(Dışişleri Sözcüsü Bilgiç'in açıklamaları ile yenilendi)
ANKARA, 3 Temmuz (Reuters) - Suriye'nin Halep kentinde rejim güçleri ile muhalifler arasındaki çatışmalar şiddetlenirken, Türkiye sınır bölgesine askeri sevkiyatlarını hızlandırdı; ancak Başbakan Ahmet Davutoğlu, güvenlik riski oluşmadığı sürece Ankara'nın Suriye'ye tek taraflı bir müdahaleyi yakın zamanda yapacağı yönündeki beklentinin doğru olmadığını açıkladı.
Kanal 7 Televizyonu'nda dün akşam canlı yayına konuk olan Davutoğlu, "Eğer Türkiye'ye dönük bir güvenlik saldırısı veya Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir durum olursa yarını da beklemeyiz, bir dakika sonra da bütün tedbirlerimiz hazırdır. Ama Türkiye'nin böyle bir güvenlik riski oluşturacak durumu yoksa da herhangi bir şekilde tek taraflı bir müdahaleyi yakın zamanda yapacağı gibi bir beklenti oluşturmak doğru değil. Bu konuda oldu bittiye izin vermeyiz, maceraya hiçbir şekilde sürüklenmeyiz. Bu konuda halkımız huzurlu olsun" dedi.
Suriye'deki Kürt gruplardan PYD'nin kısa süre içinde Türkiye'nin güneyinde hat oluşturacak şekilde İslam Devleti (İD) kontrolündeki bölgeleri denetim altına almasının ardından, Türkiye son bir hafta içinde iki güvenlik ve bir de Milli Güvenlik Kurulu toplantısı düzenlerken, analistler Suriye toprakları içinde bir güvenli bölge oluşturulmasının savaş ilanı olabileceğini ve ABD, AB, Rusya ile İran başta olmak üzere birçok ülkeden tepki gelebileceğini belirtiyor.
İslamcı gruplardan oluşan muhalifler dünden itibaren Esad rejiminin kontrolü altındaki Halep kentine yönelik şiddetli saldırılar düzenlerken, Esad rejiminin bu sabah Halep çevresinde muhaliflerin konuşlandığı bölgelere yönelik ağır hava saldırıları düzenlediği belirtiliyor. urn:newsml:reuters.com:*:nL8N0ZJ0QQ
Halep'teki son duruma ilişkin soruları yanıtlayan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Tanju Bilgiç kentteki çatışmaları takip ettiklerini belirtirken, "Şu anda büyük çaplı çatışmaların olmadığını biliyoruz. Yerel muhalifler rejim pozisyonlarına saldırıyorlar, mahalle mahalle bazı çatışmaların olduğunu biliyoruz. Bu çatışmaların büyük bir göç dalgası yaratacak şekilde de algılamıyoruz doğrusunu söylemek gerekirse" dedi.
Ankara, Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozacak yeni oluşumların bölgede yeni istikrarsızlıklara neden olabileceği ve bunun Türkiye için uzun dönemli yeni riskler oluşturabileceğini belirtiyor.
Bu çerçevede Türkiye'nin özellikle Afrin kantonuna PYD'nin yönelmesinin önünü kesecek ve PYD-İD çatışmalarının yaratacağı yeni göç dalgalarını engelleyecek şekilde Cerablus'u da içine alacak bir güvenlik hattı kurmak üzere hazırlıklarını güncellediği kaydediliyor.
"PYD kendi tek taraflı gündemiyle hareket ediyor ve kazanım sağlamaya çalışıyor" diyen Bilgiç, "Türkiye PYD'nin demografik operasyonlarını ve yarattığı fiili durumu kabul etmeyecek. Bu endişelerimiz aslında PYD tarafından da gayet iyi biliniyor. PYD'nin kendisini doğru yerde konumlandırması lazım" dedi.
