Türk Lirası döviz karşısındaki kaybını yeni haftanın ilk işlem gününde de sürdürüyor. Günün ilk yarısındaki kayıp %1’in üzerinde ve lira günlük bazda en çok kaybeden gelişen ülke parası olurken yıllık bazda da (realden sonra) 2. sırada geliyor. Yılın 10 ayındaki kayıp %25’i aştı.
Neden?
Bu soruya döviz kurları her rekor kırdığında cevap verdik tekrar tekrar derine inmek istemiyoruz, ancak özetle şunu diyebiliriz ki yurt içindeki ekonomik planlama, piyasalarla iletişim ve uluslararası tarafta da siyasi-jeopolitik riskler TL’deki kaybın en önemli nedenleri.
Planlamada hükümetin ekonomi kanadının hedefleri, ulaşılabilirliği ve ifadelerinin piyasalarda büyük hoşnutsuzluk yarattığı ortada. USD/TRY kuru bugün 2023 hedefini de aşarak 8,06’ya yükseldi. 3 yıllık planlamanın daha bir ay geçmeden aşılması para birimini yaralayan risklerin arttığını gösterir. Bu noktada yetkililerin piyasalara güven veren ve somut adımlarla doğru iletişimi sağlayan aksiyonlar alması gerekiyor. Yani kurun fiyatına bakılmadığını söylemek espri değil, ciddiyetsizlik olarak görülüyor. Benzer ifadeleri Binali Yıldırım’ın ekonomik hedefler sunumunda “on mu yüz mü artık neyse” açıklamalarına piyasaların verdiği tepkiyle görmüştük.
Kurdaki yükseliş tek başına ekonomi için çok büyük bir risk değildir, ancak enflasyon da yüksek ki daha da artması bekleniyor, cari açık yüksek, alım gücü düşüyor, işsizlik oranı çok fazla, küresel olarak yaşanan süreç zaten belirsizlikleri artırıyor üzerine bir de lokal risklerin artması haliyle bozulmaya neden oluyor.
Türk İş’in açıkladığı rakamlara göre 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı Ekim’de aylık %1,41 arttı ve 2.482 TL oldu. Yıllık %20,59 oldu ve yoksulluk sınırı 8.086 TL oldu. Bir tarafta zar zor geçinmeye çalışan bir kesim var ki geçinmek her ay daha mucizevi duruma dönüşüyor. Bir tarafta da orta halli dediğimiz aylık birikim yapabilecek hane halkı var. O da enflasyon karşısında eriyen gelirini döviz ya da altın alarak korumaya çalışıyor. Zenginler ise her koşulda zengin kalmaya devam ediyor!
Piyasaların merkezden artık faiz artışı beklememesi ile kurdaki atak da hızlandı. Yani bir ay riskleri sıralayıp üzerine faiz artırıp ertesi ay sorunu çözdük faiz artırmıyoruz demek güven kaybına neden olur ki oldu. PPK sonrası rekor kıran kur bugün de rekor tazelemeye devam ediyor. Burada önemli nokta şu: PPK’nın TL’de yarattığı baskı devam ederken hafta sonu Cumhurbaşkanının hem ABD hem Fransa başta olmak üzere AB’ye yaptığı sert eleştiriler siyasi-jeopolitik riskleri de yeniden artırdı. Üzerine doların küresel piyasalarda yükselmesi kurda yeni seviyelere neden oldu.
Son yıllarda rekor ataklar yaşan döviz kurları yükselişte iç faktörlerin küresel gelişmelerden çok daha fazla etkili olduğunu gösteriyor. Haliyle yükselten sorunlar neyse düşüş de o sorunların çözülmesiyle olacaktır.