(Çavuşoğlu ve Johnson'ın açıklamalarının detayları yer alıyor)
ANKARA, 27 Eylül (Reuters) - Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 200'den fazla YPG'linin, ABD'nin ayrılacakları yönünde söz vermelerine rağmen halen Suriye'nin Menbiç kentinde bulunduğuna dikkat çekerek, böyle bir tablo varken Rakka ve diğer yerlerde YPG'lilerle işbirliği yapmanın Suriye'nin geleceğini tehlikeye atmak anlamına geleceğini belirtti.
Ankara'yı ziyaret eden İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson ile basın toplantısı düzenleyen Çavuşoğlu, ABD ile olası bir Rakka operasyonu konusunda yürütülen müzakerelerde gelinen noktayı ve Ankara'nın bu operasyona Suriye'deki Kürt gruplardan PYD/YPG'nin katılmasına yönelik itirazını değerlendirdi.
Suriye'deki Menbiç kentinin İslam Devleti'nden alınması için yürütülen operasyona da YPG'nin katılmasını yanlış bulduklarını ifade ettiklerini belirten Çavuşoğlu, ancak bu operasyon bitince YPG'lilerin Fırat'ın gerisine gideceği yönünde söz verildiğini hatırlattı.
"Şu anda YPG unsurları halen Menbiç'te. Obama, Biden, Kerry söz verdi ama şimdi ya geri gönderemiyor YPG'ye söz geçiremiyorsunuz; ya geri gönderemiyorsunuz" diyen Çavuşoğlu, "200'den fazla YPG unsuru hâlâ Menbiç'te. Bunları Fırat'ın ötesine gönderemiyorsanız diğer alanlarda YPG'ye nasıl güveneceksiniz? Şu anda YPG'nin Arapların çoğunlukta yaşadığı yerlerde bulunması Suriye'nin geleceği için tehlikelidir" dedi.
Türkiye, Suriye'deki Kürt gruplardan PYD ve YPG'nin PKK ile doğrudan bağlantılı olduğunu belirterek, bu grupları da "terör örgütü" olarak nitelendiriyor.
Bu grupların ele geçirdikleri yerlerde "etnik temizlik yaptığını, tapu kayıtlarını yaktığını" belirten Çavuşoğlu, "Tablo buyken Rakka ve diğer yerlerde YPG ile işbirliği yapmak Suriye'nin geleceğini tehlikeye atmaktır. Menbiç'te söz geçiremediğin YPG'yi Rakka'ya götürmek yanlış olur" dedi.
Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonu kapsamında özel kuvvetlerinin Özgür Suriye Ordusu'na destek vermesi suretiyle Cerablus ve El Rai gibi noktaları İD'den temizlediğine dikkat çeken Çavuşoğlu, "Aynı stratejiyi Rakka'da hatta Irak'ta Musul'da ortaya koyabiliriz. Bizim özel kuvvetlerimiz, ABD'nin, koalisyon içindeki Fransa'nın, İngiltere'nin özel kuvvetlerini mobilize ederek yerel güçleri de desteklersek DEAŞ'la mücadele edebilirler" dedi.
Türkiye-İngiltere ilişkilerini de değerlendiren Çavuşoğlu, bundan sonra da ikili işbirliği alanlarını genişletmek içi çaba sarf edeceklerini belirterek, "İngiltere ile karşılıklı yatırımların artırılması için bundan sonraki dönemde mekanizmaları hayata geçirmek istiyoruz. İngiltere ile Suriye ve bölgesel konularda aynı düşünüyoruz. Bundan sonra daha etkili strateji ile bir taraftan DEAŞ'ı Suriye ve Irak'tan temizleyebiliriz" dedi ve şöyle devam etti:
"İngiltere'nin PKK konusundaki politikasından memnunuz. PKK ile mücadelede İngiltere'nin desteğini net şekilde görüyoruz, bundan sonra da bu desteğin artarak devamı arzumuz."
JOHNSON: "TÜRKİYE İLE YENİ STA YAPACAĞIMIZI ÜMİT EDİYORUM"
Johnson ise basın toplantısında Türkiye ve İngiltere arasındaki ilişkilerin önemine dikkat çekerek, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkiler ele alacak ortak bir komite kurulması yönünde alınan karardan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Bu komitenin yapacağı çalışmaların önemine dikkat çeken Johnson, "İngiltere ile Türkiye arasında geniş ölçekli bir serbest ticaret anlaşması olacağını ümit ediyorum. Biz AB'den ayrılıyoruz, ama Avrupa'dan ayrılmıyoruz. Türkiye'nin ve Türkiye'nin hedeflerinin güçlü destekçisi olmaya devam edeceğimizin bilinmesi önemli" dedi.
İngiltere bu yıl içinde yapılan referandum sonucunda Avrupa Birliği üyeliğinden ayrılma yönünde karar almıştı.
"Türkiye ile Suriye konusunda çok benzer bir pozisyonu paylaştıklarını da belirten Johnson, "Hükümetim ve dünyadaki birçok kişi Suriye'de olan bitenin, Halep'teki insanların yaşadığı katliamın sorumluluğunun büyük bölümünün Esad rejiminde ve İran ve Rusya'daki destekçilerinde olduğunu biliyor" dedi.
Kıbrıs sorununun çözülmesi için adada yapılan görüşmelere de dikkat çeken Johnson, "temkinli bir iyimserlik" için nedenler olduğunu belirtirken, hâlâ alınması gereken bir mesafe olduğunu da kaydetti.