Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 23 Haziran’da yapılan Para Politikası Kurulu toplantısında “Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edilmektedir. Kurul, güçlendirdiği makroihtiyati politika setini kararlılıkla uygulayarak gerekmesi durumunda ilave tedbirleri uygulamaya alacaktır.” açıklamasını yaparak kredileri izlediğini ve bu noktada TL’nin desteklenmesi için adımların geleceğini belirtmişti. PPK kararının ardından Cuma günü yurt içi piyasa kapanışının ardından Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), “Türk Lirası cinsinden nakdi ticari kredilerin amacına uygun kullandırılmasına yönelik sınırlar” başlıklı bir duyuru yayımladı.
BDDK’nın yayımladığı yeni karar neyi amaçlıyor?
Kurum, kararın detaylarını paylaştığı açıklamada açıkça şu ifadeyi kullandı: “bazı şirketlerin, döviz borcu ya da döviz yükümlülüğü olmamasına hatta döviz pozisyon fazlası bulunmasına rağmen, TL kredi kullanarak döviz alımı gerçekleştirdikleri ve döviz pozisyonu tuttukları görülmüştür. Yani üretime, istihdama, yatırıma gitmesi gereken uygun koşullu TL ticari kredi kaynakları, gerçek bir ihtiyaç olmadığı halde bazı şirketlerce döviz alımı amacıyla kullanılmaya devam etmektedir.”
Amacına uygun kullanım olsun diye kurum, ticari kredilerde sınırlamaya gitti. Ancak burada tek nokta kredilerin amaca uygun kullanılmasını sağlamakla beraber dövizin de oranını düşürmek. Yani şirketlerdeki dövizin belli bir kısmına izin verilerek kalanının TL’ye çevrilmesi isteniyor. Kararların detaylarıyla anlatalım.
BDDK’nın sınırlama getirdiği krediler kimleri kapsıyor?
1. 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili düzenlemeler uyarınca bağımsız denetime tabi bir şirket (Şirket) olması,
2. Şirketin YP nakdi varlıklarının (altın dahil, efektif döviz ile bankalardaki YP mevduatın) TL karşılığının 15 milyon TL’nin üzerinde olması,
3. Şirketin YP nakdi varlıkların TL karşılığının; aktif toplamından veya son 1 yıllık net satış hasılatından büyük olanının yüzde 10’unu aşması.
Herhangi bir şirket bu üç şartı da birden sağlıyorsa yeni karar göre davranmak zorunda kalacak. Karar, gerçek kişiler ile gerçek kişi şirket ortaklarını kapsamayacak.
Bahsedilen karar yani sınırlandırma nedir?
Alınan kararla beraber yukarıda belirttiğimiz üç şartı da taşıyan şirketler yani 15 milyon TL’den fazla nakit dövizi olan ve bunun toplam aktifleri veya bir yıllık satış hasılatı %10’u aşıyorsa bu şirketler ticari kredi kullanamayacaklar.
Bu noktada şirketler 15 milyon TL ve üzerinde bir dövizi varsa bu rakam üzerindekini bozacak ve TL’ye geçecekler ve muhtemelen kayıplardan korunmak için şirketler KKM’yi seçecekler. Çünkü TL varlıklarda kullanabilecekleri daha iyi bir alternatif yok.
Karar ne kadar etkili olabilir?
Kararın şirketler için olumsuz olduğu ortada. Dolayısıyla KKM’ye geçmek dışında bu karar şirketlerde stoklama yani önden alımlara ağırlık vermeye de neden olabilir. Çünkü bugün üretim yapmak için ithal edilen ara malın fiyatının gelecek günlerde ne kadar olacağı bilinmiyor ve o gün geldiğinde de yüksek fiyattan alma riskine karşın önden ödemesi yapılarak hem fiyattaki değişimi azaltmak hem de yurt içinde bozması gereken dolar tutarını azaltmak en çok kullanılan yöntem olabilir.
Daha önceki raporlarımızda dış ticaret endekslerine ağrılık vermiş ve ithal ürün miktarının azalıp değerinin artmasının büyük risk taşıdığını belirtmiştik. Şimdi son karar üzerinden güncel duruma bakalım:
TÜİK’in en son verisi Nisan ayına ait ve Nisan’da ihraç edilen ürünlerin miktarı %10, değeri de %13,3 oranında artmış. İthal edilen ürünlerin değeri %39,4 gibi çok yüksek bir oranda artış gösterdiği için miktarı da %3,2 azalmış. Bunun sonucunda dış ticaret haddi son ayda 17,1 puan azalarak 74,1’ geriledi. Yani tarihi düşük seviyelerde.
Bu kararla beraber ithal edilen ürünlerin miktarında artış olması hiç şaşırtıcı olmayacaktır. Dolayısıyla ithal edilen ürün arttıkça ticaret hacmindeki açık da artacağı için Eylül’den beri hedeflenen ve her PPK notuna düşülen cari fazla olasılığı da giderek zayıflayacaktır. Zaten ilk dört ayda 18,1 milyar dolarlık açık var!
BDDK’nın kararında asıl amaç dövizin çıkmasını engelleyecek döviz bulmak aslında. Oysa dövizin çıkmasına sebep olan yanlış politikalardan vazgeçmek varken alınan bu tarz kararların işe yaramasını beklemek çok fazla iyimserlik olmakla beraber bu hamleler piyasalardaki endişeyi daha da artırıyor.
BDDK’nın kararının ardından 16’ya doğru gerileyen USD/TRY kurunda ilk tepkinin ardından düşüşlerin durmasını bekliyoruz. 17,15’i de yeniden tepki sonrası ataklarda direnç olarak izliyoruz. Bu seviye üzerinde teknik bir takibimizin olmadığını daha önce de belirtmiştik.
Kurun düşmesi isteniyorsa evvela kuru son yıllarda çıkaran sebepleri görmek gerekiyor. Bu sebepleri kabul edip doğru politika izlenmedikçe maalesef ki kendimizle, kendi yarattığımız sorunlarla mücadele etmeye devam edeceğiz.