Küresel piyasalarda gündem First Republic Bank (FRC) hisselerindeki düşüş. Bankanın dün açıklanan bilançosu beklentilerden daha kötüydü ve ilk çeyrekte banka mevduatlarından 100 milyarın üzerinde çıkış yaşanması hissenin %50 gerilemesine neden oldu. Bugünde %21 oranında düşüş yaşanmasının ardından işlemler durduruldu.
Bu durum bize elbette ki Mart ayında yaşan türbülansı hatırlatıyor. Mart ayında ABD’de likidite sorunu yaşayan bankalardan biri de First Republic Bank idi. Büyük bankaların 30 milyar dolarlık yardımı ile banka batmaktan kurtulmuştu. Ama ilk çeyrek raporu bankanın ayakta kalmasının zor olduğunu gösterirken kulislerde devlet tasfiyesi olabileceği ve bankanın 100 milyar dolara yakın bir tutarda varlık satışı yapabileceği konuşuluyor.
Bugün borsalar bankacılık krizinin gerçekten atlatılamadığı endişesiyle satış yaşıyor. En çok da büyümeye duyarlı olan ham madde ve teknoloji hisselerinde gerileme var.
Şimdi gelelim hangi olasılıkların fiyatlandığına;
Mart ayında bankalardaki likidite sorunu hem kriz hem de buna bağlı resesyon endişesini artırmıştı. Bugünlerde de aynı endişe var ve bu nedenle hisse düşüşlerinde de ayrışma var. O zaman şöyle diyebiliriz: Kriz korkusu ve resesyon endişesi risk iştahını düşürüyor.
Bir diğer fiyatlama ise Fed ve ECB’ye ait. Yine Mart ayına dönersek Fed yetkilileri faizi sabit tutmayı görüşmüş ama 25 baz puanlık artışta karar kılmışlardı. Hem ABD hem Euro Bölgesi’nde yetkililer bankalardaki sorunun atlatılması için ne gerekiyorsa yapmışlardı. Çünkü piyasalarda karamsar görünümün devam etmesi demek dengelerin de bozulması anlamına geliyor ve ABD, İsviçre, İngiltere, ECB gibi büyük merkez bankaları kendi bankacılık sistemlerinin gayet güçlü olduğunu söyleyerek piyasaya güven vermeye çalıştılar. Peki başarılı olabildiler mi? Mart ayında yaşanan sarsıntı mudilerin değim yerindeyse en güvendikleri bankalara yani en büyüklere kaçmasına neden oldu. Ayrıca bilançolar ya da en ufak bir haber akışı piyasalara anında etki ediyor. Bu da stresin yüksek olduğunu gösteriyor.
Zaten enflasyon ve büyüme sorunu varken finansal bir kriz, asla ve asla bölgesel kalamaz. Bu da küresel ekonominin çok ciddi bir buhrana sürüklenmesine neden olur. Haliyle piyasalar sürecin kötüye gitmemesi için Fed’in Mayıs toplantısında ne diyeceğini ve nasıl karar vereceğini bekliyor.
Mart’ta da ilk günlerde pas geçilmesi beklenirken toplantıya yakın 25 baz puan beklentisinin arttığını dikkat alırsak, şu anda Fed’in duracağı yönünde bir beklenti var, ama çok düşük. Gerek haftanın devamında açıklanacak veri ve bilançolar gerekse de piyasaların ikna olma isteği toplantıda etkili olacaktır.
Yurt içindeki karamsarlık da küresel piyasaları aratmıyor. Yıla kötü başlayan ve giderek düşük hacim, zayıf işlem ve tatsız bir görünüm çizen BİST 100 endeksi 4.770 puana gerileyerek bu ayın en düşük seviyesini test etti. Borsada zaten bir süredir ciddi anlamda bir hareket yok. Bunun en büyük sebepleri ise KKM, dövizdeki hareket ve faiz.
Politika faizi %8,5 olsa da asla piyasalarda faiz bu oranlarda değil.
Bankaların mevduat faizleri %25 yakında ve son derece yüksek.
Dövizde TCMB tabelasına göre önemli bir hareket yok gibi görünse de serbest piyasa ile makasın %5’ten fazlaya çıkması haliyle fiziki işlemleri de artırdı.
Bir yanda böylesi durum var, diğer yanda ise 2022’de zirveleri gören ve her seviyeden alınan hisselerin yarattığı zarar var. Ayrıca piyasadaki yatırımcı sayısı artsa da meblağlar çok düşük ve küçük yatırımcılarla nereye kadar ne hızla gidilebilir? Borsada görünüm iyi değil.
Teknik olarak çok defa belirttiğim ve korunmaya devam edilen 4.700 puan desteğini yine izleyeceğiz. Eğer seçim öncesi bu seviyeler korunmaya devam edilirse 4.700-5.370 arası fiyatlama devam edebilir. Lakin 50 ve 100 günlük hareketli ortalamanın altında seyreden fiyatta baskı artarsa 4.700 altını konuşabiliriz. Ben 4.155 puan seviyesini önemli görüyorum yakın vade için ve 200 günlük hareketli ortalama da 4.300’e gelerek takip ettiğim desteğe yaklaşıyor. Seçimin ikinci tura kalması durumu ve o aradaki dönemin borsada hareketlilik oluşturabileceğini düşünüyorum.
Tüm bunlara ek olarak, yazının başında bahsettiğim bankacılık krizi korkusunu tetikleyecek her gelişme de endekse olumsuz yansıyacaktır.