SON GÜNLERDEKİ MEVCUT GELİŞMELER
23 Haziran Pazar günü yapılacak kritik İstanbul seçimleri sonrası piyasada volatilitenin yüksek olabileceğini söyleyebiliriz. Bir yandan Fed’in faiz indiriminin küresel bazda libor faizlerini düşürmesinin kredi maliyetlerini aşağıya çekeceği ortamda gelişmekte olan ülke borsalarına ve tahvillerine olan talebin artması Türk Lirası’nda son günlerde gördüğümüz güçlenmenin ve kurlardaki düşüşün ana nedeni olurken bir yandan da ABD ile Türkiye arasında S-400 krizinin yaptırımlara gidebileceği ortam risklerin Türk Lirası’ndaki değerlenmeye ve kurlarda düşüşe daha fazla izin vermediğini görüyoruz. Böyle bir ortamda genel görüntüyü görebilmek ve seçim yansımalarını ele almak için geçmiş seçimlere göz atmalıyız.
30 MART 2014 YEREL SEÇİMLERİ
Öncelikle bu haftasonu yapılacak seçimlerin yerel seçim olması itibariyle bir önceki yerel seçim olan 30 Mart 2014’te yapılan yerel seçimleri değerlenedirmekte fayda görüyoruz. Yandaki grafikte 2014 yılında paritelerin aldığı oy oranları verilmektedir. Bu çerçevede 30 Mart 2014 yılında yapılan seçimlerde birçok parti aday çıkarmış ve bu adaylar içerisinde %42.87 oyu alan AKP adayının seçimleri kazandığını görmüştük.
30 MART 2014 YEREL SEÇİMLERİ
2014 yılının konjonktürüne baktığımızda 2013 Mayıs ayında eski FED Başkanı Bernanke yaptığı konuşmada parasal genişlemeyi sonlandırmış ve FED 2015 Aralık ayında başlayacak faiz artırımlarına kapı aralamıştı. Avrupa Merkez Bankası ise aynı dönemde %0.25 politika faizi uyguluyor ancak faiz indirimlerine devam ederek ve parasal genişlemeyi sürdürerek Avrupa ekonomisini teşvik etmeyi sürdüryordu. 2012 Avrupa krizi sonrası yurtdışı talebin daraldığı ortamda Fed’in parsal sıkılaştımaya geçmesi başta Türkiye olmak üzere tüm ekonomilerde para çıkışlarına sebep olurken BİST100’de sert düşüşlerle birlikte tahvil faizlerinde yükselişler yaşanmıştı. Yandaki grafikte ise seçim sonrası DOLAR/TL fiyatlamasını izliyoruz. Türkiye’nin o dönemde başta ABD olmak üzere komşularıyla iyi ilişkiler kurması ekonominin başında Ali Babacan - Mehmet Şimşek gibi isimlerin olması, kurda düşük seviyelerin şirket karlılıklarında önemli rol oynaması ve hala tam anlamıyla sermaye çıkışlarının olmaması, bu bağlamda AKP adayının seçimi kazanmasının piyasalar tarafından istikrarın süreceği şeklinde algılanması sonrası kurlarda seçimlerin ardından düşüşler görülmüştü.
30 MART 2014 YEREL SEÇİMİ - 31 MART 2019 YEREL SEÇİMİ KARŞILAŞTIRMASI
30 Mart 2014 seçimleri sonrası Türkiye’de 2 yıllık tahvil faizleri %10.59 seviyesindeyken 31 Mart 2019 seçimleri sırasında 2 yıllık tahvil faizlerinin %20.52 seviyesine yükseldiğini görüyoruz. Yukarıdaki grafikte ise enflasyon oranlarının gelişimini görüyoruz. Enflasyon, Mart 2014’te %8.39 seviyesindeyken para musluklarının kapanması ve yurtdışına sermaye çıkışlarının yaşanmasıyla birlikte kurlarda yaşanan artışında etkisiyle Mart 2019’da %18.71 seviyesine kadar yükselmişti. Büyüme rakamlarını incelediğimizde 2014 yılının 1. çeyreğinde %8.5 büyüme rakamını yakalayan Türkiye’nin 2019 yılının 1. çeyreğinde %2.6 daraldığını görüyoruz. İki konjonktür arasında büyük bir farkın olması iktidarın bu süreçte ekonomi kabileyetinin sorgulanmasına neden olurken bu aşamada siyasi istikrarın devam etme algısı da ortadan kaybolmuştur. Yani Mart 2014’te piyasalar AKP adayının kazanması halinde bunu pozitif fiyatlamışlardı. Ancak şu an yapılan seçimlerde piyasa algısının AKP ve CHP adayları arasında bir fark gözetmediğini izliyoruz.
