TCMB, dünkü PPK toplantısında faizi 200 bp artırdı, medyan beklenti 100 bp olurken bizim beklentimiz ise 150-200 bp aralığındaydı.
Piyasalar neden faiz artışı bekliyordu, merkez bankası neden 200 bp faiz artırdı?
En temel sebep enflasyon ve kurdaki yükselişti, çünkü enflasyon ve faiz arasındaki denge bozulmaya başladı, kurdaki yükselişin gecikmeli maliyetini de eklersek %17’lik oran yetersiz kalıyordu. Bu da demek ki Mart ve Nisan ayında enflasyon yükselmeye devam edecek ve merkez de risklere karşı önden yüklemeli hamle yaparak 200 bp faiz artışı yaptı.
Yüksek faizin büyüme başta olmak üzere ekonomi için ciddi riskler barındırdığını hepimiz biliyoruz ve yine hepimiz mevcut sorunların para politikasıyla aşılamayacağını da biliyoruz. Bu noktada merkez üzerine düşeni yapmak zorunda ki yapıyor, ancak asıl yapısal sorunlara gerçekçi çözümler bulunmadıkça bu faiz artışının sonu yok. Bunu %24 faiz oranında da kısa süre önce tecrübe etmiştik. Yani son yıllardaki faiz-enflasyon-kur sarmalında henüz sağlıklı bir ilerleme kaydedebilmiş değiliz.
Merkez bankalarının pandemi nedeniyle para bastığı ve risk iştahının da yüksek olduğu bu süreçte istenen sermaye girişi henüz sağlanabilmiş değil ve son hafta verilerine göre yabancı yatırımcı 8. haftada da hisse senedi piyasasından çıkış yaptı. Sene başı itibarıyla çıkış 800 milyon doları aştı. Tahvil tarafında ise son hafta çıkış var ama sena başı itibarıyla girişler 1,5 milyar dolara yaklaştı.
Son aylarda oldukça kötü performans gösteren BİST Bankalar, faiz artışının ardından dün gün içinde %3 primlendi, ancak bugün %1 düşüş yaşıyor. Dünkü yükselişte yabancı girişi etkiliydi, yani faiz yine yabancıya yaradı.
BİST 100 tarafında küresel etki ile geri çekilme olmadığı zaman alımlar hızlanıyor, bu hafta içinde de rekor denemelerinden bunu gördük. Ancak borsada yabancı sayısı giderek azalırken sadece belli hisselerin yükselmesi, genelden destek alınmaması fiyatlamalara karşı kaygılı olmamıza neden oluyor.
ABD’deki enflasyon hikayesini fiyatlayan piyasalarda dün tahvil faizleri önce hızlıca yükseldi, ardından da geri çekildi. Buna bağlı ABD Dolar Endeksi de zayıfladı ve gelişen ülke paralarında da dolar baskısı azaldı. TL, bu fiyatlamaya faiz desteğini aldığı anda denk geldiği için gün içi primlenme %2’yi aştı. Bugün de dolardaki düşüşle TL, günlük bazda en iyi olmaya devam ediyor. Ancak geçen hafta bunun tam tersini söylüyorduk, TL en çok değer kaybeden para idi. İşte bu volatilite en kötüsü.
Haftanın son işlem gününde kurdaki seyre baktığımızda;
Beklenti üzeri faiz artışı ile hızlıca gerileyen kur bugün de 7,25 desteğini test etti. Son haftadaki yüksek oynaklığın ardından fiyatın 7,20’li seviyelerde dengelenmesi yükseliş trendinin de gücünü koruması demek oluyor. Çok defa belirttiğimiz durumu yinelersek, kurda 6,80 altı hareketlerin devamı için yurt içi pozitif gelişmelerin artması gerekiyor. Dolayısıyla kur 6,80’li seviyelere gerilese de devamı önemli ve gelmedikçe trendde de değişim için başlangıçtan bahsedemeyiz. Yükselişlerde ise 7,87’yi trendin hızlanacağı seviye olarak izliyoruz. Bu aralık spread olarak fazla görünse de çok değil, bir ay öncesine bakarak kurdaki hareketleri görmek yeterli. Bu yüzden volatiliteyi riskli buluyoruz.
Bir de altın var tabii.. Tahvil hareketi ile dün gerileyen ons, bugün kaybını telafi etmeye çalışıyor, ama fiyat halen 1.766$ atında ve bu seviyenin aşılması durumunda hareketlilikten bahsedebiliriz.
Onstaki düşüşe dolar kurundaki hareket de eklenince dün %3 kadar gerileyen gram altın bugün de satıcılı. 408 TL desteği altındaki kapanışların devam etmesi durumunda 395 TL’den bahsedebiliriz. Takip ettiğimiz seviyeler 408 TL-395-380 TL adımları olurken 425 TL altı satıcı bölge olarak bir süre daha korunabilir.
