Cebimizdeki parayı nasıl değerlendireceğimiz, ülkedeki ve dünyadaki ekonomik koşulları nasıl yorumlayacağımız, nasıl tasarruf etmemiz gerektiği ya da hangi finansal araçlara yatırım yapacağımıza yönelik pek çok finansal soru, gündelik hayatta hepimizin kafasını meşgul etmektedir. Tam bu noktada, son yıllarda tanınmaya başlayan yeni bir kavram sorularımızın yanıtı niteliğindedir: finansal farkındalık. Finansal ürünler hakkında bilgi sahibi olmak ve bu doğrultuda hareket etmek, aniden gelişen risklerle baş edebilme ya da fırsatları kazanca dönüştürebilme yeteneği, finansal farkındalık sahibi olunduğunu göstermektedir. Pek çok çalışmada, finansal farkındalığa sahip olmak, finansal okuryazar olmak şeklinde de tanımlanmaktadır.
Genellikle gelir düzeyi yüksek kişiler, içinde yaşadıkları finansal yapıyı yönetmekte zorluk çekmezler. Çünkü onların yerine düşünecek ve paralarını en kârlı biçimde değerlendirecek yatırım danışmanları ya da finans koçları hâlihazırda bulunmaktadır. Fakat orta direk olarak tabir edilen, az maaşla geçinen ve tek ideali azıcık birikimiyle bir ev ya da araba almak isteyen insanlar ne yapmalı? Emekliliğini rahat geçirmek isteyenler bugün ne çeşit bir yatırım aracına yönelmeli? Buna benzer hayatın içinden ve geleceğe dair parasal kaygılar barındıran düşünceler, bireysel bazda hanehalkına, toplumsal bazda da ülke ekonomisine hiçbir fayda getirmediği gibi, ekonomileri gereksiz bir durağanlığa sürüklemektedir.
İşte bu noktada finansal farkındalığın önemi ortaya çıkmaktadır. Artık yalnızca ekonomistlerin öngörülerine bağlı kalmak ve karmaşık finansal kavramlardan korkulduğu için ekonomiyle ilgilenmemek demode bir yaklaşımdır. Dünyada yükselmeye başlayan finansal okuryazarlık trendi ve bunu geliştirmeye yönelik OECD’nin, ülke merkez bankalarının ve çeşitli finansal kuruluşların önayak olduğu finansal eğitim modelleri ile kişilerde finansal konular hakkında farkındalık yaratma girişimlerine başlanmıştır.
Peki finansal farkındalığa sahip olduğumuzu nasıl öğreniriz ya da finansal okuryazarlığın ölçütü nedir? Ünlü kredi derecelendirme kuruluşu S&P’nin global ölçekte yaptığı finansal okuryazarlık araştırmasına göre, kişinin finansal karar verme yetisini ölçmeye yönelik sorular dört temel kavrama dayanmaktadır. Bunlar; risk çeşitlendirebilme, enflasyon bilgisi, basit matematiksel beceri ve bileşik faiz bilgisidir. Bileşik faize yönelik 2 adet olmak üzere, toplamda katılımcılara 5 soru sorulmuş ve bu sorulardan en az üçüne doğru cevap verilmesi beklenmiştir. 144 ülkede 150 bin kişiyle yapılan araştırma sonucunda Türkiye’nin finansal okuryazarlık oranı %24 olmuş ve ülkemiz 120. sırada yer almıştır. Dünya genelinde ortalama finansal okuryazarlık oranı %33 seviyesinde iken Danimarka, İsveç ve Norveç %71’lik oranla en yüksek finansal okuryazarlığa sahip ülkeler olmuşlardır.
Kalkınmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda, İskandinav ülkelerinin finansal okuryazarlığının yüksek olması ve Türkiye’nin alt sıralarda yer alması aslında beklenen bir sonuçtur. Ancak finansal okuryazarlıkla salt refah seviyesi arasında doğru orantı olduğunu söylemek de eksik bir tespit olacaktır. Çünkü her toplum ve hatta toplumun kendi içindeki alt katmanları, kendi dinamiği içinde finansal okuryazarlık olgusunu özümseyecektir. Finansal eğitime erişim olanağı, cinsiyet, yaş, eğitim, ailevi ve çevresel faktörler kişilerin finansal okuryazarlığında belirleyici niteliktedir. Dolayısıyla finansal farkındalık/okuryazarlık derinlemesine araştırılması gereken bir kavram olmasının yanında, gerektiğinde kişiye özel eğitimler aracılığıyla insanlara kazandırılması gereken bir beceridir.