31 MART 2019 YEREL SEÇİMİ
Yüksek Seçim Kurulu tarafından iptal edilen 31 Mart 2019 seçimlerinde CHP adayı Ekrem İmamoğlu %48.79, AKP adayı Binali Yıldırım ise %48.51 oy almış diğer adaylar ise toplamda %2.70’lik oyu paylaşmışlardı. Seçim gününün ertesine kurlar ve piyasa sakin başlamıştı. Ancak YSK’nın resmi sonuçları vermeyi geciktirmesi ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na mazbatasını vermemesi süreciyle başlayan demokrasiye yönelik belirsizliklerin ekonomi piyasasında da sert yansımaları oldu ve Dolar/TL kuru 6.2400 seviyesine kadar yükseldi. Arkasından Merkez Bankası’ndan piyasayı destekleyici müdahaleleri gelmiş ve kurlarda tekrar düşüş süreci yaşanmıştır. 17 Nisan günü ise CHP adayı Ekrem İmamoğlu’nun mazbatayı almasının ardından kurlarda da düşüş süreci hızlandı. Kurların düşüşünü destekleyen en büyük unsur ise ABD’de verilerin kötü gelmesi ve Fed’den faiz indirim beklentilerinin artması. ABD 10 yıllık faizlerinin faiz indirimini desteklemesi sonrası Türk Lirası güçlenirken kurlarda satışlar hızlandı. 6 Mayıs günü Dolar/TL kuru 5.70’lere kadar düşmüşken YSK’nın 4’e karşı 7’lik bir oyla İstanbul seçimlerini iptal etmesi kurların bir anda yükselmesine sebep oldu ve kurlar tekrar 5.92’li sevieyere kadar bu süreçte yükseldi.
23 HAZİRAN SEÇİM VE KUR BEKLENTİSİ
Öncelikle bize göre daha öncede belirttiğimiz gibi bu seçimi ister CHP adayı Ekrem İmamoğlu ister AKP adayı Binali Yıldırım kazansın bunun ekonomi piyasasında bir yansımasının olmayacağını düşünüyoruz. Piyasada beklenildiği gibi kurlarda seçim sonrası SERT YÜKSELİŞ BEKLEMİYORUZ. Ancak bizim için önemli olan seçim gecesinin nasıl sonuçlanacağıdır. Yani demek istediğimiz seçimlerin şeffaf ve sükunet içinde geçeceği ve iki tarafın birbirlerine karşı yumuşak bir tutum içinde bulunup bulunmayacağı önemli olacaktır. Böyle bir seçim gecesi atlatılırsa hangi adayın kazanmasına bakmaksızın KURLARDA DÜŞÜŞÜN devamını bekleyebiliriz. Son seçimde olduğu gibi belirsizliğin artması, YSK’nın sonuçları açıklamayı geciktirmesi veya tarafların birbirlerine karşı sert tavır takınarak toplumsal gerginliği artırıcı faaliyetlere girmesi halinde ise KURLARDA YÜKSELİŞ bekleyebiliriz. Burada bize göre ön plana çıkan diğer bir gelişmeyi ise dipnot olarak aktarmalıyız. Ekrem İmamoğlu ile Ordu Valisi arasında geçen tartışma sonrası Ordu Valisi’nin şikayetçi olacağı ve bunun seçim sonuçlarını etkileyip etkilememesi bundan sonrası süreçte risk algısını artıracağı gibi KURLARDA YÜKSELİŞİN yaşanmasını sağlayabilir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu konuda söylemleri sonrası hukukçuların ikiye bölündüğünü görüyoruz. Bazı hukukçuların Ekrem İmamoğlu’nun ceza alması halinde bunun başkanlık dönemi öncesi olduğunu belirtmesi nedeniyle başkanlığını etkilemeyeceğini savunurken bazı hukukçuların ise Ekrem İmamoğlu’nun ceza alması halinde başkanlığını etkileyebileceğini söylemesi risk algısını artıran diğer bir gelişme olarak karşımıza çıkmakta.
Teknik olarak USD/TL’ye baktığımızda 5.9220 direncinin çok kritik olduğunu ve bu seviye kırılmadığı sürece satış baskısı altında olduğumuzu belirtelim. Yukarıda 5.9220 seviyesinin kırılması halinde tekrar 6.2400’e doğru bir yükseliş başlayabilir. Aşağıda ise 5.7330 desteğinin altında önce 5.6200 ve arkasından kanal dibi olan 5.4000 seviyelerine kadar düşüşler görülebilir.
EUR/TRY
Teknik olarak EUR/TRY’ye baktığımızda benzer yapıyla bu paritede de karşılaşıyoruz. 6.6925 direnci kırılmadığı sürece satış baskısı devam edecektir. Yukarıda 6.6350 direncinin geçilmesi halinde 6.6925 seviyesine kadar yükselişler hızlanabilir. Aşağıda ise 6.4855 seviyesinin altında önce 6.3900 ve arkasından trendin dip noktası olan 6.1500 desteğine kadar düşüşler görülebilir.
