2021 yılında Yeni Ekonomi Modeli dediğimiz aslında yeni olmayan 2018 yılından beri uygulanan rekabetçi kura dayalı büyüme modeli ile yola devam ediyoruz.
Bu modelde kurlar artacak Türk malları ucuzlayacak, ithalat kesilecek yerini yerli üretim alacak böylelikle ihracatımız artacak döviz rezervlerimiz artacak döviz bağımlılığı azalacak ve arkasından kurlardaki düşüş enflasyonu düşürecek hikayesiyle geldik. Yatırımların artması içinde faiz düşüşleri gerekecekti.
Her fırsatta Cari Fazla vermenin hayal olduğunu özellikle Dolar TL'deki yükselişin ekonomi yüzerinde yıkım getireceğini ifade etmiştik.
Geçen hafta Ticaret Bakanlığı tarafından Mart ayına ilişkin dış ticaret verileri açıklandı. Mart ayında;
Yatırım malı (makine ,teçhizatlar) ihracatı 2.6 milyar $ artarken ithalatı 3.2 milyar $ artmış.
Hammadde ihracatı 12.2 miyar $ artarken ithalatı 25.3 milyar $ artmış.
Tüketim malı ihracatı 7.7 milyar $ artarken ithalatı -2.3 milyar $ azalmış.
Türkiye’nin ithalata bağımlılığı %75-%80 iken hammadde de ithalata bağımlılık %45 olduğu durumda rekabetçi kura dayalı büyüme strateji adını verdikleri aslında 2018'den beri uygulanan Yeni Ekonomik Model ile doları artırmanın sonuçlarının nereye varacağını bilememek gerçekten de ekonomiden hiç anlamamaktır.
Ne yazık ki zamlar devam edecek. Enflasyonda yıl sonunda 3 haneye ulaşacaktır.
DolarTL'nin artmasının dolar milyoneri hatta milyarderleri dışında bu ülkede hiçbir kesime faydasının olmadığının altını basa basa tekrar vurguluyorum!
DIŞ TİCARET DENGESİ (MART)
Ayrıca Mart ayında dış ticaret dengesi 15.3 milyar dolar açık vermiş. İhracatın ithalatı karşılama oranı da %81.8'den %69.6'ya keskin bir düşüş yaşamış.
İşte bunun ana nedeni dolar/TL kurundaki artış ile ithalat patlamasıdır. Cari fazlayı vermeyi düşünenler bu 15.3 milyar dolarlık açığı nasıl kapatacaklar, kapanmayacak ve çarı açıktaki artış sürecektir.
İTHALAT/İHRACAT YAPILAN İLK 5 ÜLKE
Dikkatimi çeken diğer unsur ithalatta ilk sırada 4.1 milyar $ ile Rusya’nın olmasıdır. İthalat ve ihracat yapılan ilk 5 ülkeye baktığımızda durumumuz yukarı tükürsen sakal aşağı tükürsen bıyık. Rusya-Ukrayna savaşının arkasındaki karşı cepheler en çok ithalat ve ihracat yapan ülkeler olarak karşımıza çıkıyor. Bu savaştan en çok zarar görecek ülkelerden biriyiz. Ancak bu savaşta hükümetin uyguladığı arabuluculuk faaliyetinin de son derece muazzam ve doğru olduğunu vurgulamak lazım. Doğruya doğru.
Enerji ithalatımız mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yaklaşık %156 artarak 8,4 milyar dolar, Ocak-Mart döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %188 artarak 25 milyar dolar olmuştur. Bu yılın sonuna doğru enerji ithalatının petrol fiyatlarında düşüş yaşanmazsa 100 milyar doları bulması oldukça mümkün buda yıl sonu cari açığımızın yaklaşık 50 milyar dolar civarında gerçekleşebileceğine işaret ediyor.
Haftaya Şubat ayı cari açık verileri gelecek. Beklentiler cari açığın aylık bazda 7.25 milyar dolar açık vereceği şeklinde.
Yıllıklandırılmış bazda cari açık ise beklentiler dahilinde gelirse yaklaşık 27 milyar dolara ulaşacaktır.
KKM’de 3 aylık sonuçlara baktığımızda;
20 Aralık'ta Gerçek Kişilerin (vatandaşların) 163.5 milyar$ varken
21 Şubat'ta Gerçek kişilerin 158 milyar$
18 Mart’ta Gerçek kişilerin 157.2 milyar$
20 Aralık'ta gerçek+tüzel kişi = 259.6 milyar$ varken
21 Şubat’ta gerçek+tüzel = 237.7 milyar$
18 Mart’ta gerçek+tüzel = 237.8 milyar$
Burada dikkat edilecek unsur sistemin kilitlenmiş olması. Son 1 aylık duruma bakıldığında KKM talebinin bitmeye yakın olduğunu söyleyebiliriz. Son 1 ayda vatandaşlar sadece 800 milyon $ satarken şirketler ise 900 milyon $ alış göstermiş. Son 4 aydır 13.85 barajında takılı kalan kur, KKM talebinin ortadan kalkmasıyla 14.80 seviyesine fırlamış durumda. Bu bize önümüzdeki aylarda kurun yükselişe devam edeceğinin işaretini de vermekte.
TCMB REZERV DEĞİŞİMİ
Şimdi bu dönemde TCMB rezervlerine baktığımızda 17 Mart’tan bu yana brüt rezervler 116.5’tan 108’e gerilemiş, net rezervler 12.2’den 16’ya yükselmiş ve swap yükümlülükleri dışarıda bırakıldığında net rezervler -46.7 milyar dolardan -46.5 milyar dolar dolara çıkmış. Net rezervlerde artış sınırlı. Brüt rezervlerde azalma var. Bu ortamda ileride şirket ve vatandaşların tekrar döviz talep etmesi durumunda ve artan girdi maliyetleri dolara olan talebi artıracağını düşündüğümüzde bizim cari fazla hikayemiz masal oluyor.
Bizede geriye rüyadan uyanmak kalıyor.
NOT: Fed faiz artırım ve bilanço azaltım etkisine değinmedim bile…
Dolar üzerindeki baskının Haziran-Temmuz dönemi ile artmasını bekliyorum. Çünkü Dolar/TL ile reel faiz arasında çok sıkı bir ilişki var. Yurtiçinde enflasyon yükselmeye devam ederken faizlerin aynı kalması yeni bir kur şokunu beraberinde getirebilir. Kurdaki artış yeni zamların gelmesi anlamına geleceğinden Türkiye’de 90’lı yıllarda görülen sarmal tekrar gün yüzüne çıkmış durumda.
2 Eylül 2021 - 4 Nisan 2022 arasında bize benzer bazı ülkelerin kur ve reel faiz farkı;
Reel faizi 4.52 puan artan Brezilya'da USD/BRL %11 düşmüş.
Reel faizi 29.25 azalan Türkiye'de USD/TRY %77.08 değer kazanmış.
Reel faizi hemen hemen aynı olan Meksika,Hidistan,G.Afrika kur hemen hemen sabit kalmış.