Dolar küresel piyasalarda giderek düşüyor, en önemli nedeni ise pandemi sürecinde genişlemeye giderek piyasalara destek olan politikaların risk iştahını artırması. Bunun yanında ABD’de ekonomik görünümün de kötü olması baskıyı daha da artırıyor. Dün açıklanan işsizlik maaşı başvuruları son haftaların en yükseğinde geldi. Kısıtlamalar nedeniyle hizmet sektöründeki kaybın verilere yansıdığını görüyoruz, ayrıca teşvik paketinin halen uygulanmaması da ekonomik toparlanmayı öteliyor. Fed’in de iş gücü piyasasındaki yavaşlamaya dikkat çekmesi, risklerin altını tekrar çizmesi ve para politikasının mali destek olamadan yetersiz kalacağını vurgulaması ile dolardaki zayıflık da arttı.
Dolar cephesindeki gelişmelerin zayıf kalmasına karşın Euro Bölgesi’nin daha hızlı adımlar atması haliyle eurodaki yükselişi de hızlandırdı, risk iştahı da buna katkı sağladı ve parite 1,2270’e kadar yükseldi.
Hafta içindeki raporlarımızda da belirtmiştik, gelişmelere ilk tepki finans piyasalarından geliyor, reel piyasanın tepkisi ise daha zaman alıyor. Finansal piyasalar pandemi şokunu MB ve hükümet adımlarıyla aştı, hatta iyiyi satın almaya başladığı için borsalar ralli yapıyor. Ancak reel piyasada durum aynı değil. Pandemiye bağlı kısıtlamaların devam etmesi nedeniyle kayıp ve zarar devam ediyor. Toparlanma da finans piyasalarındaki hızda olmayacaktır. Dolayısıyla fiyatlamalara bakıp riskler azaldı demek doğru değil.
Yılın son ayında dolar kan kaybetmeye devam ediyor, gelişen ülke paralarındaki yükseliş ise oldukça iyi ve Güney Afrika randının ardından dün TL’de en iyi performansı gösterdi. TL varlıkların tamamında bir yükseliş var, CDS 350 bp seviyesine kadar geriledi ki kısa süre önce son derece riskli seviyelerdeydi. Tahvil, borsa ve kur tarafında da TL pozitif fiyatlama var. Daha önce küresel risk iştahındaki artışı yurt içi riskler nedeniyle çok defa kaçıran TL varlıklar, bu defa yakaladı. Bunda bu ayki PPK toplantısındaki faiz artışının da etkisi var, ancak sadece faiz artışı demek doğru olmaz. Ağbal’ın şeffaflık vurgusu ve gerekirse enflasyonu düşürmek için sıkılaşma adımlarının artırılacağını söylemesi de etkili oldu. Para ve kur politikasındaki söylemlerden sadece faiz silahının kullanılmayacağını, rezerv artırma politikasının uygulanacağını, bankalar üzerindeki baskının da azaltılacağını anlıyoruz ki bu alanlardaki yanlış politikaların sonuçlarının nelere mal olduğunu gördük. Haliyle her doğru adım TL’yi destekleyecektir ve piyasalar da buna inanmak istediği için şimdilik vaatleri pozitif fiyatlıyor.
Dün 7,70 altına gerileyen USD/TRY kuru bugün 7,72’den işlem görüyor. Geçen haftayı 7,84’ten kapatmasının ardından bu haftayı düşüşle kapatmaya hazırlanıyor ve 7,75 altı kapanışta 7,63’e doğru hareket devam edebilir. Kısa vadede 7,87 kırılmadıkça fiyatlama TL pozitif kalabilir, ancak nereye kadar? Sorusuna bir rakam ile cevap verilemez. 7,78-7,70 bandı bu hafta aşağı yönlü ilerledi ve kademeli olarak 7,60’lı seviyelerde dengeleneme görebiliriz. Kasım’daki kararlar sonrası rekor seviyeden gerileyen kurda son haftada küresel iyimser havanın da katkısı var ve bu hava sürerken merkezin piyasaları ikna eden tonunu koruması TL’yi destekleyecektir. Lakin yaklaşık 7 yıldır hızlı bir yükseliş yaşayan kurdaki trendin değiştiğini söylemek mümkün değil. Düşüş trendi için para politikası adımları yeterli olamaz, hukuk başta olmak üzere sistemdeki alanlarda reformlar gerekli.