Reuters'a konuşan bir yetkili Ankara'nın hem sınırdaki İD varlığından hem de Kürt gruplardan PYD'nin Suriye'nin kuzeyinde tüm sınır hattını kontrol altına alması olasılığından rahatsız olduğunu belirtti.
"Halep çok önemli ve Türkiye'nin Halep ile bağlantısı kritik önemde. Eğer PYD Cerablus'u almak için Kürt hattını birleştirmeye kalkarsa Türkiye gereken adımı atar. Bu konu Türkiye açısından kritik eşik" diyen yetkili, "Bu adım mutlaka sınırı geçme yönünde olmaz ve bu kesinlikle tercih edilmiyor. Ancak o bölgeyi Türkiye tarafından yapılacak atışlarla kontrol altına almakta tereddüt yok. Şu anda sınır bölgesine fazladan asker gönderildi, bu Türkiye'nin kararlılığını gösteriyor. Ancak sınırı geçme hazırlıkları değil, karşı taraftaki çatışmanın Türkiye'ye yaratabileceği etkilere karşı bir hazırlık olarak düşünülebilir" dedi.
Davutoğlu da sınır boylarında Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek her türlü yapılanmaya karşı gereken tedbirin alınması konusunda direktif verildiğini söyleyerek, "Burada kastedilen öncelikle DEAŞ terör örgütüdür, Suriye rejiminin Türkiye'yi rahatsız edecek bazı faaliyetleridir... Terör örgütlerinin her türlüsüne ve Türkiye'ye mülteci akınına sebebiyet verecek her türlü gelişmeye karşı, her türlü senaryoyla ilgili olarak hazırlıklarımızı sürdürdük" diye konuştu.
Reuters'a konuşan bir başka yetkili de, Türkiye'nin bu aşamadaki en önemli endişelerinden birinin Suriye'deki çatışmalar nedeniyle yaşanacak yeni göç dalgaları olduğunu belirtti ve "Suriye'deki çatışmalar nedeniyle yaklaşık 1 milyon yeni göçmen dalgasının ortaya çıkabileceğine yönelik bilgi geliyor. Türkiye'de 2 milyona yakın göçmen varken yeniden büyük bir göç dalgası yeni sorunları beraberinde getirebilir. O nedenle belli güvenlik önlemlerinin alınması Türkiye açısından şart. Suriye tarafından güvenli bölge bu nedenle gerekiyor, bunu da muhataplarımızla konuşuyoruz, aksi durum taşınabilir olmakta çıkıyor" dedi.
Bilgiç de özellikle Azez kentinden daha güneydeki Halep'e inen düz çizginin batısındaki hatta bir nüfus yoğunluğu olduğuna dikkat çekti ve Ankara'nın bu bölgeden yaşanacak bir göç dalgası konusunda endişeli olduğunu şu sözlerle anlattı:
"Özellikle DEAŞ'ın buraya yönelik herhangi bir saldırısı ülkemize yönelik bir göç dalgasını tetikleyebilir. Bu bölgede 4-4.5 milyon insan yaşıyor. DEAŞ'ın ve rejimin burada engellenmesi ve oradaki nüfus yoğunluğunun kuzeye bizim sınırlarımıza itmemesi bizim açımızdan önemli. Bu,bizim niye güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge istediğimizi aslında açıkça ortaya koyuyor. Biz güvenli bölgeyi ülkemize yönelik olarak bir göç dalgası olursa bu göç dalgası engellensin, insanlar güvenli bölgelerde Suriye içinde ikamet edebilsinler diye gündeme getiriyoruz. Bu tehdit büyüdükçe tabii güvenli bölgeye olan ihtiyaç da kendini daha yoğun bir şekilde hissettirecek."
Suriye'den gelen göç dalgasının yarattığı yükün daha da artmasını istemediklerini belirten Bilgiç, bu nedenle güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge kurulması konusunda ABD ile görüşmelerinin sürdüğünü belirtti.