüm dengeleri bozdu. Sonrasını hepimiz biliyoruz, kur rekor kırdı, başkan değişti, politika değişti vs. Ağbal dönemindeki son PPK toplantı özeti dün açıklandı ve metinde dikkatimizi çeken en önemli nokta ise kredi genişlemesinin yeniden canlandığının belirtilmesi. Metinde kısaca şu denmek istiyor; biz parasal sıkılaşma ile kredi hem de talebi düşürmeye çalışıyoruz, ama kredi genişlemesinde ve ithal maliyetlerdeki artış, talep ve maliyet unsurlarında öngörülen kademeli iyileşmeyi geciktiriyor. Biz de görülecek yükselişleri dizginlemek için faiz artırdık. Öden yüklemeli adım da bu, yani gelecek aylarda da bu risk devam edecek demek.
Merkez mevcut riskleri görüyor ve önlem alıyor, bu noktada faiz dışı önlemlerin kullanılmaması eleştirileri var, ancak tüm dengeler bozuk ve riskler de artmaya devam ederken faizi hiç kullanmadan diğer araçlarla bunu sağlamak çok mümkün değil ve merkez bankası da bu nedenle faizi kullanmak zorunda kaldı. Şimdi ise, enflasyonu düşürme hedefli politikanın devam edeceğine vurgu yapılıyor, ama sözün pratikle uyuşması için her şeyden önce faizi düşürmemek gerekir ve sözlü yönlendirmede de sıkı para politikasının korunması gerekir. Uysal döneminde faiz indirimi yapılırken bile metinde sıkı duruşun korunacağı belirtiliyordu, yani bu uyuşmazlık gibi hatalar yapılırsa güven kaybı da giderek artacaktır. Şimdilik piyasalar tedirgin ve ikna olmak istiyor. Cumhurbaşkanından bu yönde bir açıklama gelmedi, Kavcıoğlu ve Elvan’ın yazılı açıklamaları da çok etkili olamadı. Dolayısıyla eğer 15 Nisan’daki PPK toplantısına kadar bu tavır devam ederse toplantı giderek önemli hale gelecek ve bu süreye kadar belirsizlik de devam ederse kurda geri çekilmeler çok sınırlı kalabilir.
2020’de zaten pandemi gibi başlı başına bir gündem varken biz para politikası nedeniyle çok defa bekleyişe girdik. Eylül’de Uysal’ın faiz artırımı, ardından Ekim’de pas geçmesi, kurda durmayan yükseliş, Kasım’daki değişimler ve faiz artırım süreci… 2021’e girdiğimizde ise Mart toplantısı önemli hale gelmişti, çünkü enflasyon ve kurdaki hareket faiz artışını zorunlu kılmıştı, oysa şimdi ise (takvim öncesi bir gelişme olmazsa) Nisan toplantısı çok daha önemli hale geldi. Umarız ki bir sonraki toplantılar bu sebeplerle önemli hale gelmez!
Kurdaki fiyata baktığımızda;
*Öncelikle altını çizelim ki kurdaki hareket henüz dahi oturmuş değil sebebi de belirttiğimiz gibi belirsizlikler…
Haftalık kapanış öncesi geldiğimiz nokta teknik olarak yükselişin hızlandığı seviyelerde. Çok defa üzerinde durduğumuz 7,87 üzeri fiyatlama sürüyor ve bu direnç üzeri alımların canlı olduğu bölge.
8,05 ise yükselişlerin şimdilik ivme kaybettiği seviye ve fiyat 7,87-8,05 aralığında işlem görüyor. 8,05 üzerinde ise 8,35’i izleyeceğiz. Kurun bu haftaki %10’luk atak sonrası bir miktar nefes alması için 7,70’in altına inmesi gerekiyor.