(Almanya Dışişleri Bakanı Steinmeier'in açıklamaları ile yenilendi)
ANKARA, 18 Eylül (Reuters) - Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, Avrupa ülkelerine gitmek isteyen mültecilere kapılarını kapatmayacaklarını açıklarken, 2 milyondan fazla mülteciyi ağırlayan Türkiye'ye destek olmak için de AB'nin bir yardım paketi üzerinde çalıştığını söyledi.
Ankara ziyareti sırasında Dışişleri Bakanı Feridun Sinirlioğlu ile basın toplantısı düzenleyen Asselborn, son haftalarda Avrupa ülkelerine giden mülteciler konusunda, "Bu AB için yeni bir durum, siz daha uzun süredir bunun içindesiniz. Hemen yoğun cevap veremedik. Ama tel örgüler buna cevap olamaz. AB'nin vermesi gereken cevap dayanışma ve sorumluluk almaktır" dedi.
Türkiye'ye maddi destek sağlamak üzere bir paket hazırlanmasını AB içinde ele aldıklarını ve gelecek hafta Salı günü toplanacak AB Göç ve İçişleri bakanları toplantısında konunun ele alınacağını belirten Asselborn, "Türkiye'ye yardım konusunu da değineceğiz. Yanlış anlaşılmak istemiyorum. Bu iş sadece Türkiye'de yapılsın demiyorum. Türkiye'nin yardımına gelmek bizim görevimizdir. Belki de Salı günü bu zarfın ne olacağını ve sonuçlanacağını düşünüyorum. Şu an ifade edemem, ama inanıyorum yeteri miktarda olacaktır" dedi.
Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande mültecilerin Avrupa'ya gitmeden Türkiye'de tutulması, ihtiyaçlarının karşılanması ve iş sahibi yapılması için Türkiye'ye mali destek verilmesi gerektiğini söylemişti.
AB'nin Türkiye'ye yardım etme kararına rağmen mültecilere kapılarını kapatmak gibi bir niyeti olmadığını da belirten Asselborn, "Biz Türkiye'ye para verip AB'nin yolunu kesmeye çalışmıyoruz. Ama sınırlardan geçtikleri zaman bu anarşik durumun önüne geçmek için iyi organize olmamız gerekiyor.. Kapılarımızı bu duruma karşı kapatamayız. Kapılarımızı kapatmayacağız. Bir kabul mekanizması koyarak kabul etmemiz gerekiyor. Yoksa bununla baş edemeyiz" dedi.
Ankara'yı ziyaret eden Almanya Dışişleri bakanı Frank Walter Steinmeir de Suriye'deki iç savaşın Türkiye'ye ciddi yansımaları olduğunu belirterek, mülteci krizi konusunda Türkiye ile derhal bir "göç diyalogu" oluşturmak istediklerini söyledi.
"Derhal, ivedilikle seçimden önce bir göç diyalogu oluşturmak istiyoruz. Bu konuda dışişleri, içişleri, kalkınma bakanlıklarının neler yapabileceğini gözden geçirmek istiyoruz. Operasyonel olarak ortak yönlerimiz neler ve bu diyalogu nasıl yaşama geçirebiliriz ele almak istiyoruz" diyen Steinmeier, "Uluslararası yardımların çok düşük olduğunu düşünüyoruz...2 milyonu barındıran Türkiye'nin en büyük yüke sahip olduğunu ve desteğe Türkiye'nin de dahil edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zannederim Avrupa'da bu konularda karar verme aşamasındayız" dedi.
SİNİRLİOĞLU: TÜRKİYE'NİN MÜLTECİLERİ HAPSETMEK GİBİ BİR POLİTİKASI YOK
Sinirlioğlu ise Türkiye'nin "insani ve vicdani" gerekçelerle mültecileri kabul ettiğini ve etmeye devam edeceğini belirtirken, Türkiye sınırlarında bekleyen ve Avrupa'ya gitmek isteyen mülteciler konusunda nasıl bir politika izleneceğini şu sözlerle anlattı:
"Bu insanların özgür iradeleri var, nereye gitmek istiyorlarsa gitmelerine düzen içinde yardımcı olmak gerekir. Türkiye'nin bu insanları hapsetmek gibi bir politikası yok. Kendilerini kabul edecek yer varsa ve gitmek istiyorlarsa gidebilirler, bunun için yardımcı olmaya hazırız. Ama sorun Edirne'de biriken 3,000 kişiyi ya da yollarda yürüyen insanları bir yere yerleştirme sorunu değil. Sorun çok daha büyük. Sorunun yegane çözümü bu insanların ülkelerinden kaçmalarına yol açan koşulları ortadan kaldırmaktır. Hepimizin temel hedefi bu olmalıdır."
Bu çerçevede Türkiye'nin Suriye içinde bir güvenli bölge oluşturulması talebini hatırlatan Sinirlioğlu bazı Avrupalı yetkililerin son dönemdeki PKK saldırıları nedeniyle Türkiye'nin artık "güvenli bir ülke olmaktan çıktığı" şeklindeki açıklamalarına ilişkin ise "Türkiye'de şu anda yaşanan PKK terör örgütünün yürüttüğü saldırılara karşı kamu düzenini tesis etmek için Türk güvenlik güçlerinin operasyonlarıdır. Bu işin Kürtlerle ilgili bir sorun diye tanımlanmasını kabul etmemiz sözkonusu değil… Türkiye'deki kamu düzenini kimse tehdit edemez ve güvenlik faaliyetleri de hiçbir dostumuz tarafından eleştirilemez" dedi.