ANKARA, 14 Mart (Reuters) - Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, referanduma sunulan anayasa değişiklikleriyle ilgili Venedik Komisyonu'nun hazırladığı raporun siyasi olduğunu savunarak, "adil, objektif ve teknik olmayan raporun" Türkiye için bir kıymeti olmadığını bildirdi.
Avrupa Konseyi'nin anayasal konulardaki danışma organı Venedik Komisyonu, 16 Nisan'da halk oylamasına sunulan anayasa değişikliği ile ilgili sunduğu raporunda, bu paketin "kuvvetler ayrılığını ortadan kaldıracağı ve sistemin otoriter bir başkanlık sistemine dönüşebileceği" risklerine işaret etmişti.
Bozdağ, Twitter hesabından Venedik Komisyonu'nun tam metni dün açıklanan raporuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Raporun "tamamen subjektif" olduğunu söyleyen Bozdağ, şunları kaydetti:
"Venedik Komisyonu raporunu hazırlayan raportörler, CHP ve HDP görüşlerini aynen rapora alarak Venedik Komisyonu üyelerini yanıltmışlardır. Venedik Komisyonu kabul ettiği rapor ile anayasa değişikleri için Türkiye'de yapılacak halk oylamasında 'hayır'dan yana taraf olmuştur. Venedik Komisyonu veya başka bir uluslararası örgüt Türk halkının hür iradesiyle vereceği kararı asla etkilemeyecektir."
Bozdağ, Türk halkının halk oylamasında vereceği "evet" oyu ile Venedik Komisyonu'na ve komisyonun "subjektif ve siyasi" raporuna yanıt vereceğini de belirterek, "Adil, objektif ve tarafsız olmayan, teknik değil tamamen siyasi ve subjektif bu raporun, Türkiye açısından saygınlığı ve kıymeti yoktur" dedi.
KOMİSYON RAPORU NELER İÇERİYOR
Komisyon'un Türkiye'deki siyasi partiler ve çeşitli çevrelerle görüşmelerinin ardından hazırladığı raporda "bu anayasa değişiklikleri, gerekli denge ve denetleme sistemlerinin yokluğuyla, kuvvetler ayrılığına dayalı demokratik bir başkanlık sistemi modelini öngörmemekte, aksine sistemin yozlaşarak otokratik bir başkanlık sistemine dönüşmesi riskini getirmektedir" denildi.
Raporda anayasa değişikliklerine ilişkin dikkat çekilen diğer bazı hususlar da şöyle sıralandı:
* Yeni seçilecek başkan, bakanlar ile üst düzey yetkilileri denetlenemeyecek bir şekilde, sadece kendisinin belirlediği kriterlere göre atama ve görevden alma yetkisine sahip olmasıyla, yürütme gücünü tek başına elinde bulunduracak.
* Başkana partisinin üyesi, hatta lideri olabilmesine imkan verilmesi, yasama üzerinde çok fazla etkisinin olmasına neden olacak.
* Başkana parlamentoyu hangi nedenden olursa olsun feshetme yetkisinin verilmesi, demokratik başkanlık sistemlerine temelde uzak bir uygulamadır.
* Halen yetersiz durumdaki yargının yürütmeyi denetimi daha da zayıflayacak.
* Yargının bağımsızlığı mevcut durumdan daha da zayıflayacak.