Gabriela Baczynska
BRÜKSEL, 8 Mayıs (Reuters) - Avrupa Birliği ülkeleri, üç yıldır çözüm bulamadıkları ve siyaseten hassas bir konu olan göçmenler sorununu Haziran'da yapılacak liderler zirvesinden önce nasıl bir anlaşmaya kavuşturacaklarını ve işlemeyen iltica ve sığınma sistemlerini nasıl düzelteceklerini görüşecekler.
Göçmen anlaşmazlığı, Ortadoğu ve Afrika'dan gelen sığınmacıların çoğunun ayak bastığı güney Avrupa ve Akdeniz ülkeleriyle, az sayıda da olsa bu insanlara kucak açmayı reddeden eski komünist üyeler arasında bir bölünmeye yol açıyor.
Almanya gibi sığınmacıların ilk hedeflerinden olan zengin ülkeler ise, göçmenlere ev sahipliği yapma yükümlülüğünü herkesin paylaşacağı bir sistem kurulmasında ısrar ediyorlar.
Gündemdeki en yeni öneri üyelerin, Avrupa'ya ulaşan sığınmacılardan kendi paylarına düşen adil bir sayının dörtte birini reddetme karşılığında, kendi seçtikleri bir sığınmacıyı almak ya da geri çevirdikleri her bir sığınmacı için, onu kabul edecek başka bir AB ülkesine 30,000 euro ödemelerini öngörüyor.
Ancak Polonya ve Macaristan, hiçbir zorunlu göçmen kotasını kabul etmiyorlar. Bu iki ülkeden bir tanesiyle bu konuda yapılan görüşmelere yakın bir diplomat, bu ülkelerin, bu fikri "asla kabul edilemez" bulduklarını söyledi.
İtalya ve dört başka Akdeniz ülkesi de bu öneriyi reddediyorlar ancak tamamen farklı nedenlerle. Bu beş ülkenin hazırladıkları ortak raporda, bu çözümün sığınmacıların ana giriş noktaları olan ülkeler üzerindeki yükü hafifletmede "hızlı bir olumlu" etki yapmayacağı belirtildi.
Bu durum, AB liderlerinin uzlaşma sağlayamadıkları son zirveden altı ay geçmiş olmasına rağmen tıkanıklıkların çözümünde hiçbir ilerleme sağlanamadığını gösteriyor.
Bu konu, Mayıs ortasında Brüksel'de üye ülkelerin büyükelçileri arasında görüşülecek, Haziran başında içişleri bakanlarına sunulacak ve 28-29 Haziran zirvesinde de liderlerin önüne gelecek.
Bu konudaki kavgalar, 2015 yazında AB'ye güneyden gelen sığınmacı sayısının fırlamasıyla başladı. Hükümetler çaresiz kalırken göçmen karşıtı partilere de destek arttı. Geçen sürede yara derinleşirken AB üyeleri arasındaki güvensizlik de arttı.
Sığınmacıların çoğunlukla gitmek istedikleri bir ülkenin diplomatı, hazırlanan taslağın iyi bir uzlaşma zemini olabileceğini çünkü öneriyi "herkesin aynı derecede beğenmediğini" söyledi. Diplomat, Varşova ve Budapeşte'nin ise "sadece ve kesinlikle karşı" olduklarını belirtti.
Dün konuşan Macaristan Başbakanı Viktor Orban hükümetinin temel görevinin ülkenin güvenliğini ve Hıristiyan kültürünü korumak olduğunu söyledi. Orban, çoğu Müslüman olan Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı sığınmacılara kapıyı kapatmak için bu söylemi kullanıyor.
AB YENİ BİR KRİZE HAZIR DEĞİL
Zengin bir AB ülkesinden bir diplomat, önerinin kabulünü isteyen üyelerin, Macaristan ve Polonya'nın isteği hilafına bir sonuç alabilmek için bu konuda daha az ideolojik davranan Slovakya ve Çek Cumhuriyeti'nin desteğini sağlamaya çalıştıklarını söyledi.
İtalya'nın hâlâ içinde olduğu siyasi belirsizlik de kaygı nedeni çünkü böyle bir anlaşmaya karar vermek için güçlü bir hükümetin iktidarda olması gerekir.
Bir diplomat, "Bu konu seçim kaybettirir ya da kazandırır" dedi.
Diplomat, İtalya'da göçmen sorununu yeterince iyi yönetemediği düşünülen Matteo Renzi'nin iktidardan düştüğünü ve göç karşıtlığını propagandasına temel yapan Orban'ın ise Macaristan seçim zaferi kazandığına işaret etti.
AB içinde, birliğin yeni bir sığınmacı akınına hazır olmadığını düşünen çok kişi var.
Toplam sığınmacı sayısı ciddi düşüşte olmasına rağmen, Almanya'dan gelen veriler hâlâ çok sayıda kayıt dışı sığınmacının AB'ye girdiğini ve bunlardan çoğunun da tıka basa göçmen dolu olan Yunan adalarından geldiğini gösteriyor.
Almanya, Fransa ve birkaç devlet daha, durumu daha iyi denetleyebilmek için, Avrupa'da serbest geçiş uygulanan sınırlarda yeniden kontrollere başladılar.
Şimdilik Ekim ayına kadar uygulanacak olan sınır kontrollerinin daha da uzatılması bekleniyor.
AB'nin icra organı olan Avrupa Komisyonu, 2021-2027 yılları arasında uygulanacak bütçede AB'nin dış sınırlarını korumak ve sığınmacı sorununu yönetebilmek için 35 milyar euro ayırmış durumda.
Bu miktar önceki bütçeye göre neredeyse üç kat fazla. Yine de konu üzerinde bir uzlaşma ufukta görünmüyor.
Bir diplomat, "Bana bir konsensüs çıkacak gibi gelmiyor" dedi.
Haberin orijinali için tıklayınız: ÖNEMLİ: Bu haber, linkleri yukarıda belirtilen haber ya da haberlerden derlenmiştir. Tam çevrilmiş metin olmayabilir.
(Haberi çeviren Ayşe Sarıoğlu; Redaksiyon Tülay Karadeniz)