Geçtiğimiz AB zirvesinde piyasa'nın hoşuna giden kararlar alındı. İtalya ve İspanya'nın ısrarlı tutumları karşısında dayanamayan Merkel, İtalya ve İspanya'nın istediklerini onaylamak zorunda kaldı. Bu paketin etkileyici bir adı var "BÜYÜME Paketi". Paketin içerisinde 120 Milyar euro'yu bulacak bir kalkınma fonu yer alıyor. Ayrıca varolan AB fonları hem batık bankaları kurtarılmasında hem de sorunlu devlet tahvilli alımında kullanılabilecek. Avrupa Yatırım bankasının sermayesi 10 Milyar euro artırılacak böylece borç verme kapasitesi 60 Milyar euro'ya kadar çıkacak. Bunun 55 milyar euro'su istihdama kalan 5 milyar euro ise diğer projelere aktarılacak.
Yeni çıkan bu paketle bankalar Devletlerinin aracılığı olmadan kredi kullanabilecekler böylece kamu borç dengeleri bozulmayacak. Bu kararla sorunlu devlet tahvil faizleri azalacak ve devlet tahvillerini elinde tutan bankaların bilançoları biraz da olsa rahatlayacak.
Peki geçtiğimiz aralık ayında Mario Draghi'nin açıkladığı LTRO kararıyla bu karar arasında ne gibi değişiklikler var?
O zaman Avrupa Merkez Bankası, Avrupa bankalarına 2 kere sınırsız para vermişti. Bankalar aldıkları paraların büyük bir kısmıyla sorunlu devlet tahvilleri alarak faizlerin düşmesini sağlamışlardı. Piyasalar o kararı da coşkuyla karşılamıştı ancak kalıcı çözüm olmadığı için tekrar bozulma yaşanmıştı. Ayrıca o zaman verilen para şimdi konuşulan miktardan çok daha fazlaydı.
AB zirvesinden çıkan kararların kısa vadeli olarak piyasayı olumlu etkileyebileceğini düşünüyoruz ancak orta vadede bu sefer İtalya sorunlarının ortaya çıkmasıyla Avrupa'nın daha kötü günler yaşayacağını düşünüyoruz.