Küresel piyasalar ABD'den gelecek tarım dışı istihdam verisine odaklanırken yurt içinde USDTRY kuru 8,9717 ile rekor kırdı.
Kur neden yükseliyor?
Bu sorunun en kestirme ve en açık cevabı TL'nin değer kaybetmesi, dolayısıyla soruyu TL neden değer kaybediyor üzerinden cevaplamak da en doğrusu.
Doların dünyada ucuz olduğu yani Fed'in gevşek politika uyguladığı süreçte gelişen ülkelere ciddi yüksek oranda sermaye akışları oldu ve Türkiye'de nasiplendi. Fakat bu süreci yurt içi reel sektör tüketim olarak kullandı. Zaten kur düşük deyip ithalata yüklenildi, içeride üretim de azaldıkça azaldı.
Fed sıkı para politikasına geçti, dolar yükseldi, GOP'larda girişler ayrışmaya başladı. Türkiye de bu süreçte kısmen iyiler arasında yer aldı, fakat ABD ile ilişkilerin bozulması, içeride enflasyonun yükselmesi, para politikasının doğru ve sürdürülebilir olmamasıyla TL varlıkların da cazibesi azaldı. Yani TL varlıklar, riski yüksek olduğu için tercih edilmedi.
Yurt içinde siyasi tansiyonun yüksek olması, ABD ile ilişkilerin gerilmesi, yaptırımlar derken 2018'e geldiğimizde TL, rekor düşük seviyeye geriledi.
2018 sonrasına baktığımızda;
ABD ve Rusya ile tansiyon hep yüksek kaldı, fakat para politikası artık bu meselelerin önüne geçti, çünkü başkanlık yetkisiyle TCMB Başkanları görevden alındı, her başkan değişiminin ardından faiz indirimleri geldi, ama ekonomik verilerin uygun olmaması nedeniyle faiz indirimleri yerini daha yüksek faiz artışına bıraktı, böyle olunca başkanlar da değişmeye devam etti.
Pandemi dönemine yüksek faizle giren Türkiye, ilk dönemde faiz indirdi ki neredeyse tüm merkez bankaları bunu yaptı. Ama yine iç nedenlerle bu para politikasının ömrü de kısa sürdü, çünkü enflasyon arttı, ekonomik aktiviteler yavaşladı, kur yükseldi vs.
Ağbal dönemine geldiğimizde alınan tedbirlerle sıkı para politikasına geçildi, diğer taraftan Albayrak'tan koltuğu devralan Elvan da maliye politikasını sıkı tutmaya çalıştı. En nihayetinde para ve maliye politikası uyumlu olmak zorunda fakat bu uyum kısa sürdü. Ağbal'ın görevden alınmasıyla TL'de denge yeniden bozuldu. Mart-Eylül döneminde döviz mevduatları rekor kırdı, yabancı girişi Kasım-Mart dönemine göre azaldı, TL rekor düşük seviyelere geriledi, enflasyon yeniden yükselişe geçti.
Enflasyon noktasında küresel gelişmelere ek para politikasının da payı var, çünkü fiyatların artışında beklentilerin payı da çok yüksektir ve TL'deki rekor kayıplar fiyatların daha da artacağı beklentisine neden oldu-oluyor.
Kavcıoğlu'nun başkan olması ve Cumhurbaşkanının da açıklamalarıyla beraber ekonomik görünüm buna uygun olmasa da her PPK toplantısında faiz indirimine olasılık verildi, bu olasılık ilk 5 ay gerçekleşmedi. Eylül'de ise faiz indirimi için önce evvelki toplantılarda metinde yer alan ifadeler değiştirildi, ardından çekirdek enflasyon konuşuldu, derken faiz 100 bp indirildi. Dünyada pandemi döneminde faiz indiren ya da indirmeyen neredeyse tüm merkez bankalarının faiz artırımına başladığı bu dönemde TCMB, yüksek enflasyon, zayıf istihdam ve TL'deki kayba karşın faiz indirdi. Böyle olunca da piyasalar tepkiyi TL satışı yaparak gösterdi.
Grafikte Eylül başında Kavcıoğlu'nun çekirdek enflasyona dair açıklamaları sonrası yaşanan yükseliş yer alıyor. Görüldüğü üzere Haziran'daki 8,80 rekoru da aşıldı ve PPK sonrası 8,80' destek konumuna geldi.
Küresel tarafa baktığımızda;
Çin ve Avrupa'da oldukça büyük sorunlar var, bu sorun ABD ve diğer ülkeler için de geçerli fakat bu dönemde Çin ve Avrupa daha yoğun yaşıyor. ABD ise göre olumlu ayrışıyor. Böyle olunca dolar da yükselişini hızlandırıyor.
Fed'in parasal sıkılaşmanın ilk adımı olan varlık alımlarında azaltıma başlaması için Kasım ayına kesin gözüyle bakılırken son veriler de bu beklentileri kuvvetlendiriyor. Tarım dışı istihdam bugün bu nednele önemli.
Diğer taraftan petrol ve doğal gaz fiyatları başta olmak üzere enerji, gıda ve emtia grubunda rekor yükselişler yaşanıyor. Tüm bu başlıklarda dışarıya olan bağımlılığımızı da hesaba katarsak enflasyonun yakın vadede düşmesi sadece temenni olabilir.
Bugün dış basında Cumhurbaşkanının Kavcıoğlu'ndan rahatsız olduğuna dair haberler yer aldı. Bu haberler zaten bağımsızlık konusunda büyük güven kaybı yaşayan merkez bankası için yeniden mi görevden alma olacak sorusunu akla getirdiği için TL'de satışlar da hızlandı. Maalesef ki bu duruma çok defa tanık olunması nedeniyle her bir açıklamanın fiyatlaması da ağır oluyor.
Kurdaki yükselişi rekabet olarak adlandırmayı çok doğru bulmuyoruz, çünkü rekabet için üretim olması gerekir. Üretirken bile dışarıya bu denli bağlı olunmasıyla ne kadar verim alınabilir, nasıl bir rekabet avantajı sağlanabilir ki?..
Son olarak grafikte uzun dönemli trende yer verdik. 6,80-7,87 ve 8'li seviyelere doğru ilerleyen fiyatta teknik olarak önemsediğimiz son direnç 8,74'tü ve fiyat son rekor sonrası bu direncin üzerinde kaldı. 8,74 ana direnci üzerinde ise kısa vadeli hareketlerde 8,8940-9,09'u direnç seviyeleri olarak izliyoruz. Bugün 8,97'yi aşan kurda elbette ki 9,0 seviyesi yeni bir eşik olduğu için önemli. Biz kısa vadede 8,8940 üzerinde 9,09'u ilk direnç olarak görüyoruz. Geri çekilmelerde ve kurda volatilitenin azalması içinse 8,60'ın altına inilmesi gerek.