Hisse senedi piyasaları rekor seviyelere ulaşmaya devam ederken, "Borsa ekonomi değildir" atasözü hiç bu kadar yerinde olmamıştı. Wall Street, özellikle mega teknoloji hisselerinden oluşan seçkin bir grup içinde olağanüstü bir patlama yaşadı ve tüm zamanların en yüksek seviyelerine ulaştı. Bu yükseliş, birçok sektörün güçlü bir performans göstermemesine ve ekonomik büyümenin yavaşladığına dair işaretler olmasına rağmen gerçekleşti.
Amerika Birleşik Devletleri'nde piyasanın gücü için bazı gerekçeler var. Ülkede enflasyona göre ayarlanmış 'reel' ekonomik büyüme oranları %3 veya daha fazla olup, bu da nominal büyümenin %5'in çok üzerinde olduğu anlamına gelmektedir. Buna ek olarak, S&P 500 şirket kar büyümesi bir önceki yıl %10'u aşmıştır.
Ancak dünyanın diğer bölgelerinde durum daha şaşırtıcıdır. Japonya teknik bir resesyona girmiş, Avrupa ekonomisi ise son iki yılda asgari düzeyde büyüme göstermiştir. Buna rağmen Japonya'nın Nikkei 225 ve Avrupa'nın Stoxx 600 borsaları da bu hafta rekor seviyelerine ulaştı.
Borsa ile ekonominin geneli arasındaki kopukluk genellikle 'Buffett Göstergesi' gibi ölçütlerin kullanılmasına yol açıyor. Adını Warren Buffett'tan alan bu oran, hisse senetlerinin uygun şekilde değerlenip değerlenmediğini ölçmek için ABD hisse senetlerinin toplam değerini ülkenin yıllık GSYH'si ile karşılaştırıyor. Bazı ölçümlere göre, ABD hisse senetlerinin toplam değeri şu anda tarihsel olarak çok yüksek olan GSYH'nin 1,5 ila yaklaşık iki katı arasında.
Hisse senetleri şu anda elverişli bir konumda görünüyor. ABD'nin 2024'teki kazanç artışı için konsensüs tahminleri %10 seviyesinde ve ülke teknoloji ve yapay zeka alanlarında dünya çapında lider. ABD değerlemeleri yüksek ancak 1999-2000 yıllarında ya da hatta üç yıl öncesinde görülen aşırı seviyelerde değil. Faiz oranlarının düşük kalması bekleniyor ve şirket ve hane halkı bilançoları sağlıklı görünüyor.
Avrupa ve Japonya'da değerlemeler daha düşüktür ve Japonya'nın reel faiz oranlarının politika sıkılaştırmasından sonra bile negatif kalması beklenmektedir. Zayıf yen ve elverişli finansal koşullar, Japonya'daki şirketlere önemli bir destek sağlıyor ve ekonominin durgun durumuna rağmen yatırımcılardan yükseliş hissi çekiyor.
BlackRock'taki bir portföy yöneticisi, ülkedeki yapısal değişiklikleri, zayıf yenin kazançlar için faydalarını ve kurumsal marj iyileştirme potansiyelini gerekçe göstererek Japon hisse senetlerine güçlü bir ilgi duyduğunu ifade etti.
Daha yüksek faiz oranları, artan işsizlik veya finansal şoklar gibi riskler mevcut eğilimi bozabilirken, şu an için gelişmiş ülkelerdeki hisse senedi piyasası tatlı noktası devam edecek gibi görünüyor.
Bu makale yapay zekanın desteğiyle oluşturulmuş, çevrilmiş ve bir editör tarafından incelenmiştir. Daha fazla bilgi için Şart ve Koşullar bölümümüze bakın.