Orhan Coşkun / Ercan Gürses
ANKARA, 26 Mayıs (Reuters) - Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından illere gerçekleştirdiği teşekkür ziyaretleri ve açılışlarla hemen hemen her gün mitingler düzenleyen ve öncelikli gündemi başkanlık sistemini getirecek anayasa değişikliği olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın bu hedefine ulaşmasının zora girmesi, siyasetteki yüksek tansiyonunun seçim sonrasında da devam edeceğine işaret ediyor.
Konuşmalarında başkanlık sistemi için AKP'den 400 milletvekili isteyen ve muhalefet partileri tarafından tarafsızlığını kaybederek AKP'yi desteklemekle eleştirilen Erdoğan'ın mitinglerinin durdurulması için Yüksek Seçim Kurulu ve Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurulardan bu yönde herhangi bir karar çıkmadı. AKP, 2011'deki genel seçimde yüzde 49.8 ile 327 sandalye çıkarmıştı.
Kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketlerde 7 Haziran seçimlerinde AKP'nin yüzde 40.5 ile 45.5 arasındaki oy oranı gözükürken, barajı geçip geçemeyeceği kritik önemdeki HDP'nin oy oranı yüzde 9.5-10.5 aralığında gidip geliyor.
Hemen hemen her konuşmasında seçimlerin sonucunun çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, bu ay Kırıkkale'de "Nereye giderseniz gidin, beni meydanlardan alamayacaksınız, beni susturamayacaksınız" dedi.
Tüm bunlara rağmen, Erdoğan'ın kurucuları arasında yer aldığı AKP'nin tek başına anayasayı değiştirecek bir çoğunluk elde etmesi ve istediği gibi ABD ya da Fransa'daki başkanlık sistemini getirmesi çok olası görünmüyor.
İstanbul merkezli düşünce kuruluşu EDAM Başkanı Sinan Ülgen, "Erdoğan her geçen gün gücünün azaldığının farkında, bu yüzden başkanlık sistemi için bu kadar bastırıyor. Erdoğan'ı güçlendiren başkanlık sistemi olasılığı. Bunun artık gerçekçi olmaması, güç dengesini Erdoğan'ın aleyhine çeviriyor" dedi.
AKP tek başına iktidar olsa da özellikle Erdoğan'ın son dönemdeki söylemleri nedeniyle diğer partilerin bu tür bir anayasa değişikliğine destek vermesi de kolay olmayacak.
AKP'nin tek başına iktidar olsa da milletvekili sayısının anayasa değişikliğini referanduma götürmek için gereken 330'un altında kalması durumunda erken seçimin gündeme gelebileceği söyleyen MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat, "AKP yüzde 43-44 oy ile 280-290 milletvekili çıkarabilir ancak bu durumda hedefi başkanlık sistemi olan Erdoğan erken seçimi düşünebilir" dedi.
Kulat, "Partide lider değişikliği ancak yüzde 39-40 bandına inilirse olur. AK Parti'nin bu oya düşeceğini mümkün görmesem de, şayet böyle bir durum olursa Erdoğan'ın istediği isim partinin yeni genel başkanı olur" dedi.
AKP'ye yakın bir kaynak ise, "Erdoğan bu hareketin lideri. AK Parti'li herkes bunu çok iyi biliyor... Ancak yavaş yavaş bazıları başkanlık sistemi konusundaki ısrarından rahatsız olmaya başladı. Cumhurbaşkanı'nın yönlendirmelerine açık olanlar var ama günlük akışın bu kadar içinde olmasına biraz mesafeliler" dedi.
Erdoğan'ın Kasım 2002'de iktidara gelen, kurucusu olduğu ve "doğal lideri" olarak görüldüğü AKP'nin tek başına ve güçlü şekilde iktidara devam etmesi için çaba gösterdiğini vurgulayan analistler ve AKP yetkilileri, AKP'nin oylarının sert şekilde düştüğü ya da tek başına hükümeti kuramadığı bir senaryoda Erdoğan'ın parti yönetimine müdahale edebileceğini ve AKP'de bir kongrenin gündeme gelebileceğini belirtiyorlar.
Araştırma şirketi SONAR'ın Başkanı Hakan Bayrakçı, AKP'nin seçimde tek başına iktidar olmak için gerekli olan 276 milletvekilini çıkaramayacağını savunurken, "Bu durumda Erdoğan'ın AKP'yi yeniden dizayn etme ihtimali yüksektir. Çünkü 276'yı tutturamayan bir parti yönetimini orada tutmaz" dedi.
AKP'nin üç dönem kuralı nedeniyle seçimlere katılamayan birçok üst düzey parti yöneticisi ve bakanın yeni dönemde Erdoğan'ın ekibinde danışman olarak çalışacağı beklentisi de "gölge kabine" kurulması olarak değerlendirilirken, bu durumun seçim sonrasında hükümet ile Erdoğan arasında gerilime neden olabileceğine işaret ediliyor.
Cumhurbaşkanlığı'ndan bir yetkili, seçim sonrasında hükümet ile Erdoğan arasında gerilim olacağı düşüncesinin doğru olmadığını belirterek, Erdoğan'ın bu seçimi çok önemsediğini ve bu nedenle anayasa değişikliği yapacak bir çoğunluğa vurgu yaptığını kaydederek, "Erdoğan başkanlığı bir sistem meselesi olarak görüyor. Bu kişisel ve kendisi için talep ettiği bir konu değil... Bunu hükümete ya da Başbakan Davutoğlu'na karşı bir adım olarak değerlendirmiyor" dedi.
Ancak Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Erdoğan'ın bugüne kadar karşı karşıya geldiği durumlarda
Erdoğan'ın retoriğinin ve parti tabanına verdiği mesajların gücünün cumhurbaşkanının yaptırım gücünün ve karar mekanizmalarındaki etkinliğinin daha fazla olduğunu gösteriyor.